Ayhan ACAR
Bartın’ın Amasra ilçesinde, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğüne bağlı maden ocağında meydana gelen, 43 madencinin hayatını kaybettiği, 9 işçinin yaralandığı katliamın üzerinden 1 yıl geçti. Acılarının hâlâ taze olduğunu belirten madenci ailelerinin adalet talebi de baki. Aileler, sorumluların cezalandırılmasını istiyor.
Amasra’daki TTK’ye ait maden ocağında 14 Ekim 2022’de, eksi 320 kotunda meydana gelen patlama sonrasında 43 madenci hayatını kaybetti. Katliamın birinci yıl dönümünde hayatını kaybeden maden işçileri, aileleri tarafından gözyaşlarıyla anıldı.
“ÇOCUKLARIMIZI KÖR KUYUYA HAPSETTİLER”
KPSS’den 2015’te aldığı puanla maden ocağına üretim işçisi olarak başlayan Murat Ergin’in ardında eşi ve 2 çocuğu kaldı. Kurucaşile ilçesi Şeyhler köyündeki mezarlığa giden Murat Ergin’in 2008’te aynı ocaktan emekli olan ağabeyi Mustafa Ergin (49), gözyaşlarına boğuldu. Zamanın su gibi akıp geçtiğini söyleyen Mustafa Ergin, “Özledik kardeşimizi, kolay değil. Murat sanki olacakları içine doğmuş şekilde hareket ediyordu. O gitti kolumuz kanadımız kırıldı, yapacak bir şey yok ama sorumlular da cezalarını çekecek. O arkadaşlarımızı şehit olmalarında ilahi takdir var ama oradaki yanlış işletme koşulları da var. Çünkü o maden eksi 350 kotuna kuyuyla ineceklerdi, ama desandre ile indiler. Galeriler ve gerekli havalandırma bağlantıları yapılsaydı... Bunlar resmen çocuklarımızı kör kuyuya hapsettiler. Ben ona ‘Girme oğlum’ dedim, o bana ‘Ağabey, sen benim ekmeğime mani olma’ dedi. Kardeşim orada 7 yıl çalıştı. Bakmayın biz yaşıyoruz ama ölü gibi yaşıyoruz. Biz de onlarla birlikte öldük. Her gün aklımızdalar” dedi.
“EN KARA GÜNÜMÜZÜ YAŞADIK”
2009 yılında kurayla Amasra’daki maden ocağına işbaşı yapan ve katliamda yaşamını yitiren 3 çocuk babası Deniz Baykal’ın babası İbrahim Baykal (67) da Hacı köyünde oğlunun mezarını ziyaret etti. Acıların halen taze olduğunu söyleyen Baykal, “Oğlumun ölümünün üzerinden 1 yıl geçti ama her saniye aklımızda, hiç aklımızdan çıkmıyor. Olaydan sonra çok hastalandım, o gün en kara günümüzü yaşadık. Oğlum 2009 yılında çok hevesli olarak madene işbaşı yaptı. 1 yıl geçti ama şimdi olmuş gibi acılarımız devam ediyor. Allah böyle acıyı düşmanıma bile vermesin” diyerek gözyaşlarına boğuldu. (Bartın/DHA)
“KURTULDUĞUMA SEVİNEMİYORUM”
Selim BOSTANCI
Patlamadan ağır yaralı olarak kurtarılarak İstanbul’daki Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde tedavi gören madencilerden 40 yaşındaki Erol Bulduk, 2 ayı yoğun bakım olmak üzere 4.5 ay hastanede kaldı.
