HABER MERKEZİ - 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Kürdistan ve Türkiye’nin birçok kentinde alanlara çıkan kadınlar, her alanda mücaleyi yükselteceklerini belirtti.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Kürdistan ve Türkiye’nin birçok kentinde alanlara çıkan kadınlar, şiddete, yoksulluğa, eşitsizliğe, tecride ve savaşa karşı tek ses oldu. Kadınlar her alanda mücaleyi yükselteceklerini belirtti.
Wan
Wan Barosu Kadın Hakları Merkezi (KHM), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Wan Barosu Tahir Elçi Konferans Salonunda basın açıklaması düzenledi.
Açıklama metnini avukat Evin Kılıç okudu.
‘Kadın yaşam hakkı korunmuyor’
25 Kasım’ın anlam ve önemine değinen Evin Kılıç, “Ülkemizde yasalar kapsamında kadın yaşam hakkına birçok uygulama getirilmiş olsa da bu uygulamalar sadece teoride asayiş sorunu olarak ele alınmış ve kadının yaşam hakkı korunmamıştır. Bunun en basit örneği ise; toplumun sadece yüzde 7'sinin İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasını savunmasına rağmen 20 Mart 2021'de gece yarısı Resmi Gazete'de yayımlanan bir Cumhurbaşkanı kararı ile İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesidir. Türkiye'de her gün onlarca kadın, boşanmak istedikleri için, ‘hayır’ dedikleri için yasalar etkin bir şekilde uygulanmadığı için, kolluk kuvvetleri görevlerini gerektiği gibi yapmadıkları için, yargı mercileri şiddeti önlemek yerine kadınların yaşam tarzını sorgulamaya devam ettiği için, çalışma hayatındaki eşitsizlikler nedeniyle özgür bir yasam kuramadığı için, homofobi ve transfobinin bin bir çesidi sebebiyle, savaşlarda ve göç yollarında şiddete, cinsel saldırıya maruz kalmakta, öldürülmektedir. Şiddeti yaratan toplumsal cinsiyet eşitsizliği cezasızlıkla, iktidarın politikalarıyla gün geçtikçe derinleşmektedir. Merkez olarak takip ettiğimiz Rojin Kabaiş’in kaybı da bu politikaların bir örneğidir” dedi.
‘Dünyada tüm kadınlar özgür olana dek ben de özgür değilim’
Türkiye’de yılın ilk 10 ayında 296 kadının katledildiğini ve 184 kadının ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini dile getiren Evin Kılıç, “Kadınların kadın oldukları için kasıtlı olarak öldürülmesi küresel bir sorundur. Her yıl düzenli olarak kadın cinayetleri sayısının artmasının en önemli nedeni faillerin korunması ve cezasızlık politikasıdır. Yine İran’da rejimin uyguladığı şiddet ve baskı, çeşitli yaptırımlarla büyüyor. Jina Mahsa Amini’den sonra İran Tahran Azad Üniversite'nde güvenlik görevlileri tarafından başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle sertçe uyarılan bir kadın öğrencinin üzerindeki kıyafetleri çıkararak avluda dolaşmasından dolayı günlerdir gözaltında bırakılmıştır. Buradan belirtmek isteriz ki; 'dünyada tüm kadınlar özgür olana dek ben de özgür değilim' ve ‘jin jiyan azadî’ sloganlarını pek çoğumuz biliyoruzdur. Bu sloganlar dünya genelinde yaşayan tüm kadınların sloganlarıdır. Bu sloganların yasaklanması, bu sloganlara yönelik yapılan her engellemeye karşı durduğumuzu belirtmek isteriz. Biz kadınlar bulunduğumuz her alanda birbirimize sımsıkı sarılmalı kadın mücadelesini büyütmeliyiz” diye belirtti.
Mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Evin Kılıç, Wan Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak yaşamı ve özgürlüğü tehlike altında olan tüm kadınların merkeze başvurması gerektiğini söyledi.
KESK Kadın Meclisi'nden açıklama
Wan'da KESK Kadın Meclisi 25 Kasım kapsamında "Haklarımız ve hayatlarımız için mücadelede birleşiyoruz" şiarı ile basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya Tevgera Jinên Azad (TJA), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il ve ilçe yönetimleri katıldı. Açıklamada "Kuştina jinan politik e", "Êdi Bese", "6284 uygulansın" dövizleri taşınırken, "Haklarımız ve hayatlarımız için mücadelede birleşiyoruz" pankartı açıldı. Açıklamada sık sık "Jin Jîyan Azadî" ve "Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz" sloganları atıldı
Açıklama metnini Eğitim Sen Wan Şube Eşbaşkanı Funda Demir Bozkurt okudu.
