ANKARA - HEDEP Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Kobanê kumpas davasında demokratik siyasetin yargılandığını belirterek, “Dava sonlandırılmalı ve siyasi rehine olarak tutulan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır” dedi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’na ilişkin Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonun önünde açıklama yaptı.   

‘YARGILANAN DEMOKRATİK SİYASETTİR’

HEDEP Eş Genel Başkanı Bakırhan, Kobanê Davası’na dikkat çekerek, “Eski Eş Genel Başkanımız Sebahat Tuncel’in dediği gibi bütün dünyanın alkışladığı ancak sadece Türkiye’nin yargıladığı bir dava ile karşı karşıyayız” dedi. İstiklal mahkemelerinden bugüne kadar en kapsamlı “kumpas” davalarından biriyle karşı karşıya olduklarının altını çizen Bakırhan, “Başından sonuna kadar tanığından tutanağına, mahkemesine kadar şaibeli bir kumpas davasıyla ile karşı karşıyayız. Yargılanan demokratik siyasettir. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Yargılanan Kürt halkının emeğiyle, canıyla elde etmiş olduğu mevcut durumun bozulmasına dönük bir yaklaşımdır. Şunu sormaya çalışıyoruz; IŞİD karanlığıyla mücadele eden, IŞİD’in başta Ortadoğu, Suriye, Rojava olmak üzere oluşturmaya çalıştığı kadın düşmanı, insan düşmanı, demokrasi düşmanı yaklaşımı eleştirmek, bu karanlık karşısında demokratik siyaseti savunmak, maalesef bugün burada bir dava konusu oluyor. Bugün 7 yılını doldurdu” dedi.

‘IŞİD KARANLIĞINA YOL AÇANLARIN KARŞISINDA OLACAĞIZ’

Demokratik siyaset temsilcilerinin davadaki tutumuna işaret eden Bakırhan , “Demokratik siyasetin temsilcileri yargılıyor, yargılanmıyor, yargılanacak bir şey yok. Gerçekten arkadaşlarımız, bu kumpas davasını, dolaylı olarak IŞİD’i ve onun yaklaşımını sahiplenen bu sistemi yargılıyorlar mahkemelerde. Şunu bir kez daha belirtmek istiyoruz; bu kumpas davaları kesinlikle başta Ortadoğu ve dünyanın herhangi bir yerinde hakkını ve hukukunu arayan, direnen ve buna karşı mücadele eden demokrasiyi savunan, özgürlüğü savunan, kadın özgürlüğünü savunan bu davaları sahiplenmekten bizi geri bırakmayacaktır. Biz dün olduğu gibi bugün de hem IŞİD karanlığına hem da karanlığı sahiplenen, savunan, IŞİD karanlığına öyle ya da böyle yol açan bu zihniyetin karşısında durmaya devam edeceğiz” diye belirtti.

‘ÇARE KUMPASLAR DEĞİL’

Bakırhan, davanın 7’nci yılını doldurduğuna dikkat çekerek, “Devlet aklına ki kalmışsa iktidara bir çağrı yapmak istiyoruz. Bu kumpaslarla demokrasi ve özgürlük taleplerimizi, insanca eşit yurttaşlar olarak yaşama talebimizi yok edemezsiniz. Çare bu kumpaslar değil. Çare bu kumpaslarla oluşturulan bu davalar değil. Yeni bir yüzyıla giriyoruz, bu yeni yüzyılı kaybetmeyelim. Biz Kürtler, Türkler, bütün etnik ve inanç grupları emekçiler, yoksullar için bu yüzyılı kaybetmek demek, Türkiye’nin geleceğini kaybetmektir. Bir kez daha bu davanın siyasi bir dava olduğunu ve arkadaşlarımızı savunacağımızı belirtmek istiyoruz” şeklinde ifadeler kullandı.

‘DEMOKRATİK SİYASETE MESAJ VERİLMEK İSTENİYOR’

Bakırhan, HDP eski milletvekili Hüda Kaya’nın tutuklanmasını hatırlatarak, “Milletvekilliği yapmış, sürekli ifade vermek için savcılığa gitmiş, fakat bir türlü savcılık ifadesini almamış. İşin ilginç yanı tam Dünya Kobanê Günü’nde Hüda Kaya gözaltına alınıp tutuklanıyor. Şimdi de tek kişilik hücrede tutuluyor. Aslında 1 Kasım’da bu tutuklamanın olması da çok manidardır.  Bir türlü Kobanê’de halklarıyla, direnişiyle elde edilen bu statü kabul edilmedi. Demokratik siyasete Hüda Kaya aracılığıyla bir mesaj verilmek isteniyor. Bunun da kınıyoruz. Bu yüzyılda; devrimcilerle, sosyalistlerle, ezilenlerle, hak arayanlarla birlikte güçlü bir mücadele vererek, bu davaları boşa çıkartacağız” dedi.

Buzlanan camı zarar vermeden nasıl çözeriz? Buzlanan camı zarar vermeden nasıl çözeriz?

