AMED ÖTEKİLERİN GÜNDEMİHalkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kayapınar Belediye Eş Başkan aday adayı Hacı Erdemir, Gazeteci Hamza Özkan’ın sorularını yanıtladı.

Biraz kendinizi tanıtır mısınız? Nerede doğup büyüdünüz, siyasete ne zaman başladınız..?

Servet Arslan: Tuşba ilçesi her şeyden mahrum bırakılmış Servet Arslan: Tuşba ilçesi her şeyden mahrum bırakılmış

1966 yılında Diyarbakır’ın Tılalo köyünde doğdum. 2004-2009 arası Bağlar Belediyesi Başkan Yardımcısı olarak görev yaptım. 2009’da KCK Ana davasından 5 yıl Amed D Tipi Cezaevi’nde yattım, 2014’de tahliye oldum. 2015-2018 yıllarında basın çalışmasına katıldım. 2019’da Amed Büyükşehir Belediyesi Med A.Ş’de Yönetim Kurulu Başkanı olarak kısa bir süre görev yaptım. 2021 yılından 2023 seçimlerine kadar Yeşil Sol Parti’de örgütleme çalışması ve Örgütlenmeden Sorumlu MYK Üyesi olarak çalışma yaptım. Ekim 2023’deki kongrede DEM PARTİ  Parti Meclisi’ne seçildim.

99’da kazanılan 37 belediyenin sizden önceki, düzen partilerinin dönemini ve sizden sonraki kayyum dönemini karşılaştırırsanız neler söyleyebilirsiniz? Biraz o fotoğraflara bakıp sizden önceki belediyeler ve sizin yaptığınız çalışmaları değerlendirir misiniz.?

Bizim belediyecilik geleneğimiz 1979’a kadar uzanır. Edip Solmazla başlar. İlk defa Kürt halkının kendini yönetmek üzere seçtiği ilk insandır Edip Solmaz. Türkiye resmi ideolojisine göre asla müsaade edilmeyecek hususların başından Kürtlerin kendi kendini yönetmemesi geliyor. Onun için Edip Solmaz seçildikten 28 gün sonra katledildi. Bununla verilmek istenen mesaj çok netti. Kürtlere, “Kendinizi yönetemezsiniz. Biz sizi yönetiriz” denildi. En fazla asimille olmuş, kimliğini, dilini, kültürünü ve varllığını inkar eden, kişise, ailese ve aşiretsel çıkarların peşinden koşan toprak ve aşiret ağaları, şeyhler ve beyler devletin karar ve desteğiylle seçilirlerdi. Onların da halkla bir ilgileri olmadığı gibi halkın halka hizmet etme gibi bir dertleri de yoktu. Devletin aparatları olarak Kürt halkının varlığı üzerinden kendini yaşatma alanı olarak kullandılara yerel yönetimleri.

Ellbette bu ret ve inkar politikalarına karşı Kürt halkının şiarı, “Özgürlük kendini yönetmekle başlar” oldu. Edip Solmaz’ın katledilmesiyle verilmek istenen mesaja iddiayı ve mücadeleyi büyüterek cevap verdi. Desetansı bir mücadele ve direnişlle örgütlülüğünü ve kazanımlarını sürekli büyüttü. Bunun için insanlık tarihinde az rastların büyük bedeller verdi, büyük acılar çekti ancak asla ne geri adım attı ne de kendini yönetme hakkından vazgeçti. Bu mücadele, direniş, azim ve ısrarın sonucu olarak 1999’a gelindiğinde bir belediyeyi 37 belediyeye çıkararak tarihsel bir çıkışa imza attı. Adeta kendini küllerinden yaratan direniş ve mücadele geleneği Toplumcu Belediyecilik modelini yarattı. Devletin ve hangisi olursa olsun iktidarların tüm saldırılarına rağmen halkın birinci derecede sahibi olduğu ve karar mekanizmalarına dahi olduğu bir gelenek yarattı. Kendimizi de kendimizi de biz yöneteceği kararlılığıyla birçok tabuyu yıktığı gibi birçok ilke imza attı.