Vücudunun yüzde 85’inde oluşan yanık nedeniyle tedavisi ve rutin kontrolleri devam eden 2 çocuk babası Bulduk, hastanede bilinçsiz bir şekilde 2 ay yoğun bakımda kaldığını, kendisine geldiğinde hiçbir şey hatırlamadığını söyledi. Patlama anında bayıldığını ve o andan itibaren hiçbir şey hatırlamadığını dile getiren Bulduk, “Patlamayı dahi bilmiyordum. Normal ocakta çalışırken 2 ay sonra gözlerimi açtım, o 2 ay hiç yok. Hayatını kaybeden 43 madenci de vardiya arkadaşımdı. Hepsiyle sürekli beraberdik, yan yanaydık. Şimdi bakıyorum yanımdaki vefat etmiş. Evden bile daha çok birlikte olduğumuz arkadaşlar. Tabii kendi derdimize de düştük. Her yerimiz yanmış, parmaklar oynamıyor, dizlerim hareket etmiyor” diye konuştu.
“KARDEŞİM HÂLÂ GELECEKMİŞ GİBİ”
Aynı hastanede 6 ayı yoğun bakım olmak üzere 8 ay tedavi gören 40 yaşındaki İzzet Ak da vücudunun yüzde 90’ında meydana gelen yanık nedeniyle geçirdiği ameliyatların ardından yaşamını güçlükle sürdürüyor.
Ak, patlama anını hatırlamadığını, sadece bir ses duyduğunu kaydetti. Yoğun bir tedavi sürecinin ardından 8 ay sonra taburcu edildiğini belirten Ak, şunları anlattı: “Aralarında kardeşim Soner Ak’ın da yer aldığı 43 arkadaşımızı rahmetle anıyorum. Hepsinin mekanı cennet olsun. Arkadaşlarımın öldüğünü 8.5 ay sonra öğrendim. Kurtulduğuma sevinemiyorum. Ailem için ayakta durmam lazım ama bir yandan da canım gitmiş. Kardeşimin ölümünü kabullenemiyorum. Hâlâ gelecekmiş gibi.”
İzzet Ak, kardeşini ve arkadaşlarını kaybetmenin acısını yüreğinde hissettiğini dile getirerek, “Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Aynı bidondan su içerdik, aynı ekmeği paylaşırdık. Onlarla vakit geçirdiğin kadar eşinle çocuklarınla vakit geçirmezsin” ifadelerini kullandı. (Bartın/AA)
DAVANIN ÜÇÜNCÜ DURUŞMASI 16 EKİM’DE
Katliam sonrası Amasra Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında aralarında TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir’in de bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.
Şüphelilerden TTK Amasra Müessese Müdürü Özdemir, Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural ile kartiyelerden (Birkaç üretim ünitesinden oluşan ocak) sorumlu Maden Mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş ile Emniyet Mühendisi Şahan Kahraman ‘Bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak’ suçundan tutuklanmış, 4 şüpheliye adli kontrol hükümleri uygulanmış, şüphelilerden 3’ü çıkarıldıkları hakimlikçe, 9’u savcılık sorgularının ardından serbest bırakılmıştı. Bu şüpheliler arasında yer alan bir kişi hakkında da soruşturma sürecinde takipsizlik kararı verilmişti.
İddianamede, tutuklu sanıklar Özdemir, Ekmekci, Soylu ve Tural’ın 43 kez ‘olası kasıtla öldürme’ suçundan toplam 860 yıldan 1075 yıla kadar hapsi talep ediliyor.
Diğer 4’ü tutuklu 19 sanığın ise ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6’şar aya kadar hapsi isteniyor.
Nisan ayında başlayan davada 1 tutuklu sanık tahliye edilirken, 7 sanığın tutukluluk hali devam ediyor. Temmuz ayında ikinci duruşması görülen davanın üçüncü duruşması ise 16 Ekim’de başlayacak.
BAKANLIK YETKİLİLERİ HAKKINDA SORUŞTURMA YOK
DAVA iddianamesinde TTK yetkilileri yer almıyor. Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı, TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu ve TTK Genel Müdür Yardımcısı Ercan Gebeş ile birlikte 9 TTK ve bakanlık yetkilisi hakkındaki soruşturmayı, patlamayla ilgili yürütülen soruşturmadan ayırmaya karar vermiş ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, savcılığın iki başmüfettiş hakkındaki soruşturma izni talebini reddetmişti. Bakanlık, başmüfettişlerin herhangi bir kusur ve sorumluluğu olmadığını savunurken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, madenin bağlı olduğu Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Kazım Eroğlu ve diğer TTK yetkilileri hakkında talep edilen soruşturma izni hakkında ‘bekleme’ kararı vermişti.