‘Saldırılar arttıkça mücadele radikalleşiyor’
Funda Demir Bozkurt, hem Türkiye’de hem dünyada hükümetlere başkanlık eden otoriter liderlerin, cinsiyetçi, dinci, milliyetçi ideolojileriyle kadının bedenine, kimliğine ve emeğine dönük saldırılarını sürdürdüğünü vurguladı. Funda Demir Bozkurt, “Sağ muhafazakâr iktidarların kadın bedeni üzerinden yürüttükleri kadın kazanımlarına dönük saldırılar arttıkça kadınların mücadeleleri de radikalleşiyor. İran İslami rejiminin kadın bedenini en önemli kontrol aracı olarak kullanması karşısında kamusal alanda başörtülerini çıkararak başlattıkları eylemler 2022’de Masha Amini’nin ahlak polisi tarafından gözaltına alınarak işkenceyle katledilmesinin ardından İran’dan başlayarak tüm dünyaya yayılan saç kesme eylemleriyle isyana dönüştü. Geçtiğimiz hafta Tahran Üniversitesi’nde Ahou Daryaei, İran’daki kadın düşmanı rejimin bedenine dönük saldırısını kıyafetlerini çıkararak protesto etti. Hindistan’da bir stajyer kadın doktorun, çalıştığı devlet hastanesinde tecavüze uğrayıp öldürülmesi sonrası ülke genelinde kadınlar ‘geceyi geri alıyoruz’ diyerek cinsiyet eşitsizliğine ve devletin almadığı önlemlerine karşı seslerini yükseltti” dedi.
‘Kadın cinayetleri münferit değil politiktir’
Katledilen kadın ve çocukları hatırlatan Funda Demir Bozkurt, “Türkiye’de de yıllardır devam eden mücadelemiz bin 786 gündür kayıp olan Gülistan Doku, kayboluşunun/kaybettirilişinin 18’inci gününde cansız bedeni Van Gölü’nde bulunan Rojin Kabaiş, geçtiğimiz aylarda önce Narin’e ve ardından Sıla bebeğe yaşatılanlar, yine Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’in yarımşar saat arayla vahşice katledilmeleri kadınların öfkesini ve mücadele direncini arttırdı. Türkiye’nin tüm kentlerinden okul önlerinden üniversite kampüslerine mahallelerden kent meydanlarına kadar örgütlü bir ses yükseldi ‘Kadın cinayetleri münferit değil politiktir’, şiddetin meşrulaştırılması erkek egemen sistemin yarattığı erkek şiddetini besleyen politikalarınızdır. İstanbul Sözleşmesi’ni feshederek, 6284’ü etkin uygulamayarak, kadınların güvenli ve güvenceli yaşamasına dönük politikalar geliştirmediğiniz gibi var olanlara saldırarak, erkek yargının cezasızlığıyla siz besliyorsunuz erkekliği. Sizin şiddeti önleme sorumluluğunuzu yerine getirmemeniz karşısında bizler yasaklamaya çalıştığınız ‘Jin Jîyan Azadî’ felsefesiyle kadının yaşam ve özgürlük mücadelesini büyüterek çıkacağız” şeklinde konuştu.
Açıklama, “Jin jiyan azadî” sloganı ile son buldu.
Ardından yazar Mizgîn Ronak ve Eyşana Beravi’nin katılımı ile şiir dinletisi gerçekleştirildi. Şiir dinletisinden sonra yazarlar kitaplarını imzaladı.
İmza etkinliğinin ardından program sona erdi.
Îdir
Îdir’de TJA öncülüğünde, DBP il binası önünde bir araya gelen kadınlar, Musa Anter Anıtı önüne kadar yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe DBP, DEM Parti Kadın Meclisi, Îdir Belediye Eşbaşkanı Necla Kum, seçilmiş il genel ve belediye meclisleri ile çok sayıda kadın katıldı. Yürüyüşte kadınlar, “Erkek-devlet şiddetine karşı; jin, jiyan, azadî” pankartını açtı.
Musa Anter Anıtı’nda kitle adına açıklamayı yapan DBP PM üyesi Sinem Seven, “Tecritte en çok etkilenen kadınlar olmaktadır. Biz kadınlar kadınların özgürlüğünü Sayın Öcalan’ının özgürlüğünde görüyoruz. Kürdistan’da anadilini, kültürü koruması karşı özel savaş politikası uygulanmaktadır. İktidar kadın mücadelesinden korktuğu için kadınlara baskı yöntemleri uygulamaktadır” dedi.
Yürüyüş “Jin jiyan azadî” sloganıyla sona erdi.
Riha
Riha Kadın Platformu, Haliliye ilçesinde bulunan Novada Park önünden Topçu Meydan'ına kadar meşaleli yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe platform bileşeni kadınların yanı sıra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi DEM Parti) Rıha Milletvekili Dilan Kunt Ayan, DEM Parti Riha İl Örgütü, Barış Anneleri ve çok sayıda kişi katıldı.
Yürüyüş esnasında kadınlar sık sık "Jin jiyan azadî", "Direne direne kazanacağız", "Erkek vuruyor devlet koruyor", "Devlet hesap verecek", "Kayyıma hayır" slogan attı.
