AMED - Amed Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, 12 Eylül’de insanlık dışı işkencelerin uygulandığını 5 Nolu Diyarbakır Cezaevi önünden darbeyle yüzleşme çağrısı yaptı.  

Amed Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, 12 Eylül Askeri Darbesi sürecinde insanlık dışı işkencelerin uygulandığı ve buna karşı büyük direnişlerin geliştirildiği Diyarbakır Cezaevi önünde açıklama yaptı. Açıklamaya çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. Açıklama metninin Kürtçesini Diyarbakır 78'liler Dayanışma ve Araştırma Derneği Başkanı Ahmet Ertak, Türkçesini ise İHD Şube Başkanı Ercan Yılmaz okudu.  Açıklamada, “5 Nolu Askeri Cezaevi İnsan Hakları Müzesi olsun”, “12 Eylül Askeri Darbesi ile yüzleşme talep ediyoruz. Bütün darbeleri kınıyoruz” pankartları açıldı. 

"Sayın Öcalan ‘ben hazırım’ diyor. Siz ne yapıyorsunuz?" "Sayın Öcalan ‘ben hazırım’ diyor. Siz ne yapıyorsunuz?"

‘12 EYLÜL REJİMİ DEVAM EDİYOR’

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kara bir leke olarak yer alan askeri müdahalelerin en ağır bilançosuna sahip 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 44 yıl önce gerçekleştiğini hatırlatan Yılmaz, bu sürecin sadece o dönemin siyasi düzenini değil, toplumun tüm katmanlarını derinden etkileyen, demokrasi ve insan haklarını tümden ortadan kaldıran bir süreç olduğunu söyledi. Geçmişin karanlık günlerinden ders alarak, demokrasiyi güçlendirmek, hukukun üstünlüğünü sağlamak ve insan haklarını korumanın Türkiye’de demokrasiye inanan her birey ve kurumun sorumluluğu olduğunu ifade eden Yılmaz, “Bu sorumluluğun gereklerinden biri olarak gelişen toplumsal taleple 12 Eylül darbesinde aktif olarak yer alanlar hakkında yargılama süreci başlatıldıysa da gerçek adaleti tesis etme çabasından uzak bu yargılama sonucunda herhangi bir neticeye ulaşılamadı. Aradan geçen uzun yıllara rağmen darbe ile gerçek bir yüzleşme ve hesaplaşma sağlanmadığından dolayı ne yazık ki 12 Eylül rejimi, tüm kurumlarıyla beraber halen kendini var etmeye devam etmektedir. 12 Eylül askeri darbesi ile yüzleşmenin sağlanamaması nedeniyle 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye yeni bir darbe girişimi ile karşı karşıya kalmış, darbe girişimi sonrasında temel hak ve özgürlükler askıya alınmıştır” ifadelerinde kullandı.

‘KÜRTLERİN SİVİL SİYASET HAKKI GASP EDİLDİ’

Türkiye’nin 44 yıldır Darbe Anayasası ve o dönemde yapılan yasa ve yönetmeliklerle yönetildiğini belirten Yılmaz, darbe ürünü olarak hayatımıza giren YÖK ve RTÜK gibi kurumların günümüzde de varlıklarını sürdürdüğünü vurguladı. Kürtlerin sivil siyasetine engel olmak için getirilen seçim barajlarının işlevsiz kalması ardından parti kapatmaların devreye konulduğuna dikkat çeken Ercan, “Cumhuriyet’in kurucu zihniyeti farklılıkları kabul etmeyen nitelik ve pratiğe sahipken, 12 Eylül darbesi var olan sorunları daha da derinleştirmiş ve günümüzdeki birçok sorun ve ağır hak ihlalinin devam etmesine nedeni olmuştur. 12 Eylül Anayasası ve anlayışıyla yönetilen ülkede son yıllarda hukukun evrensel ilkelerinden tamamen uzaklaşılmış,  antidemokratik uygulamalar yoğunluk kazanmış, Kürtlerin sivil siyaset yapma hakları baskılanmış,  kayyım politikaları kalıcılaştırılarak seçme ve seçilme özgürlükleri ihlal edilmiş, adil yargılanma hakkı rafa kaldırılmış, ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel haklar baskı altına alınmıştır. Tüm bunlarla bağlantılı olarak Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözümünden uzaklaşılmış ve mevcut sorunları daha da derinleştiren ‘Güvenlikçi Politikalar’da ısrar yöntemi tercih edilmiştir. Bu ısrar, her geçen gün yeni ağır insan hakları ihlallerine yol açmakta ve ülkeyi arzulanan toplumsal barıştan gittikçe uzaklaştırmaktadır” diye belirtti. 

‘MÜZE ÇALIŞMALARINA TANIKLAR KATILIM SAĞLASIN’

Amed Kent Koruma ve Dayanışma Platformu olarak; 12 Eylül Askeri Darbesi ile yüzleşmenin Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümüne ve toplumsal barışa katkı sunacağını vurgulayan Yılmaz sözlerini şöyle tamamladı: “Bu nedenle yüzleşmenin ilk adımı olarak şu an önünde bulunduğumuz ve darbe döneminin en önemli sembol mekanlarından olan Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi ile ilgili başlatılan müze çalışmalarına dönemin tanıkları ve sivil toplum örgütlerinin aktif katılımı sağlanması istiyoruz. Bu talebimize ilişkin geçtiğimiz yıl oluşturduğumuz bir heyet ile siyasi partiler, meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve sendikaları ziyaret ederek bir dizi görüşmeler gerçekleştirmiştik. Ancak gelinen aşamada yapılan müze çalışmasının salt Kültür ve Turizm Bakanlığı eliyle sivil toplum örgütleri dahil edilmeden devam ettiğini ve bu durumun 12 Eylül Askeri Darbesi sonrasında Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevinde yaşatılan vahşetin gelecek nesillere aktarılmasını eksik bıraktığını belirtmek isteriz.” 

BASKILAR BUGÜN DE SÜRÜYOR

Açıklamanın ardından söz alan konuşan siyasetçi Hasan Özgüneş, Diyarbakır Cezaevi’nin Kürt halkına yönelik zorbalığın mekanı olduğunu belirtti. 

Cezaevindeki büyük direnişin de insanlık tarihinde unutulmayacağının altını çizen Özgüneş,  “Bugün zulüm ve zorbalıkları yapan Kenan Evren, Esat Oktay’ı kimse anmıyor. Özgürlük, birlik, barış için yaşamını yitiren ve direnenler ise her zaman hafızamızda canlı yer alıyor” dedi. Bugün de cezaevlerinde baskıların arttığını belirten Özgüneş, “Kürt sorunu, kadın sorunu, ekonomik sorununun çözümü için savaşa hayır”  dedi.

Açıklama alkışlarla sona erdi.

Kaynak: https://mezopotamyaajansi40.com/tum-haberler/content/view/252925