İSTANBUL - AYM’nin “Sansür Yasası”nın iptali yönündeki talebi reddetmesini değerlendiren MLSA Eş Direktörü Barış Altıntaş, “Hukuk devletinin ortadan kalktığını, yargının tümünün ‘tek adam’ın tekeline girdiğini” söyledi. DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren ise, “Baskıya rağmen gazeteciler susmuyor” dedi. 

Anayasa Mahkemesi (AYM), 7418 Sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la Türk Ceza Kanunu’na (TCK) eklenen "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunun iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle yapılan başvuruyu, oy çokluğu ile ret etti. İktidarın “Dezenformasyon Yasası”, muhalefetin ise "Sansür Yasası" olarak tanımladığı düzenleme, 1 ila 3 yıl arasında hapis cezası öngörüyor. 

Düzenlemenin iptali talebini ret eden AYM, bu kararıyla gazetecilere dönük baskı ve yönelimin önünü daha da açmış oldu.

Başta gazeteciler ve meslek örgütleri olmak üzere toplumun farklı kesimlerinin tepkesine yol açan AYM kararına dönük rahatsızlıklar sürüyor. 

ALTINTAŞ: ŞAŞIRMADIK 

AYM kararını değerlendiren Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Barış Altıntaş, şaşırmadıklarını dile getirdiği söz konusu kararla, “Hukuk devletinin ortadan kalktığını, yargının tümünün ‘tek adam’ın tekeline girdiğini” söyledi. 

Yasanın özgür basına dönük çıkarıldığına belirten Altıntaş, “Gördüğünüz gibi bugün bile dezenformasyon yasasından yeni gözaltılar, tutuklamalar yaşanmaya devam ediyor. Genel olarak terörle ilişkili suçları kullanıyorlar gazetecilere karşı. Bunun mümkün olmadığı yerlerde ise sansür yasası devreye giriyor” dedi.

‘GAZETECİLER HABER YAPMAKTAN VAZGEÇMEYECEKTİR’

Bugün cezaevlerinde 40 gazeteci olduğuna dikkat çeken Altıntaş, şunları söyledi: “Bunun nedeni gazetecilerin haber yapmaktan korkmuyor olması. Elbette ki bu yasada gazeteciyi gazetecileri baskılamaya yönelik yasalardan biri olarak kullanılıyor ama meslektaşlarımızın haber yapmaktan vazgeçmeyeceğini ve haberlerini yapmaya devam edeceğine eminim. Bu anlamda ne yaparlarsa yapsınlar istediklerini asla elde edemiyorlar.” 

YARGIDAKİ ÇÜRÜME

Gazeteci Tolga Şardan’ın yargıdaki çürümeyi ifşa ettiği için tutuklandığını anımsatan Altıntaş, “Bugüne kadar 13 gazeteciye karşı bu yasayı kullandılar. Gazetecilerin ikisi deprem sırasında Osmaniye'de yardımlarla ilgili haber yaptığı için tutuklandı, cezaevine konuldu. Tolga Şardan da yargıdaki çürümeyi haberleştirdiği için tutuklandı” dedi. 

EREN: GAZETECİLERİN İŞİ ZORLAŞACAK 

DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren ise, “Bu karar ve yargıda yaşanan son krizle artık gazetecilerin de muhalif yurttaşların da yaşamının daha zor olacağını söylemek bir kehanet sayılmamalı” ifadelerini kullandı. 

Saray rejiminin Türkiye'de tüm kurumları kendisine koşulsuz olarak bağlamak istediğini söyleyen Eren, yine de yayılmak istenen umutsuzluk ve karamsarlık dalgasına kapılmamak gerektiğinin altını çizerek, “Bu duruma tüm yurttaşlar birlikte itiraz edersek ancak gerçekten demokrasiye kavuşuruz” dedi.

‘HAKİKATİN SESİ KISILMAK İSTENİYOR’

Eren, düzenlemenin yasalaşması öncesinde yaptıkları uyarılar için, “Ne yazık ki haklı çıktık. Bu yasayı gerekçe göstererek birçok meslektaşımız tutuklandı” diyen Eren, toplumun gerçekleri öğrenmesinin iktidarı rahatsız ettiğini kaydetti. Sansür Yasası ile hakikatin sesinin kısılmak istendiğini vurgulayan Eren, “Toplumu algı ve yalanlarla yönetiyorlar. Dolayısıyla bu yalanların ortaya çıkmasını istemiyorlar. Sadece bu yalanlarla sınırlı değil, çok ağır suçlar işliyorlar. Yaşam hakkı ihlaline kadar varan bir cezasızlık söz konusu. Bunların haber yapılması istemiyorlar. Son yasayla internet yayıncılığındaki boşluğu da kapatmaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu.

Siyasi tutsaklar 41 gündür açlık grevinde Siyasi tutsaklar 41 gündür açlık grevinde

KÜRT GAZETECİLER 

İktidarın medyayı kendi tekelinde tutmak istediğini dile getiren Eren, T24 yazarı Tolga Şardan’ın kaleme aldığı "MİT'in Cumhurbaşkanlığına sunduğu 'yargı raporunda neler var?" yazısından dolayı tutuklanması, sonrasında serbest kalması örneğine işaret ederek, şunları söyledi: “İktidar ‘bu alana dokunursan seni tutuklarım’ diyor. Sadece bu olayla sınırlı değil. Kürt gazetecileri bunun en büyük örnekleridir. Başları hiçbir şekilde beladan kurtulmuyor. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu, Mezopotamya Ajansı (MA) editörleri Abdurrahman Gök ve Sedat Yılmaz gerekçesiz içeride tutuluyor. Aslında iktidar sadece kendi istedikleri kişilerin gazetecilik yapmasını istiyor. Bunun birçok göstergesi var. Basın kartlarını kendi taraftarlarına veriyor. Kendilerinden olmayan sürekli sopa altında ve baskı altında ama şunu da unutmamak lazım. Tüm bu baskıya rağmen Türkiye'de gazeteciler susmuyor, haber yapmaya devam ediyor.” 

‘BASKILARA KARŞI SES ÇIKARILMALI’ 

Toplumun gazetecilere yönelik baskılara karşı ses çıkarması gerektiğini söyleyen Eren, “Toplum haber alma noktasında yanlış yönlendiriliyor. İktidarın propagandasına maruz kalıyor. Bu da hükümetin iktidarını kolayca sürdürmesine yol açıyor. Toplum, birçok kritik olayda gerçeklerin ne olduğunu bilmiyor. Çünkü algı ile yönetiliyor. Böyle bir toplumun siyasi tercihleri ise yanılgılarla dolu oluyor. Bu iktidar, tekçi bir iktidar olduğu için tek bir ses istiyor. Bu tekçiliğin sonuçlarını da yaşıyoruz” dedi.

Kaynak: http://mezopotamyaajansi.net/tum-haberler/content/view/223888