kemal Bülbül yazdı: içimizdeki yezit(ler)
İçimizdeki Yezit(ler) İyi bak ha dostum dört bir yanında Kendini çok iyi saklayan biri Yüzüne gülerek, girip kanına Kirini, pasını aklayan biri Siner bir sotaya herkesi izler Çıkarı kimdense onu dikizler Ateşi yakar da dumanı gizler Ortamı çok iyi koklayan biri Meydanı boş bulsa gel onu durdur Hatasını bulmak büyük kusurdur Alçak demeyin haaa! Daha çukurdur Fırsat için durup bekleyen biri Dumanlı havada, parsayı vurur Hükümdar misali tahta oturur Arz-ı endam eder, bir gerdan kırır Yalanı yalana ekleyen biri Her sakala göre bir tarak taşır Nerde yara varsa orayı kaşır Yezitlik sıfatı ona yaraşır Gece kapınızı tıklayan biri Gâhi görürsün ki elinde asa Mübarek(!) Hak ile geçer temasa Kürsü de istemez, bulunca masa Haşa o leylekten, laklayan biri Gemisini çeker engin limana Bukalemun gibi uyar zamana “Aha dalıyorum” deyip ummana Kurbağa misali vaklayan biri Tehlikeyi görse hemen sıvışır Bir çıkarı varsa size sırnaşır Firavun deseniz o da yaraşır Yine de kendini paklayan biri Garibi bulunca dükkânı açar Hileyi, hurdayı ortaya saçar Hele para görse kendinden geçer Her an servetini çoklayan biri Boş mezarı görse hemen uzanır Deve nalı satıp para kazanır “Yoldaş” görünümlü dona bezenir İnanmayın sizi yoklayan biri Tarikattan kaçar, gezer ırakta Hakikat de neymiş, onu bırak da Marifet meydanı, Huzuru Hakta Sorguya gelince tekleyen biri “Dünya malı” desen, der ki “Yalanmış” Oysaki kuruşa ağzı sulanmış Tepeden tırnağa kire bulanmış Çevreyi kokutup boklayan biri Hadi kusurunun örtülür ilki “Bu da ıslah olur” demişiz belki İblisi bilmem de saf kalır tilki Suçunu sizlere yükleyen biri BÜLBÜLÎ ŞAYDA’yım sen bak kendine Arifler cahilin düşmez fendine Vardır getirip de onu punduna Hakikat aşkına haklayan biri. .
İçimizdeki Yezit(ler)
İyi bak ha dostum dört bir yanında
Kendini çok iyi saklayan biri
Yüzüne gülerek, girip...