RIHA - Kobanê-Pirsûs sınırında başlatılan nöbete katılanlar, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın verdiği mesajı sahiplendiklerini belirterek, "Biz ne Erdoğan ne Bahçeli ne de başkasına güveniyoruz. Sadece Başkan'a güveniyoruz" dedi. 

Kuzey ve Doğu Suriye'ye saldırılara karşı Pirsûs (Suruç)-Kobanê sınırında başlatılan ve 15'inci gününde devam eden nöbete katılanlar, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan'ın PKK Lideri Abdullah Öcalan'la yaptığı görüşmeyi, yürütülen tartışmaları değerlendirdi. 

Yaşadığı sağlık sorunları ve soğuk havaya rağmen nöbete katılan Emine Şenyaşar, Kuzey ve Doğu Suriye’de akrabalarının yaşadığını belirterek, "Bu savaşın son bulması gerek. Herkes için adalet olması gerek. Cezaevlerinden haksız, hukuksuz yere tutulan herkesin biran önce serbest bırakılması gerek. Adaletsiz barış olmaz. Hiç kimse yaşamını yitirmesin artık. Biz zulüm istemiyoruz. Gençler ölmesin artık. Ne istiyorlar Kobanê'den. Kobanêliler yüzyıl, bin yıl öncede bu topraklar üzerinde yaşıyorlardı. Bu zulüm ne zaman kadar devam edecek. Anneler bir araya gelerek bu zulmü durdurmalı. Ben yıllarca zulme karşı adliye ve bakanlıkların önünde oturdum. Anneler ayağa kalkarsa bir arada sesini yükseltirse bu kan durur" ifadelerini kullandı.  

ÇÖZÜM TARTIŞMALARI 

Ahmet Karak (65) yaklaşık 40 yılı aşkın bir süredir yaşanan sıcak bir savaşın olduğuna değinerek "Ne zaman bize 'Çözüm olacak' dedilerse arkasından bir oyun çevrildi. Temeli olamayan bir barış olmaz. Eğer bir çözümden bahsediliyorsan Sayın Abdullah Öcalan özgür olarak görüşlerini paylaşması lazım. Kobanê'ye dönük saldırılara karşı burada nöbet tutuyorsak bir aksilik vardır demek. Onurlu bir barışın yolu Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğünden geçer. Bu yapılmadığı sürece söylenen hiçbir söz amacına ulaşmayacaktır. Sayın Öcalan olmadan bir adım atmak imkansızdır. Sayın Öcalan'ın özgürlüğü dışından bir adım atılması inandırıcı olmaz" diye konuştu.  

ÖCALAN'A ÖZGÜRLÜK TALEBİ

Özgür Özel'den İmralı heyetine 'komisyon' önerisi Özgür Özel'den İmralı heyetine 'komisyon' önerisi

Ortadoğu’da birçok yerde savaşların olduğunu dile getiren İbrahim Halil Kılıç, savaşların yerini barışa bırakması zamanı geldiğini belirtti. "Savaşa göre barış daha zordur" diyen Kılıç, "Önderimiz şuan tutsak. Kimi görüşmeler yapılıyor, ama biz onun ağzından ne dediğini duymak istiyoruz. Özgür kalmalı ki ne dediğini bilelim. Şimdi silah bırakmadan bahsediyorlar; ama hala Önderliğimiz tutsak. Barış Önderimizin serbest kalması ile mümkündür. Biz sadece Kürt halkının haklarını değil bütün halklar için mücadele ediyoruz. Şuan birçok arkadaşımız hukuksuz yerde cezaevinde. Siyasi tutsakların biran önce serbest bırakılması gerek" şeklinde konuştu. 

'SAVAŞ VARKEN BARIŞ OLMAZ'

Kürt sorununda çözümün kaçınılmaz olduğuna ifade eden çeken Reşat Yıldız (63), "Bunun olması için siyasi tutsakların en başta da Önderliğin serbest bırakılması gerek. Savaş varken barış olmaz. Barıştan bahsediliyor ama Kobanê'ye saldırma tehditleri var. Böyle barış mı olur? Pirsûs ile Kobanê birdir. Biz sınırın arkasında kalan akrabalarımız ile ek ve tırnak gibiyiz, bir birimizden ayrılmayız. Onlara yapılan zulüm bize yapılmıştır. Kürt sorunun demokratik çözümü için tecridin kalkması gerek. Sadece tecridin kalması değil Sayın Öcalan’ın biran önce serbest bırakılması lazım" diye belirtti. 

