RIHA – Kurdistan coğrafyasının parçalanmasının kararlaştırıldığı Lozan Antlaşması'nın imzalanmasının üzerinden 101 yıl geçti. NRLS yöneticilerinden Mûnzûr Şiyar, "Kürtler bir olarak, demokratikleştirmek istedikleri devletlerle toplumsal antlaşma yapması gerek” dedi. 

Kurdistan coğrafyasının Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında pay edildiği Lozan Antlaşması’nın üzerinden 101 yıl geçti. 20 Kasım 1922 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde başlayan ve 24 Temmuz 1923’te sonuçlanan görüşmelere, Fransa, İtalya, Britanya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Türkiye ve Yugoslavya katıldı. Görüşmelerde, Kürtler statüsüz bırakılarak, yaşadıkları coğrafya da 4 ulus devlet arasında pay edildi. Lozan Antlaşması sonrası 4 parçada da Kürtlere dönük inkar ve imha politikaları devreye konuldu. Kürtlerin söz konusu politikalara direnişi de 100 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. 

ÖCALAN'DAN 5 İLKE ŞARTI

Araştırmacıların "29'uncu isyan" olarak nitelendirdiği PKK "isyanının" liderliğini yapan Abdullah Öcalan, geçmiş dönemlerde yaptığı değerlendirmelerde, Lozan’ın Türkler açısından tamamlandığını ancak Kürtler için eksik kalındığını belirtti. 15 Şubat 1999'dan bu yana İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Öcalan'a göre, Lozan güncellenmeli: "Orada ‘Türklerin ve Kürtlerin temsilcisi olarak buradayız’ denilmişti ama gereği yapılmadı. Türkler açısından Lozan tamamlanmıştır. Kürtler açısından bugün tamamlanması gerekiyor. Ben buna İkinci Lozan veya Lozan’ın tamamlanması süreci diyorum. Lozan’ın tamamlanması cumhuriyetin demokratikleşmesiyle olacaktır.”

Güncellenecek Lozan ile Kürtlerin tüm haklarının tanınması gerektiğini vurgulayan Öcalan, 21 Ocak 2009 tarihli görüşmede 5 ilke sıralamıştı.

Kuzey ve Doğu Suriye’de faaliyet yürüten Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi (NRLS) yöneticilerinden Mûnzûr Şiyar, üzerinde çalışma yaptıkları antlaşmanın 101'nci yıl dönümü dolayısıyla Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirmelerde bulundu. 

LOZAN ÖNCESİ

"Lozan 101 yıldır Kürtleri nefessiz bıraktı" diyen Şiyar, Lozan'dan önce yapılan antlaşmalarla Kurdistan coğrafyasının parçalanmasının temellerinin atıldığını söyledi. Şiyar, "Kürtlerin cumhuriyetin bir parçası olduğu yalanı ortaya atıldı. Bu çerçevede Meclis’e giden Kürt milletvekilleri de oldu. Ancak amaçlanan hedeflere ulaşılınca Kürtler inkar edilmeye başlandı. 1921 yılında imzalanan Ankara Antlaşması'nda Fransa ile Kuzey ve Doğu Kurdistan toprakları üzerine anlaşma yapıldı. O antlaşma ile Kürtler arasına sınır çekildi. Bundan sonra Irak’ı himayesinde bulunduran İngilizler ile 1926’da anlaşılarak Kuzey ve Güney Kurdistan sınırları arasına sınır çizildi” dedi. 

‘CUMHURİYET İNKAR ÜZERİNE KURULDU’

Lozan Antlaşması ile cumhuriyetin kurulması arasında kısa bir süre olduğuna dikkati çeken Şiyar, "Cumhuriyet Kürtlerin inkar ve imhası üzerine kuruldu. Cumhuriyetin ilanından sonra Kürtler devlet kurumlarından uzaklaştırıldı. Cumhuriyet tekçi bir zihniyet üzerine şekillendi ve bir ulus devlet olarak inşa edildi. Türk olmayanlar devlet işlerinden uzaklaştırıldı. Türkçe dışında bir dilin konuşulması yasaklandı. Kürtçeye dönük yasak başladı. Tek devlet, tek dil, tek bayrak çerçevesinde adımlar atıldı. Türkiye’nin siyaseti bundan sonra Kürtleri ortadan kaldırma, yok etme üzerine ilerledi. Kürtler imha edilemeyince demografik değişim ve asimilasyon politikaları devreye sokuldu. Şark Islahat Planı o dönem devreye sokuldu. Öldürebildikleri Kürtleri öldürdüler, öldüremediklerini göç etmeye zorladılar. 700 bin Kürt kendi topraklarından çıkarıldı. Bu o dönem için az bir sayı değil. Kendi topraklarından çıkarılan Kürtler asimile olsun diye İç Anadolu’nun farklı kentlerine dağıtıldı. Topraklarından çıkarılan Kürtlerin yerine ise farklı yerlerden getirilen Türkler yerleştirildi” şeklinde konuştu. 