Her Kürt bireyinin bilinç altına aşılanan, “Kürtler kendini yönetemez” yalanını yerle bir etti. Faşist, tekçi, şoven iktidar anlayışlarına karşı çok dilli, çok kültürlü, şeffa, halkçı, ekolojik, demokratik toplumcu bir yerel yönetim süreci gelişti. Elbette bazı eksik ve yanllışlık da oldu. Ancak bir çok ilke de imza attı. Kürt dili, kimliği, kültürü ve edebıyatına yönellik kurumsallaşmalar, festivaller, materyal basımı gibi tüm Kürtlerin katıldığı, ortaklaştığı ve birlikte yeniden yarattığı çalışmalar yapıldı. Rant belediyeciliğine son verilerek kaynaklar halkın hizmetine sunuldu. Mahalle, il ve ilçe komisyon ve meclisleriyle halkın yerel yönetimlere katılma mekanizmaları gelişti. Eş başkanlık gibi dünya siyaset tarihinde en demokratik ve yaygın haliyle uygulanarak evrensel bir gelişme düzeyi yakalandı. Tüm bunların sonucunda köyle, sokakta, mahallede, belediye meclislerinde kendi sorunlarını kendisi çözen, kendi kendisin yöneten ve siyasal, sosyal ve kültürel olarak devlette muhtaç olmayan bir toplumsal gerçeklik açığa çıktı.

Kayyıp politikaları tam da Kürt halkının kendi kendini yönetme kabiliyetine karşı bir darbeydi. Nasıl Edip Solmaz katledilerek halkın kendini yönetmesinin önüne geçilmek istendiyse, kayyıp uygulamalarıyla da aynı mesaj verilmek istendi. Kürt halkının iradesine karşı bir darbe mekaniği geliştirildi. Kürt halkının seçme ve seçilme hakkına saldırılarak, “ya köle olursun ya da hiçbir hakkın olmaz” darbesidir kayyım politikası. İdeolojik bir saldırıdır. Evet kayyım politikasının halkın malını, emeğini ve olanaklarını peşkeş çekme, gasp etme, rüşvet ve rant pazarı haline getirme yönü vardır. Sistem partileri için belediyeler yandaşlar ve elitlerin vurgu yapacağı yerlerdir. Ancak bundan daha önemlisi kayyım politikalarının asıl hedefi, “Kürt halkının kendini yönetme hakkının” ortadan kaladırımasıdır. Bunun için Kürt halkı da bu saldırıyı doğru okudu ve iradi bir mücadele verdi. Bu mücadele hala verilmeye devam ediliyor. 2019 seçimlerinde kayyımları göndererek hiçbir şekilde iradesinden vazgeçmeyeceğini ve bu gaspa karşı mücadele ve direnişte ısrar edeceği mesajını çok net verdi. 14 Mayıs seçimlerinde de aynı mesaj verildi. Şimdi de yeni bir seçime giderken Kürt halkı ve dostları bu kararlığı yeniden ve daha güçlü bir şekilde verecektir. Tekrar belediyelerini alarak ekolojik, demokratik kadın özgürlükçü paradigmaya göre halkla birlikte halkın olanaklarını halk için kullanacaktır.

  Zaman zaman önseçim yaptığınız il ve ilçeler oldu. Ama bu 31 Mart’taki seçimde ilk defa parti olarak önseçim kararı aldınız. “Adaylarınızı halkımız belirleyecek, bütün kentin dinamiklerinin içinde olacağı delegeler adayları belirleyecek”. Partinin bu kararının toplumda karşılığı nasıl oldu?

Aslında ön seçim ve halkın, kentin uzlaşısıyla aday belirleme geleneğimiz yeni değil. Geçen birçok seçimde adaylarımız aynı yöntemle belirlendi. Bu konuda önemli bir tecrübe ve birikimimiz var. 14 Masıy seçimlerinde olduğu gibi şartların el vermediği bazı dönemler merkezi aday belirleme durumu gelişti. Halkımız politik düzeyi yüksek bir halktır. Merkezi atamayı eleştirdi ve partimiz de bu eleştirileri yerinde görerek yerel örgütlerimizin istediği ve olanaklarını oluşturduğu tüm seçim bölgelerinde ön seçim kararı aldı. Dolayısıyla bu konuda da bir ilke imza atan bir parti olarak 31 Seçimleri için sandıklar kurululacak. Halk adayları belirleyecektir. Aslında ön seçim kararını 14 Mayıs seçimleri sonrası başlatılan eleştiri ve özeleştiri sürecinde halkın bizatihi kendisi verdi. Dolayısıyla büyük bir memniniyetle karşılandı. Uzun bir süredir aday adayları halkla buluşmakta, politika ve projelerini anlatmaktadır. Büyük bir heyecan, katılım ve coşku var. Partimiz bunu “demokrasi şöleni” olarak değerlendirdi. Doğrusu şu an yaşanan süreci böyle bir süreçtir. Paradigmamızın gereği olan doğrudan ve katıllımcı radikal demokrasi ebette dahil olan herkese heyecan, coşku ve moral verir. Ön seçimlerle birlikte bu süreç en demokratik şekilde taçlanacaktır. Kayapınar Belediye Eş Başkan Aday Adayı olarak sizin aracılığınızla tüm halkımızı yarın ve öbürsü gün bu şölene davet ediyorum.

