İSTANBUL - Gözaltında katledilen Süleyman Cihan için Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, Cihan’ın faillerinin bilinmesine rağmen “zamanaşımının” devreye konularak dosyanın kapatıldığını ve faillerin korunmaya devam ettiğini söyledi. 

Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle bin 10'ucu kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Eyleme, insan hakkı savunucularının yanı sıra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti)  MYK üyesi Musa Piroğlu destek verdi.  Bu haftaki eylemde, 1981 yılında Edirne’den İstanbul’a yolculuk yaptığı esnada sivil polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra katledilen Süleyman Cihan’ın (31) akıbeti soruldu.

Açıklamayı gerçekleştiren kayıp yakını İkbal Eren, Cihan’ın kaybedilmesi sürecini anımsatarak, “31 yaşındaki iki çocuk babası Süleyman Cihan öğretmendi. Aynı zamanda Galatasaray Mühendislik Yüksek Okulu’nda öğrenciydi.12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından hakkında arama kararı çıkartıldı. Süleyman Cihan’ın, Edirne'den İstanbul'a gelmek üzere 29 Temmuz 1981’de bindiği yolcu otobüsü, İstanbul'a yaklaştığı sırada sivil polisler tarafından durduruldu. Gözaltına alınan Cihan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü 2’nci Şube’nin bulunduğu Sansaryan Han’a götürüldü. Cihan, ertesi gün Gayrettepe Siyasi Şube’ye nakledildi” dedi. 

ÇATIŞMADA ÖLDÜĞÜ İDDİA EDİLDİ

Cihan’dan haber alınamaması üzerine yakınlarının Emniyet Müdürlüğü ve savcılığa yaptıkları başvuruya karşı, Cihan’ın gözaltı olmadığının iddia edildiğini söyleyen Eren, “Ama aile ve avukatları ısrarlı arayışını sürdürdü. Cihan’ı şubede işkencede gören tanıklar, çıkarıldıkları mahkemelerde, mahkeme heyetine ısrarla ‘Süleyman Cihan’a ne oldu?’ sorusunu yöneltmeye devam etti. Bu ısrar karşısında emniyet tarafından yapılan açıklamada, Cihan’ın çatışmada öldüğü iddia edildi. İddiayı destekleyecek hiçbir veri bulunamayınca, bu sefer de Cihan’ın gözaltına alındığı günün ertesi, yani 30 Temmuz’da yapılan yer gösterme esnasında, altıncı kattaki boş bir daireden kendisini atarak, intihar ettiği öne sürüldü. Oysa otopsi raporunda Cihan’ın altıncı kattan atılmadan önce öldürülmüş olduğuna dair önemli veriler yer alıyordu. Ayrıca, olayla ilgili hazırlanan rapor 30 Temmuz 1981 tarihliydi ama Cihan’ı o tarihten sonra emniyette gören çok sayıda tanık vardı” diye belirtti. 

GERÇEKLER 85 GÜN SONRA AÇIĞA ÇIKTI 

Cihan’ın ailesi, avukatları ve görgü tanıkların 85 günlük ısrarı sonucunda gerçeklerin açığa çıktığını vurgulayan Eren, “Gözaltına alınan Süleyman Cihan, İstanbul Emniyeti Siyasi Şube’de günlerce işkence gördükten sonra öldürülmüş, ölü bedeni yüksekten atılarak intihar süsü verilmiş ve kaybedilmek maksadıyla, Zindanarkası Mezarlığı’nın kimsesizler bölümünde, ‘kimliği meçhul kişi’ olarak gömülmüştü. Olayın izini süren aile ve gazeteci Kürşat İstanbullu, emniyet tarafından ağır tehditlere maruz kaldı. Süleyman Cihan’ı işkencede gören ve cansız bedeninin altıncı kattan atıldığına tanıklık edenler olmasına rağmen, somut kanıtlara rağmen, tüm hukuki girişimler sonuçsuz bırakıldı; zamanaşımı devreye sokularak dosya kapatıldı. Bilinen failler cezasızlıkla korundu” dedi. 

'ZAMANAŞIMIYLA FAİLLER KORUNDU' 

AKP’nin ‘Erken seçim yok’ sözüne CHP’den ‘Erdoğan’ın adaylığı için son şans’ AKP’nin ‘Erken seçim yok’ sözüne CHP’den ‘Erdoğan’ın adaylığı için son şans’

Eren, şöyle devam etti: “Dosyanın canlandırılması için çaba gösteren aile ve avukatlar, 2012’de Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Süleyman Cihan’ın işkencede öldürülmesi ile ilgili ek deliller sunarak, isimlerini verdikleri fail ve sorumlular hakkında şüpheli sıfatıyla kamu davası açılmasını talep etti. Ek deliller arasında, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın dosyadaki otopsi bulguları ve tıbbi verilerden hareketle hazırladığı rapor yer aldı. Bu raporla Cihan'ın ağır işkenceye maruz bırakıldığı ve apartmanın altıncı katından atılmadan önce öldürüldüğü kayıt altına alındı. Sürüncemede bırakılan dosya, bizzat savcılığın Cihan’ın işkence ile öldürüldüğünü kabul etmesine rağmen, zamanaşımı devreye sokularak kapatıldı. Bilinen fail ve sorumlular bir kez daha korundu.”

Eren, “Kaç yıl geçerse geçsin Süleyman Cihan için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” diyerek sözlerini noktaladı. 

Kaynak: https://mezopotamyaajansi38.com/tum-haberler/content/view/249440