İSTANBUL - Abdullah Öcalan’dan gelen küçük bir mesajın dahi halkta büyük bir barış duygusu uyandırdığını belirten yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, "Ne Türkiye'de ne de Ortadoğu'da Abdullah Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm çözümü dışında kimsenin bir reçetesi yok" dedi.

"Eşbaşkanlarımız görevlerinin başında" "Eşbaşkanlarımız görevlerinin başında"

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan Abdullah Öcalan, 43 ay sonra ilk kez 23 Ekim’de yeğeni olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Ömer Öcalan ile aile görüşü gerçekleştirdi. Abdullah Öcalan bu görüşmede tecridin devam ettiğine dikkat çekerken, Kürt sorununun çözümüne dair ilişkin ise “Süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” ifadelerini kullandı.

Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorunun demokratik çözümü için küresel düzeyde yürütülen “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm” kampanyası kapsamında halklar çözümün adresi olarak İmralı’yı gösterdi. 

Yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, bu eksende yürütülen tartışmaları, tecridi ve Kürt sorununun çözümüne dair değerlendirmelerde bulundu.  

‘DEVLET SIKIŞMIŞ’ 

Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit politikalarının Kürt sorunuyla bağlantılı olduğunu anımsatan Mukaddes Erdoğdu Çelik, Türkiye’de yıllardır birçok şeyin değişti ama rejimin Kürt sorununa yaklaşımının hiç değişmediğini vurguladı. Mukaddes Erdoğdu Çelik, “Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan'a dair yaptığı açıklamalarda devletin bir sıkışmışlık yaşadığını anlıyoruz. Çünkü Bahçeli'nin açıklamalarından önce Erdoğan bir uluslararası ziyaret dolayısıyla İsrail'in Filistin'e yönelik bir yıldır süren savaşının Lübnan'a sıçraması üzerine sıranın Türkiye'ye geleceğini söyledi. Bahçeli bu sözlerin ardından Kürt özgürlük hareketinin yıllardır talebi olan Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, umut hakkı ve Kürt sorunun çözümüne dair açıklamalar yaptı. Kürt halkı bu söylemleri daha önce de duydu ama bunun alt yapısına bakmak gerekiyor” uyarısında bulundu. 

‘KÜRT SİYASİ HAREKETİ ÇÖZÜMDEN YANA’

Kürt sorunun çözülmesi için tartışmaların ilk kez 90'ların başında Turgut Özal tarafından dile getirildiğini kaydeden Mukaddes Erdoğdu Çelik, Özal’ın Ortadoğu’daki bütün sorunların Kürt sorunun çözümünden geçtiğinin bilincinde olduğunu ve daha o zamanlarda “Federasyonu dahil tartışabiliriz” dediğini hatırlattı. Kürt siyasi hareketinin bugün olduğu gibi dünde barış ve çözümden yana olduğunu ifade eden Mukaddes Erdoğdu Çelik “Geçmişinin nedenleriyle bugünün nedenlerinin bağları var. Kürt sorunu dendiği zaman fikirde ve eylemde, ‘Kürt anasını görmesin’ anlayışı var. Bu nedenle Kürt sorunun her dönem olduğu gibi bu dönem de bir turnusol kağıdı olduğu bir kez daha açığa çıkmıştır” dedi. 

ABDULLAH ÖCALAN'IN YENİ DÜZENE İLİŞKİN TESPİTİ

Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü ve yeni dünya düzenine dair tespitlerine değinen Mukaddes Erdoğdu Çelik, “Abdullah Öcalan tutuklanmadan öncede Kürt soruna dair çözüm odaklı tespitlerde bulundu. Öcalan daha 1993’ten beri çözüm seçeneklerini devletin önüne koyuyordu. Özellikle yeni dünya düzenine ilişkin yaptığı tespitlerinde ‘Ortadoğu üzerinden Türkiye'yi de hedefleyen gelişmelerin yaşanacağını ve eğer Türkiye’nin, Türkiye kalmasını istiyorsanız öncelikle Kürtlerle yeni bir tarihsel bağ ve ilişki kurmanız gerekiyor’ diyor. Bu sözlerini her başbakana, her bakanlar kuruluna neredeyse tek tek anlattı. Ama karşı taraftan bu talebi sahiplenme ilk kez Turgut Özal'dan geldi. Sonra da Bahçeli bunu resmi anlamda dile getirdi” diye belirtti.

‘İKTİDAR DEMOKRATİK BİR BARIŞA RAZI DEĞİL’

Türkiye'de her dönem “vatan elden gidiyor” tehdidinin yeniden kullanıldığını ifade eden Mukaddes Erdoğdu Çelik, “Ortadoğu’da yaşanan savaş İsrail’in bölgede egemenlik alanına genişleteme politikalarıyla birlikte ‘vatan daha kolay elden gidiyor’ düşüncesini halkta dirilttiler. Bu yüzden Kürt meselesine dair açıklamalar yapıldı. Tabi buna dair faşist çevrelerden çok fazla tepkiler geldi. Fakat muhalefetin de şöyle bir eksikliği oldu; Muhalefet, ‘Bu Kürt halkının talepleriydi. Madem o noktaya geldiniz buyurun oturalım çözüm sürecini geliştirelim bizde yerimizi alalım’ demeliydi. Ama onun yerine ‘Sen Kürtlere, Öcalan'a nasıl böyle bir öneri sunarsın?’ tartışmasına girdiler. Açığa çıkıyor ki; toplumun psikolojisi ve sosyolojik dizilimlerinin hiçbiri, Kürtleri muhatap almaya müsait değil. İktidar çok farklı hesaplar peşindedir. Kürtlerle adil onurlu bir barışa razı değil ama bazı şeyleri yapmak zorunda olduğunu da biliyor” ifadelerini kullandı.  