'SADECE BAŞKANA GÜVENİYORUZ'

Nöbet eylemine katılan Halil Demir (58) "Onurlu bir barış Başkan (Abdullah Öcalan) ile mümkündür. Başkanımızın özgür olmadığı bir yerde bizim de özgür olmamamız beklenemez. Biz ne Erdoğan ne Bahçeli ne de başkasına güveniyoruz. Sadece Başkan'a güveniyoruz. Başkanımız özgür olursa o zaman barıştan bahsedebiliriz" dedi.  

PKK Lideri Abdullah Öcalan daha önce "Koşullar sağlanırsa bu sorunları bir haftada çözerim" dediğini hatırlatan Demir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz buna inanıyoruz ve güveniyoruz. Bir haftada çözerim diyorsa, çözer. Türk devletine güvenimiz yok. Ne zaman Başkanımız özgür olursa o zaman demokratik bir çözümün yolu açılır. Biz 10 yıl öncede Kobanê sınırındaydık bugünde buradayız. Kobanê'de savaş varken Pirsûs'ta barış olmaz. Kobanê ve Pirsûs birdir."

'DEMOKRATİK HAKLAR TANINMALI'

Kobanê'ye dönük saldırılar olduğu sürece barış olmasının imkansız olduğunun altını çizen Mehmet İdi (54) Pirsûs ile Kobanê'nin bir olduğunu vurgulayarak şunları dile getirdi: "Yüzyıl önce Lozan’da çizilen suni sınırlar bizi ayıramaz. Kobanê demek Pirsûs demektir. Kürdistan dört parça değil birdir. Kürtler eski Kürtler değil. Ufak masa oyunları ile kimse bizi kandıramaz. Bugün Sayın Öcalan dört duvar arasındadır, o ne derse onun dediğini herkes kabul eder. Ancak hala tutsaktır ve biran önce özgür olması gerek. Bütün siyasi tutsakların biran önce serbest bırakılması gerek. Aksi takdirde biz bir barış olacağına inanmayız. Onurlu bir barış için Kürtlerin demokratik hakları tanınmalı." 

Kürt sorunun demokratik çözümü için PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün elzem olduğunu vurgulayan Recep Cızlak (61) "Önderimiz ile konuşmaları gerek. Birçok siyasi tutsak içerde ne yapmışlar? Onurlu bir barışın yolu muhatapları ile konuşmaktan geçer. Biz bu toprakların asli unsurlarıyız. Biz binlerce yıldır bu topraklar üzerinden yaşıyoruz, başka yerden gelmedik" dedi. 

'BÜTÜN HALKLAR EŞİT OLMALI'

Sêrt'ten Kuzey ve Doğu Suriye’deki saldırılara karşı Pirsûs'a gelen Demokratik İslam Kongresi (DİK) üyesi Mehmet Şefik Aksoy, şunları söyledi: "Bütün halklara arasında eşitlik olmasını savunuyoruz. Biz de bütün halklar nasıl yaşıyorsa onlar gibi yaşamak istiyoruz. 40 yıldır kan akıyor ve bir çözüm bulunmuyor. Bu onurlu bir barış ile mümkündür. İslam dininde eşitlik var. İslam 'Hepiniz kardeşsiniz' diyor. İslam'ın birliğini bozan barış yapmayanlardır. İslam dini hiçbir ırka karşı değil. Biz ulusal birliği savunuyoruz. Bütün İslam alimleri gerçekleri dile getirmeleri gerek. Gerçekleri inkar edenleri çetin bir azap bekliyor."

'DEMOKRATİK BİR SİTEM İNŞA EDİLMELİ'

DEM Parti Riha İl Eşbaşkanı Sema Aişeoğlu ise şunları söyledi: "Onurlu barışın yolu sadece savaştan vazgeçecek bir iradeden geçer. Savaştan vazgeçmeyen yönetimler hiçbir zaman barışı tesis edemezler. Bununda tek bir yolu vardır; tüm kimlik, inanç, halkları bir arada tutacak demokratik bir sistemin inşa edilmesi gerek. Bu DEM Parti fikriyatı ile mümkün. Günlerdir Rojava'ya dönük saldırılara karşı nöbet tutuyoruz. Kan akmasın diye bir nöbet eylemi başlattık. Şam’da bir rejim var, atadıkları bakan kadın katili biri. Bunun yanında kadınların öncülüğünden gerçekleşen bir Rojava devrimi var. Rojava’da kadınlar devrim yaparken, Şam’da kadınları idam eden bir zihniyet var. Bunu kabul etmemizi kimse beklemesin."

Kaynak: https://mezopotamyaajansi41.com/tum-haberler/content/view/263497