 Aday adayı olduğunuz Kayapınar'ın sorunları nelerdir? Bu sorunların çözümü sizce nasıl olmalıdır?

Kayapınar Amed’in en büyük ilçesidir. Kendin büyüdüğü ve sürekli geliştiği bir alandır. Bizim dönemimizde Kapanır’ın altyapısından tutalım yeşil alanlarına ve imar politikalarına kadar çok ciddi hizmerler verdik. Ancak kayyım gaspıyla birlikte ilçenin şehircilik anlamında ciddi sorunları oluşmaya başladı. Yapı denetimlerinden tutalım, yeşil alan, kent temizliği ve doğru bir altyapı hizmeti eksiği var. Kayapınar’ın son beş yıl içinde gelişen mahalleleri ile bizim dönemimizde gelişen mahalleri karşılaştırıldığında adeta kayyımlla birlikte ilçede hizmetlerin durdurulduğu görülecektir. Toplumcu belediyeciliğin çözüm politika ve yöntemlerini uyguladığımızda çözülmeyecek bir sorun yoktur. Öncelikle halkçı ve toplumcu belediyecilikle halkı tüm karar süreçlerine dahil edeceğiz. Birlikte karar alarak belediye olanakların halkın hizmetine sunacağız. Kayyımın yarattığı ve yaratmaya devam ettiği tahribata öncelikle son vereceğiz. Halkın olanaklarını yandaşlara peşkeş çeken ranat hortumlarını anında keseceğiz ve bu olanaklar halk için kullanılacaktır. Bizim için şeffaflık önemlidir. Halkın bir kuruşu dahi ziyan olmayacaktır. Kayyım döneminde ihmal edilen altyapıyı geliştireceğiz ve halkın, kentin nefes aldığı yeşil alanları büyüteceğiz. Kürt kültürü ve diline yönelik tahribatları ortadan kaldırarak hizmet dili olarak kullanacağız. Kültür, edebiyet, tiyatro ve eğitim desteğine büyük önem vereceğiz. İş hayatının daha dinamik hale gelmesi için esnafımız ve ilgili sivil toplum dernekleri, oda ve sendikalarla ortak politikalara öncelik vereceğiz. Daha kullanışlı, stabil ve verimli semt pazarları oluşturacağız.

  Güncel siyasete ilişkin veya genel olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Önemli bir seçime gidiyoruz. Bir yandan antidemokratik bir rejim ve baskı uygulamaları var, öte yandan halkımızın buna karşı uzun yıllardır verdiği ve şu an büyüterek sürdürdüğü bir direniş var. Rejim bu seçimde kayyımlaa başaramadığı irade kırma saldırılarını seçmen taşıma, hila ve seçim sahtekarlığıyla elde etme arayışındadır. Bu durum seçimi yerel hizmetlerin yarışacağı bir süreç olmaktan çıkararak Kürt halkına karşı bir irade kırma saldırısının parçası haline getiriyor. Bizler de bu seçimleri yerel demokrasinin derinleştiği, geliştiği, yerel hizmetlerin tartışıldığı ve daha demokratik bir ortamın oluştuğu bir süreç olarak yürütmek istiyoruz. Elbette refim bu süreci bir irade savaşı haline getiriyorsa buna karşı da tarihimizin engin mücadele ve direniş geleneğinin emrettiği üzere bir iradenin zaferi haline getireceğiz. Bu anlamıyla yerel seçimlerdeki zaferimiz aynı zamanda iktidarın çöktürme planlarıyla Kürt halkının iradesini kırma rüyalarının da kabusa dönüştürülmesi anlamına gelir. Alacağımız zaferle hem iktidara hem de tüm dünyaya halkımızın asla kayyım politikalarına izin vermeyeceği ve kendini yönetme hakkından vazgeçmeyeceği mesajını yine en yüksek şekilde verecektir. Bu vesileyle tüm halkımızı ön seçimlere katılmaya ve seçim süreci boyunca mücadeleyi büyütmeye davet ediyorum