ANKARA - Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kabul ederek, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin "gerekli önlemleri alın" dediği "umut hakkı" için "örgütün tasfiyesi"ni şart koştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin haftalık grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Bahçeli, AKP'li Bülent Arınç'ın geçtiğimiz günlerde verdiği demece işaret ederek, "DEM'e uzattığım el günlerdir konuşuluyor, günlerdir tartışılıyor. Dedikodu borsası rekorlar kırıyor. Önüne gelen kendi mizaç ve meşrebine göre değerlendirme yapıyor. Son iki haftadır görüş ve düşüncelerimi berrak biçimde açıklayıp samimi niyetimi paylaşmış olsam da birileri yine rahat durmuyor, ısrarla samanlıkta iğne arayışına, karanlıktan aydınlığa taş fırlatmaya kalkışıyor. Sözlerimin altı doldurulmalıdır diyenlerden tutun da yeni bir çözüm sürecinin pişirildiğini iddia edenlere kadar pek çok iddia ve ifade gündeme gelmiştir. Bir eski Meclis Başkanı (Bülent Arınç) kafasının içinde ne kadar kir pas varsa ortaya dökmüştür. Adına isterseniz kuşkonmaz deyin, yeni bir sürece ihtiyacımız var sözleriyle boşa sallayıp nasıl dolu tutarım hevesine kapılmıştır. Türkiye'nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır ve olmalıdır" ifadelerini kullandı.
'TESLİMİYETİ' ŞART KOŞTU
"Türkiye'nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dış dayatmalara kapalı durmaya ihtiyacı vardır" diyen Bahçeli, "Türkiye'nin sorunu Kürtler değil, bölücü terör örgütüdür. Etnik temelde bir soruna atıf yapmak tehlikedir. Kürt sorunu vardır demek Kürtleri sorun gören sahte yüzlerin sözleridir. Terör başka siyaset başkadır. Silah dışlanmadan Türk vatandaşları layık olduğu insanlık seviyesine ulaşamayacaktır. Hiçbir taviz geri adım teröristi tatmin etmeyecektir. Terörün silahsız çözümü yoktur. Terör örgütünün taleplerini kabul etmek ona boyun eğmek değildir. Bölücü terör örgütü PKK'nın silahlı eylemleri başarısızlığa mahkumdur. Türkiye teröre müsamaha göstermeyecektir. Demokratik reformların yapılması akla en yakın gerçektir. 6 Haziran 2011'de Diyarbakır mitinginde demiştim ki, Brüksel'dekiler sizi benden daha iyi tanıyamaz. Bütün teröristlerin silahlarıyla dağdan inip teslim olması, cezalarını çekmeleri tek çıkıştır. Ne ABD, AB, Irak, Suriye ile birlikte içimizdeki bazı unsurların terör örgütünün sözcüsü olması kabul edilebilir değildir. Terörsüz bir siyaset hususunda herkes ittifak halindeyse değil, elimizi gövdemizi taşın altına koymaya hazırız" ifadelerini kullandı.
ÖCALAN ÇAĞRISI
Bahçeli, konuşmasında PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi de kabul etti. Bahçeli, mutlak tecrit altındaki Abdullah Öcalan'a geçtiğimiz hafta yaptığı "örgütü tasfiye et" çağrısını yineleyerek, "Bu çağrımın iç yüzünü anlamayan ve saptırmaya çalışanlar fazladır. Türkiye Yüzyılında terörü sıfırlamak amacına matuf ikinci hüküm cümlem şöyledir: Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM'de DEM Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Adres İmralı'dan DEM'e uzansın" diye kaydetti.
Bahçeli, "CHP Genel Başkanı istediği kadar sağa sola gitsin, orayı burayı ziyaret etsin... Bu eli tutan tutar tutmayan yumruklaşmış olur" dedi.
'UMUT HAKKI'NA DAİR
Uluslararası komplo ile 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye’ye teslim edilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, 25 yılı aşkın bir süredir tecrit koşullarında tutuluyor. Ailesiyle en son 3 Mart 2020’de yüz yüze görüşme gerçekleştirebilen Abdullah Öcalan’dan, son olarak kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021’de yaptığı kesintili telefon görüşmesinden bu yana haber alınamıyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2014 yılında Abdullah Öcalan'ın şartlı salıverilme hakkında sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesine (umut hakkı) dair "ihlal" kararı verdi. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AB BK) de, 17-19 Eylül arasında yaptığı toplantıda, AİHM’in ihlal kararını görüşerek, Türkiye’ye gerekli önlemlerin geciktirilmeden alınmasını aksi halde Eylül 2025'teki toplantıda ara karar hazırlanacağı uyarısında bulundu. Ancak “ihlal” kararı ve uyarılara rağmen hala herhangi bir adım atılmış değil.