İZMİR - ÇEDES protokolünün yanlış bir uygulama olduğunu söyleyen İzmir Din Alimleri Derneği Sözcüsü imam Ferzende Deniz, öğretmenlerin okullarda bilimi, imamların ise camilerde dini anlatması gerektiğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında yapılan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES) protokolü kapsamında İzmir ve Eskişehir'de, okullara "manevi danışmanlık" hizmeti adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi atandı. Türkiye’nin birçok bölgesinde “manevi danışmanlık” uygulamasına karşı imza kampanyasının yanı sıra çeşitli eylem ve etkinliklerle uygulamaya tepkiler sürüyor.
İzmir Din Alimleri Derneği Sözcüsü İmam Ferzende Deniz, ÇEDES protokolüne dair değerlendirmelerde bulundu. Okullara din görevlilerinin atanmasının doğru olmadığını söyleyen Deniz, herkesin ehli olduğu işi, olması gerektiği yerde yapması gerektiğinin altını çizdi. Allah’ın elçilerinin görevlerinin tebliğ etmek olduğunu söyleyen Deniz, “Allah diyor ki ‘Bir sorumluluğu bir insana verdiğinizde, onu ehli olana verin.’ Bizim imamlarımız var. Dinin anlatım yeri camilerdir, cemaatlerdir. Öğretmenler okullarda bilimi, matematiği, fiziği, felsefeyi anlatacak. İmamda Kuran’ı camilerde anlatacak. Okullarda verilen dini eğitim Kuran’a ne kadar orantılıdır. Bu çocuklara ne kadar doğru anlatılır. Bunu doğru bulmuyoruz ve çelişkili olduğunu düşünüyoruz” dedi.
‘DEVLETİN DİNİ YOKTUR’
Hiçbir şekilde dinin iktidarların güdümüne girmemesi gerektiğini dile getiren Deniz, Hz. Muhammed'in ve halifelerin bütün emirleri Kuran'dan aldığını belirtti. Muaviye'nin halife olduğunda dini tekeline aldığını anımsatan Deniz, "Devletin dini olmaz. Devletin dini adalettir. Hz Muhammed’in Medine’deki yaşamı ortada. Medine’de Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudilerle bir yaşam anlaşması yaparken, Medine’yi İslam devletine çevirmemiştir. Hz. Muhammed, orada adil, ahlaklı, özgür, eşit bir yaşam pratiğe geçirmiş. Kendisi de hakem olmuştur. Din devletin değil, din alimlerin işidir. Devlet sadece vatandaşına hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük, can güvenliği, eşit paylaşım ve sosyal yaşamın eşitliğini sağlamalı. Allah Hz. Muhammed’e demiş ki, ‘Ben sana gönderdiğim dini anlat. İsteyen mümin olur, istemeyen olmaz. Sen ne bu dinin sahibi ne de adaletçisisin. Sen sadece tebliğ etmekle mükellefsin.’ Hiçbir devlet insanları dindar yapma görevine sahip değildir” ifadelerini kullandı.
‘KURAN’IN EMİRLERİ DEĞİLDİR’
İslam dininde mezhepçiliğin olmadığını kaydeden Deniz, iktidarların politikaları için dini kullanmamaları gerektiğini vurguladı. Deniz, şöyle devam etti: “Hz Ali ile Muaviye arasında gerçekleşen Sıffin Savaşı’nda Muaviye mızrakların ucuna Kuran’ın yapraklarını yapıştırarak kullandı. Bu asla tasvip edilecek bir şey değildir. Bugün yaşatılanlar Kuran’ın emirleri, Hz Muhammed'in yaşamı değildir. Kim olursa olsun, hangi mezhep olursa olsun, Allah ve resulünün dışında bize bir şey dayatıyorsa, bir Müslüman olarak onu yerine getirmekle mükellef değiliz” diye konuştu.
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’
İnsanlara Kuran okumayı öğrettiklerini, fakat emirlerini, ahlakını, adaletini anlatmadıklarını sözlerine ekleyen Deniz, Kuran’ı bilen insanın zulüm, hırsızlık, ötekileştirme, insanlar arasında ayrımcılık yapmayacağını söyledi. Hz Muhammed'e insanlara söylemesi için, “Senin dinin sana, benim dinim bana. Dinde zorlama yoktur” denildiğini kaydeden Deniz, "Her insanın inandığı din neyse, devletlerin insanlara o dine göre yaklaşması gerekiyor" dedi.
MA / Delal Akyüz