AMED - Cezaevlerinde yıl içerisinde yaşanan baskı ve hak ihlallerine dikkat çeken ÖHD ve MED TUHAD-FED, “Umut hakkı kapsamında Sayın Abdullah Öcalan ve ağırlaştırılmış müebbet rejimine tabi tutulan tüm tutsaklar hakkında hukuki süreç başlatılmalıdır” dedi. 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ile Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), cezaevlerine dair hazırladıkları rapora ilişkin Diyarbakır Kampüs Cezaevi önünde açıklama yaptı. Verileri daha sonra açıklanacak olan “2024 Yılı Türkiye Hapishaneleri Hak İhlalleri” raporu, 92 cezaevini kapsıyor. 

ÖHD Eş Genel Başkanı Ekin Yeter, MED TUHAD-FED Eşbaşkanları Pınar Sakık Tekin ve Kerem Canpolat’ın yanı sıra Kürdistan ile Türkiye kentlerinden birçok ÖHD ve MED TUHAD-FED üyelerinin katıldığı açıklamada, basın metnini ÖHD Genel Merkez Hapishane Komisyonu Eş Sözcüsü Ayşe Şehriban Demirel okudu. 

25 YILLIK TECRİT 

Cezaevlerinde hak ihlallerinin artarak devam ettiğini belirten Ayşe Şehriban Demirel, raporun yapılan başvurular üzerine hazırladıklarını söyledi. Tutsakların “keyfi ve hukuk” dışı disiplin cezalarına maruz bırakıldığını kaydeden Ayşe Şehriban Demirel, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana tecrit altında tutulduğunu hatırlattı. Ayşe Şehriban Demirel, “Hukukun en basit normları ihlal edilerek, Sayın Abdullah Öcalan üzerinde haksız disiplin cezaları, avukat ve aile görüşme taleplerinin matbu gerekçelerle reddedilmesiyle ortaya çıkan tecrit hali bunun en tipik örneğini oluşturmaktadır” dedi. 

Abdullah Öcalan ile 23 Ekim’de yapılan aile görüşü ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan’ın dün (28 Aralık) İmralı’da yaptığı görüşmenin tecrit halini ortadan kaldırmadığını dile getiren Ayşe Şehriban Demirel, yıllardır sürdürülen hukuksuzluğun ortadan kaldırılması için somut adımların atılması gerektiğini vurguladı. Ayşe Şehriban Demirel, “Bir an önce Sayın Abdullah Öcalan’ın umut hakkı kapsamında fiziki özgürlüğü için adım atılmalıdır. İmralı Ada Hapishanesi’nde tutulmakta bulunan Sayın Abdullah Öcalan, Sayın Ömer Hayri Konar, Sayın Hamili Yıldırım ve Sayın Veysi Aktaş’ın aileleri ve avukatları ile görüş yapma haklarının çok uzun yıllardır insan hakları hukukuna bütünüyle aykırı bir şekilde ihlal edilmesine rağmen CPT, 13- 22 Şubat 2024 tarihlerinde Türkiye’ye özel amaçlı bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Ancak raporunu açıklamayarak Türkiye’nin izninde olduğunu belirtmiştir. Umut hakkı kapsamında Sayın Abdullah Öcalan ve ağırlaştırılmış müebbet rejimine tabi tutulan tüm tutsaklar hakkında hukuki süreç başlatılmalıdır” ifadelerini kullandı. 