İHMALLER ZİNCİRİ AÇIĞA ÇIKMIŞTI
İddianamede yer elen ifadeler, bilirkişi raporları, duruşmalarda ailelerin ve yargılananların ifadeleri, ihmaller zincirini ortaya çıkarmıştı.
- İddianameye göre, katliam öncesi sensörler 11 kez metan gazı seviyesinin kritik seviyenin üzerine çıktığına ilişkin alarm verdi ancak bu uyarılar, ciddiye alınmadı. Metan yükselmesi sıradan bir olay gibi karşılandı, dinamit patlama yöntemiyle kömür çıkarma işlemine devam edildi. Metan gazı, oksijen ve ateşleyici ile tetiklendiğinde grizu patlamalarına yol açtı.
- Havalandırma tertibatının modernizasyonu 2015 yılında yapılması gerekirken, müesseseye ödenek 2018 yılında tahsis edildi. İkazlara rağmen ihale ancak 2021 yılında yapıldı, ihaleyi alan firma ise 180 gün içinde yapması gereken işe zamanında başlamadı ve bu nedenle maden içinde biriken metan gazı patlamaya neden oldu.
- Kömür içerisine sondaj işlemi sırasında güvenli mesafe kuralının hiç sayılarak dinamit patlatması gerçekleştirildiği anlatıldı.
- Müessesenin genel işleyişine bakıldığında, kural ihlallerinin yaygınlığı ve denetimsizliğin işletmede disiplinsizliğe neden olduğu, teknik donanım, verilerin bilimsel olarak değerlendirilmesi, analizi ile bilimsel odaklı anlayış yerine bu anlayıştan uzak usta çırak tecrübesi ile yönetildiği, mevcut mevzuatın bu anlayışa göre esnetildiği/yok sayıldığı vurgulandı.
- Vardiya listelerinde olmayanların yer altında çalıştığına işaret edilen iddianamede, hayatını kaybeden 5 işçinin farklı vardiya işçisi olduğu örneği verildi.
- 43 madenciden Aziz Köse’nin ailesinin TTK aleyhine maddi ve manevi tazminat talebiyle açtığı davada, bilirkişi heyeti TTK’yi yüzde 100 kusurlu buldu. Raporda, ocak havasının derinlere indirilmesi ve havalandırmasının iyileştirilmesi için gerekli yatırım ve iyileştirme projelerinin hayata geçirilemediği, metan konsantrasyonunun sık sık ve uzun süreli alarm seviyelerini aşmış olduğu tespitleri yer aldı.
- Sanıklardan Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, duruşmadaki ifadesinde “İşçi arkadaşlarımızın en ufak bir kabahati yoktur. Mühendis arkadaşlarımızın kabahati de var diyemeyiz. Tecrübe ve liyakat sıkıntısı vardır, yanlış atamalar vardır. Bir kere bile müessese müdürüm benimle ocağa inmemiştir, iki sene çalıştım ben kendisiyle. Sistemde bir sorun vardır. Buradaki mühendislerin bir hatası varsa, onları sistem sevk etmiştir. TTK’deki ilgili sorumlular neden burada değiller” demişti.
- Yaralanan işçilerden Yaşar Türedi de “Patlamadan önce bir kez OFK maskesi göstermişlerdi ama bir kez bile kendim açmadım. Zaten bizde her şey kağıt üzerindedir. Bizi bir de sınava sokarlardı, ben zaten okuma yazma da bilmiyorum, ama soruları da zaten girerken biliyorduk. Eksiğimiz çoktu, malzemelerimizin tamamı çok eskiydi. Taş tozunu aşağı uygulamak çok zahmetli diye yapmazlardı. Havalandırma da üç aşağı beş yukarı 13-14 yıl öncesiyle aynı” ifadelerini kullanmıştı.