‘SAVAŞ KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜNÜ DAYATIYOR’

Ortadoğu'da yaşanan savaşın Kürt sorunun çözümünü dayattığını vurgulayan Mukaddes Erdoğdu Çelik, “Kürt sorununda son 40 yıldır devam eden savaş ve çözümsüzlük politikaları artık bir çözüm dayatıyor. 2013-15 yılları arasındaki ‘barış süreci’ tüm topluma bir umut yaratmışken yeniden bir çatışma sürecine dönüldü. Şimdi de iktidar bir yandan Kürt sorunu çözmek zorunda olduğu bilincindedir. Ancak kendi istediği biçimde çözmek istiyor. Yani iktidar kendisine itaat eden Kürtlerle bu sorunu çözmek istiyor. Kürtlerin kendileriyle sosyal ilişkileri devam etsin ama temel haklar konusunda hiçbir değişiklik yapılmasın. ‘Kürtçe de konuşsunlar ama anadilde eğitimde olmasın’ diyen çok geniş bir orta tabaka var” şeklinde konuştu.

‘BU İŞ OLMAZ’

Kürt sorunu bağlamında tartışmaların yürütüldüğü bu süreçte kayyım atamalarına da değinen Mukaddes Erdoğdu Çelik, “Bu tesadüf değildir. Bir yandan Abdullah Öcalan’ın meclise gelip açıklama yapmasını isterken öbür yandan CHP’nin DEM Partinin Kent uzlaşısı stratejiyle kazandığı Esenyurt Belediyesine kayyum atandı. Yine 2016'nın yılında kayyımların atandığı tarihin yıl dönümünde sabaha karşı gördük ki Kürdistan’da özel seçilmiş 2 il ve 1 ilçeye kayyum atandı. Mardin, Batman ve Halfeti özel seçildi. Batman'da Hizbullahçı Hüdapar’ın kadın düşmanı politikaları bizzat devrede. Mardin’de herkes tarafından barış elçisi olarak bilinen Ahmet Türk’ün üç dönem halk tarafından seçilmesi var ve bunu hazmedemiyorlar. Türkçülük durağında durulursa bu iş olmaz” dedi. 

‘TEK ÇÖZÜM DEMOKRATİK KONFEDERALİZM’

Mukaddes Erdoğdu Çelik, “Abdullah Öcalan’ın herkesle görüşme olanağı yaratılmalı. Böyle göstermelik olmamalıdır. Şu ana kadar sadece Ömer Öcalan gidip görüştü. Bir görüşmenin yapılması iyi oldu. Türk tarafının taleplerinde ne kadar tutarlı olup olmadığını gördük. Kürt sorunun çözümü konusunda da ne Türkiye'de ne de Ortadoğu'da Abdullah Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm çözümü dışında başka kimsenin bir reçetesi yok. Kimse de bu model dışında bir şeyi çözmeye kalkmasın” dedi.

‘MESAJI HALKTA BÜYÜK UMUT YARATTI ‘

Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmenin ve yayınlanan mesajın halkta büyük bir umut yarattığını anımsatan Mukaddes Erdoğdu Çelik, “Abdullah Öcalan, yeğeni Ömer Öcalan’la yaptığı görüşmenin ardından Kürt sorunun çözümünü sağlamak için ‘Süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim’ dedi. Bu küçük mesaj bile halkta büyük bir umut yarattı ve barış duygusu doğdu. Bir çözüm ihtimali bile herkesin kafasını rahatlattı. Ama karşı tarafta da umut doğduysa, bizim için tehlike doğdu diyen bir anlayış var. İktidar Abdullah Öcalan’ın bu kadar etkili olmasını istemiyor” diye konuştu. 

‘BARIŞ İÇİN KADIN GİRİŞİMİ AKTİFLEŞMELİ’

Türkiye'de barışın sağlanması için herkesin elini taşına altına koyması gerektiğini aktaran Mukaddes Erdoğdu Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nün yaklaştığı bu günlerde, kadınların daha fazla barış için mücadele etmesi gerektiğine inanıyorum. Kadınlar tarafından daha önceki süreçte kurulan Barış İçin Kadın Girişimi vardı. Bunun özellikle bu süreçte tekrar devreye girmesi ‘biz barış istiyoruz barışın bir demokrasi getireceğine onun için de herkesin eşit özgür yaşayacağı bir dünya tahayyülünü istiyoruz’ demesi gerekiyor. Bu süreçte böyle bir girişime ihtiyaç var.”

MA / Esra Solin Dal

Kaynak: https://mezopotamyaajansi40.com/tum-haberler/content/view/259476