Mücadeleye çağrı
Yürüyüşün ardından platform adına basın metnini okuyan Platform Sözcüsü Meral Halat, İktidarın yürürlüğe koyduğu politikalardan kaynaklı kadın katliamlarında artış yaşandığını belirterek, "AKP-MHP iktidarının; seçilmişlere, kadınların kazanımı olan eş başkanlık sistemine saldırıları ile belediye başkanlarının yerine kayyım atanması, göreve gelen kayyımların ilk icraatlarından bir tanesinin kadın birimlerini kapatmak veya kadın biriminin başına erkek atanması kayyım politikasının kadın düşmanı bir politika da olduğunu gözler önüne sermektedir. Herkesi sesi duyulmayan, yalnız bırakılmak istenen, hakkını ararken yeniden şiddet görme kaygısı yaşayan tüm kadınlarla birlikte adalet, barış ve özgürlük mücadelesinin bir parçası olmaya çağırıyoruz" dedi.
Kayyıma tepki
Daha sonra söz alan Milletvekili Dilan Kunt Ayan, "Kürt halkı engellemelerinize ve baskınıza boyun eğmedi. Siz önce katledilen kadınların hesabını verin. Kayyımcı ve cinsiyetçi politikalarınıza izin vermeyeceğiz" diye konuştu.
Açıklamanın ardından bir dakikalık oturma eylemi yapıldı. Ardından slogan ve alkışlarla etkinlik son buldu.
Mêrdîn
Mêrdîn Şahmaran Kadın Platformu, yürüyüş gerçekleştirdi. Qoser (Kızıltepe) Kavşağında toplanan kadınlar, pankart ve dövizler eşliğinde yürüyüşe geçti. Karayolları Parkı’na kadar yürüyen kadınlar, “Kuştina jinan polîtîk e/ Kadın cinayetleri politiktir”, “Jin jiyan azadî” ve “Yaşasın kadın dayanışması” sloganları attı. Katledilen kadınların ve çocukların isimlerini sayarak, “Burada” diyen kadınlar, taleplerini dile getirdi. Yürüyüşün ardından kadınlar Karayolları Parkı’nda açıklama yaptı.
İlk olarak konuşan Gülizar İpek Bilek, Diyarbakır Valiliği’nin “Jin jiyan azadî” sloganını yasaklamasına dikkat çekti. “Jin jiyan azadî” sloganının artık felsefeye dönüştüğünü belirten İpek Bilek, kadınların yasakları tanımayacaklarını dile getirdi.
Ardından platform adına açıklama yapan Sümeyra Oğur da “Kayyım uygulamaları adeta ganimet kültürünü anımsatmaktadır. Yeniden uygulamaya konulan kayyım politikaları hukuksuz olmasının yanı sıra demokrasiye de aykırıdır. Kadınlar kayyımı ve kadın kazanımlarına saldırılmasını kabul etmeyecektir. Biz kadınlar Jin, jiyan, azadî felsefesiyle mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Dîlok
Dîlok Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'ne Dîlok’un Mezmaxor ilçesinde bulunan Kırkayak Parkı’ndan Balıklı Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe platform üyelerinin yanı sıra yüzlerce kadın katıldı.
“Şiddete Sömürüye faşizme ve savaşa karşı barış ve özgürlük mücadelesini büyütüyoruz” pankartının açıldığı yürüyüş esnasında kadınlar sık sık “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Dünya yerinden oynar, kadınlar özgür olsa”, “Jin jiyan azadi” sloganları atıldı.
Yürüyüşün ardından gerçekleştirilen basın açıklamasında platform adına konuşan Eğitim Sen Dîlok Kadın Sekreteri Gülfidan Özpolat, Ortadoğu başta olmak üzere dünya genelinde kadınların vermiş olduğu mücadeleye değinerek, “Kadınların mücadelesini büyüteceğiz” dedi.
Açılama sloganlar, zılgıtlar ve alkışlarla son buldu.
Eskişehir
Eskişehir Demokratik Kadın Platformu, Espark önünde buluşarak Köprübaşı'na kadar yürüdü. “Eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşamı birlikte kuracağız” pankartı açan kadınlar, yürüyüş boyunca “Jin, jiyan, azadî” ve “Asla yalnız yürümeyeceksin” sloganları attı.
Yürüyüşün ardından kadınlar adına açıklamayı yapan Senem Çelik, savaşlarda en çok kadınlar ve çocukların mağdur olduğunun altını çizerek, “Filistin’de, Lübnan’da Rojava’da savaşlara ve yıkıma karşı direnen kadınların mücadelesi mücadelemizdir. Şiddetin önlenmesi için gerekli mekanizmaların işletilmesinin ancak eşitsizliği derinleştiren politikaların karşısında mücadelemizi ve dayanışmamızı büyüterek sağlanabileceğini biliyoruz. İşte bu yüzden; bugün, kadınların yıllardır maruz kaldığı baskı, sömürü ve şiddete karşı direnişin simgesi olan 25 Kasım’da, bir kez daha haykırıyoruz: Şiddetin her türlüsüne karşı susmuyoruz, boyun eğmiyoruz” diye belirtti.