HATİMOĞULLARI: BU BİR SİVİL DARBEDİR

HEDEP Eş Genel Başkanı Hatimoğulları ise 7’nci yılını geride bırakan davanın, tamamen AKP ve ortakları ile birlikte bu ülkede tesis edilmek istenen, faşist otoriter rejimin kendi eliyle gerçekleştirdiği zamana yayılmış bir sivil darbe olduğuna dikkat çekti. Hatimoğulları, “Türkiye tarihinde askeri cuntanın darbelerine çok tanıklık ettik. Bir deneyimi daha yaşadık. Kobanê kumpas davasında Türkiye halkları olarak zamana yayılmış bir sivil darbe deneyimini yaşadık. Kobanê bir direnişti. IŞİD, Kürt halkı için değil, bölgede yaşayan Arap, Êzidî, Türkmenler için çok büyük bir tehlikeydi. IŞİD, çeşitli güçlerin eliyle güçlendirilen ve Ortadoğu’nun tamamının başına bela olan bir örgüttür. IŞİD, yenilmeyeceğini göstermeye çalışan ve bu çerçevede terör eylemleri gerçekleştiren bir örgüttür. IŞİD’in en büyük amacı, Irak Şam İslam Devleti kurmaktı ve bunun bir parçası Türkiye’deydi. İşte IŞİD bu kadar büyük bir tehlikeydi. IŞİD’in yenilebileceğini nerede görmüş oldu bütün dünya kamuoyu. Kobanê direnişinde görmüş oldu. İşte Kobanê direnişi sadece Kürt halkı için değil, bütün bölge ve dünya halkları için çok kıymetli ve çok önemliydi. Kobanê’den sonra IŞİD’in yenilebileceğine dair duygu bütün halklarda gelişmiş. IŞİD’e ve benzeri örgütlere karşı, bu insanlık düşmanı, katliamcı, tacizci, tecavüzcü, kadınları 21’inci yüzyılda köle pazarlarında satan anlayışa karşı Kobanê direnişi mücadele çizgisini geliştirmiştir ve başarıya ulaşmıştır” şeklinde konuştu. 

‘SİYASETTEN YENEMEDİLER DAVA İLE SONUÇ ALMAYA ÇALIŞIYORLAR’

Türkiye’nin o dönemlerde kendi rızası ile sınırları açarak insanlara destek sunduğunu belirten Hatimoğulları, şöyle konuştu: “Salih Müslim'i, bu hükümet ve Cumhurbaşkanı kendi makamlarında resmi bir şekilde ağırlamıştır. ‘Kobanê düştü düşecek’ çizgisine gelen bu iktidar, bu çizgiye neden geldi? Çünkü bölgede bu savaşın, şiddetin ve çatışmanın devam etmesini istiyorlardı. Çizgileri değişti, siyasetleri değişti. Daha önce normal olarak gördükleri siyasi çizgiyi düşman olarak addedip Kobanê direnişine destek veren bütün halkları bir cenderenin içine sokmaya çalıştılar. İşte Kobanê kumpas davası da; başta o dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş olmak üzere; partimize dönük bu operasyonun altında yatan gerçekler bunlardır. Bunlar HDP’ye karşı Kobanê kumpas davasını tezgahlayarak buradan baş eğdirmek, bizi siyaseten yenemedikleri için kolluk kuvvetiyle, yargıyla ve tüm devlet mekanizmalarıyla kumpas davasını tezgahlayarak sonuç almaya çalışıyorlar.” 

‘KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR’

“Kobanê kumpas davasında yargılananlar HDP’liler değildir, Türkiye’deki bu rejimi, IŞİD yanlısı bir çizgi izleyen bu iktidarı yargılamaktadır” diyen Hatimoğulları, “Ortada AİHM kararları var. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan Türkiye, AİHM kararlarını göz göre göre çiğniyor. Kalkıp diyorlar ki anayasaya aykırı davranıyor AYM vesaire. Anayasaya aykırı davranan sarayın kendisi ile küçük ortağı MHP'dir. Bunlar Anayasayı ayaklar altına almıştır. Gültan Kışanak’ın tutukluluk süresi tamamlandığı halde bırakılmıyor. Bu anayasayı yasaları çiğnemek değil de nedir? 28 Şubat’ın mağduru olan Hüda Kaya, Kobanê kumpas davasından tutuklanıyorsa, AKP iktidarı durup kendini sorgulayacaktır. 28 Şubat darbesinin mantığını kendisi bu davada devam ettirmektedir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. 

DAVA DERHAL SON BULMALI

Bizler Kobanê kumpas davasını boşa çıkardık ve boşa çıkarmaya devam edeceğiz. Haksız ve hukuksuz bir şekilde şu anda tutuklu olan bütün siyasi rehineler derhal serbest bırakılmalıdır. Bu dava yok hükmündedir. Kobanê sırasında yaşamını yitirenlerin çok önemli bir çoğunluğu HDP’lilerdir, HDP’ye oy veren seçmenlerdir. Kendilerinin getirmiş oldukları tanıklar da apaçık ifade etmiştir. Demişlerdir ki yargıladıklarınız bizim başkanlarımızdır. Biz başkanlarımızdan şikayetçi değiliz ama çocuklarımızı katledenlerin derhal bulunmasını istiyoruz demişlerdir. Bu tanıkları dinlediğimiz zaman, bu davanın içinin ne kadar boş, saray tarafından yazılmış bir senaryonun eseri olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Bu dava bizim açımızdan hem hukuksal olarak hem de siyaseten yok hükmündedir. Bu dava derhal son bulmalı ve siyasi rehine olarak tutulan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Bunun için, biz HDP olarak dün olduğu gibi bugün de sonuna kadar demokratik mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz.”

Kaynak: http://mezopotamyaajansi.net/tum-haberler/content/view/223401