ŞARTLI TAHLİYELER ÖNÜNDEKİ ENGELLER 

Hasta tutsakların, Türkiye’nin ceza infaz sistemi içerisinde en yakıcı ve önemli sorunlardan biri olduğunu ifade eden Ayşe Şehriban Demirel, “Ağır hasta mahpuslar, tüm başvurulara rağmen, başvuru süreçleri sürüncemede bırakılarak ve tıp etiğine uygun olmayan, bilimsel ölçütlerden yoksun adli tıp kurumu raporları gerekçe gösterilerek tahliye edilmemekte, yaşam hakları ihlal edilmektedir. Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan birçok mahpusun infazı yanmakta ve tahliye olmaları engellenmektedir. Hukuki güvenlik hakkını ihlal edici bir şekilde, sübjektif değerlendirmelerin ve keyfi idari süreçlerin işletilmesiyle birlikte, şartlı tahliye taleplerinin sıklıkla reddedildiği gözlenmektedir. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını doğrudan etkileyen ‘iyi halli’ kavramı bu haliyle cezaevi yetkililerinin keyfi kararlarına bırakılmıştır. Bağımsız koğuş, pişmanlık gibi dayatmalar, mahpusun su, elektrik tasarrufu yapmadığı, daha önce disiplin cezası aldığı, hapishane kütüphanesinden yeterli sayıda kitap okumadığı, göndermek istediği mektuplar hakkında sakıncalı mektup kararı verildiği, infaz koruma memurlarına daha fazla kolaylık sağlamadığı, personelle mesafeli olduğu gibi gerekçeler idare ve gözlem kurulu kararlarında çok sık karşılaşılan gerekçelerdendir. Şartlı tahliye hakları hukuk dışı yaklaşım ve kararlarla engellenen mahpusların ivedilikle tahliye edilmeleri için gerekli işlemler yapılmalıdır” diye belirtti. 

PARA YATIRANLARA YARGI BASKISI 

Tutsaklardan edinilen bilgilere göre son dönem de farklı cezaevlerinde sürgünlerin olduğunu belirten Ayşe Şehriban Demirel, uzak yerlere yapılan sevklerin hem tutsaklar hem de aileler için sorun teşkil ettiğini söyledi. Tutsaklara para yatıran aile, vasi ve avukatlara dönük yargısal baskılara da değinen Ayşe Şehriban Demirel,  şöyle devam etti: “Kişiler gözaltına alınmakta, haklarında davalar açılıp, cezalar verilmektedir. ‘Örgüte finansman sağlamak’ suçlamasıyla tutuklamalar devam etmektedir. Aileler ve yakınları üzerinde oluşturulan yargı baskısıyla mahpuslara para yatırmanın suç olarak değerlendirilmesi sonucunda mahpuslar hiçbir ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmekte, bu da hem fiziksel hem de ruhsal sorunları, ihlalleri beraberinde getirecektir. Yargı baskısına uğrayan kişilerin de gözaltına alınması, davalar açılması ve tutuklanması ayrıca yakınları üzerinde telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açmakta, işlerinden olmakta, özgürlüklerinden mahrum bırakılmakta ve sosyal olarak da zarara uğramaktadırlar. 

Kanal İstanbul projesi hukuka aykırı bulundu Kanal İstanbul projesi hukuka aykırı bulundu

İLETİŞİM HAKKI İHLALİ 

Mahpusların ailelerine yazdıkları mektuplar ya da mahpusların ailelerinden gelen mektuplar dahi hiçbir gerekçe gösterilmeden engellenmektedir. Özellikle mahpuslar tarafından yazılan Kürtçe mektupların gönderilmemesi ya da mahpuslara gelen Kürtçe mektupların engellenmesi dışarıda Kürtçe‘ye yönelik süren ayrımcılığın hapishanelerde de devam ettiğini göstermektedir. Yine gazete ve dergi gibi yayınlar, hapishane idareleri tarafından keyfi olarak yasaklanmaktadır. Mahpusların uluslararası anlaşmalar ve anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü ve haberleşme hakkından kanunlara uygun olarak faydalanabilmeleri için kitaplara getirilen sınırlamalar ile gazete ve dergilere getirilen yasaklara son verilmeli, mahpusların ifade özgürlüğü ve haberleşme haklarına yönelik ihlaller durdurulmalıdır. Cezaevlerinde tutsaklara yönelik temel hakları sınırlayıcı ve ihlal edici keyfi ve hukuk dışı uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. Hukuka aykırı fiilleri gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir. Hapishanelerde yaşanan ihlallerin takipçisi olacağımızı belirtiyor, yaşanan hak ihlallerin bir an evvel sonlandırılması için herkesi sorumlu olmaya davet ediyoruz.” 

Kaynak: http://mezopotamyaajansi41.com/tum-haberler/content/view/262865