LOZAN SONRASI KATLİAMLAR

Talabani: YNK olmazsa Mesrur Barzani müdür dahi olamaz! Talabani: YNK olmazsa Mesrur Barzani müdür dahi olamaz!

Kürtlerin inkar ve imhaya karşı direndiğini belirten Şiyar, cumhuriyet dönemindeki ayaklanmaları hatırlattı. Şiyar, "1924’ten sonra Elkê’de (Beytüşşebap) başladı. 1925’te Şêx Seîd, 1926-1930 Ararat, 1938 Dêrsim, 1978 Mereş, 1980 Çorum, 1993 Sivas serhildan ve katliamlarında onbinlerce kişi katledildi. Yüzbinlerce kişi sürgüne gönderildi” dedi. 

Kürtlere dönük katliamların günümüzde de sürdüğüne dikkati çeken Şiyar, "Roboskî, Ankara Gar, Pirsûs, Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî ve daha birçok katliam aynı konsept çerçevesinde yapıldı. Bunlar Lozan’ın sonuçları. Lozan katliamlar ile sürdürülüyor. Hala Şark Islahat Planı uygulanmaya çalışılıyor. Özel savaş politikaları da bu çerçevede uygulanıyor" diye kaydetti. 

'KÜRTLER BİR OLURSA LOZAN KALKAR'

PKK Lideri Öcalan’ın Lozan'a dair değerlendirmeleri üzerinde duran Şiyar, "Lozan tamamlanmadan Ortadoğu’ya huzur gelmez" dedi. Şiyar, şunları söyledi: "Sayın Öcalan geniş bir şekilde tespitlerde bulundu. Kürtlerin bir araya gelerek Lozan’ın sonuçlarını ortadan kaldırması gerek. Bu toplumsal bir Lozan ile mümkün. Kürtler yüz yıldır statüsüz kaldı. Bugün Rojava ve Güney Kurdistan’da adımlar atıldı. Kürtler bir 100 yıl daha statüsüz kalmak istemiyor. Kürtler, Demokratik Ulus çerçevesinde herkes için iyi olanı talep ediyor. Tekçi politikalar, 100 yıldır kandan başka bir şey getirmedi. Kürtler bir olursa Lozan kalkar. Ne kadar kendi içimizde ideolojik farklılıklarımız olsa da yan yana gelip konuşabilmemiz gerek. Kürtlerin önce kendi aralarında, daha sonra demokratikleştirmek istedikleri ulus devletler ile toplumsal antlaşma yapması gerek. Rojava’da atılan adımlar Kürt sorunun çözümünde kilit bir nokta olacak” diye konuştu. 

‘ÇÖZÜM ADRESİ İMRALI’

Şiyar, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Esad yönetimiyle uzlaşma çabalarına işaret ederek, şöyle devam etti: "Ulus devletler arasında koordinasyon 100 yıldır var. Ulus devletler hep birbirini kolladılar. Erdoğan, Esad’a ‘katil’ dedi, ancak şimdi Kürtler statü sahibi olmasın diye Irak aracılığıyla görüşmek istiyor. Mesele Kürtler ve çıkarları olunca hepsi bir oluyor. İlişkilerinin en kötü olduğu dönemlerde bile istihbaratları birbirleriyle görüşüyor. Ancak sorunların çözüm adresi Şam ya da Bağdat değil İmralı’dır. Türkiye, Ortadoğu’da güçlü bir rol oynamak istiyorsa Kürtler olmadan yapamaz. Ne zaman Kürt sorununda demokratik bir çözüm için adım atarlarsa o zaman güçlenirler. Bunun için Kürt düşmanlığından vazgeçmesi gerek. Ulus devlette ısrar sonuç getirmez. Sorunların çözümü Demokratik Ulus’tadır."

MA / Emrullah Acar   

Kaynak: https://mezopotamyaajansi.net/tum-haberler/content/view/248424