İSTANBUL - Gazetecilerin tutuklanmasına ve buna karşı sessizliğe tepki gösteren gazeteciler Ayşe Düzkan ve Nazan Özcan, “Biz onlara sadece meslektaşlarımız olduğu için değil, seçimin güvenliği için de sahip çıkıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapılacağı 14 Mayıs’a doğru giderken gözaltı ve tutuklama furyaları arttı. Var olan yargı kıskacından en fazla nasibini alan kesimlerin başında ise gazeteciler geldi.
11 AYDA 35 GAZETECİ TUTUKLANDI
Amed ve Ankara merkezli 2022 yılında yürütülen soruşturmalar kapsamında 26 gazeteci tutuklandı. Bu tarihlerde gözaltına alınan JİNNEWS muhabiri Derya Ren de hakkında kesinleşen bir ceza nedeniyle tutuklandı. Gazeteciler, aradan geçen zamana rağmen hala mahkemeye çıkarılmazken, son ev baskınları ile 8 gazeteci daha tutuklandı.
AMED VE ANKARA MERKEZLİ 7 TUTUKLAMA
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından seçim öncesi yürütülen soruşturma kapsamında siyasetçi, hukukçu, sanatçı ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu 216 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. 25 Nisan’da yapılan ev baskınlarında 145’i aşkın kişi gözaltına alındı ve bunların 51’i çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Tutuklananlar arasından 5 gazeteci de yer aldı.
Tutuklamalara yönelik tepkiler devam ederken, bu kez Ankara merkezli soruşturma kapsamında Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ve MA editörü Sedat Yılmaz gözaltına alındı. Müftüoğlu ve Yılmaz ise Dünya Basın Özgürlüğü Günü olan 3 Mayıs’ta gazetecilik faaliyetleri gerekçe gösterilerek, “Örgüte üye olmak” iddiasıyla tutuklandı.
İSTANBUL MERKEZLİ 1 TUTUKLAMA
30 Nisan’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan Etkin Haber Ajansı (ETHA) editörü Nadiye Gürbüz de 4 Mayıs’ta tutuklandı. Bununla birlikte son 11 ayda 35 gazeteci tutuklanmış oldu. Öte yandan bu 11 ay içinde yüzlerce siyasetçi ve genç de gözaltına alınıp tutuklandı.
Yazar Ayşe Düzkan ve gazeteci Nazan Özcan, siyasetçi, sanatçı, hukukçu ve gazetecilerin tutuklanmasına tepki gösterdi.
MUHALEFETİN SESSİZLİĞİNE TEPKİ
25 Nisan’dan bu yana yapılan gözaltı ve tutuklama operasyonlarını AKP-MHP’nin “seçim çalışması” olarak değerlendiren Düzkan, “Sömürgeciliğe karşı mücadeleye yönelik bir şey. Bu aşamada ise biraz farklılık var; burada seçim güvenliğine yönelik bir saldırı var. Aynı zamanda halkın haber alma hakkına yönelik bir saldırıdır. Avukatların alınması seçim güvenliğine yöneliktir. Burada şaşırtıcı olan gözaltına alınan veya seçme hakkı engellenen bu kesimin, Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararına rağmen CHP’den bir ses çıkmamasıdır” diye belirtti.
Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinin de gözaltı ve tutuklamalara yeteri tepki göstermediğine dikkat çeken Düzkan, daha fazla tepki beklentisinin olduğunu söyledi. Salt Twitter üzerinden gösterilen tepkinin yeterli olmadığının altını çizen Düzkan, “Gözaltına alınanlara sahip çıkılması gerekiyor. Biz onlara sadece meslektaşlarımız olduğu için sahip çıkmıyoruz. Aynı zamanda bu ülkede yapılacak seçimin güvenliği için de sahip çıkıyoruz. Bu operasyonun özü budur diye düşünüyorum” dedi.
‘ANLAŞILMAZ BİR SESSİZLİK VAR’
DİSK Basın-İş’in gösterdiği tepkinin önemli olduğunu ancak diğer meslek örgütleri ve muhalif medyada çalışanı gazetecilerin tepkisizliğini eleştiren Düzkan, bu sessizliği anlaşılmaz bulduğunu dile getirdi.
AKP İNTİKAM ALIYOR
Kürtlerden destek alamayacağını anlayan AKP’nin bunun intikamını gözaltı ve tutuklamalarla aldığını belirten gazeteci Nazan Özcan, “Kürt halkının bütün haklarını savunan her meslek grubundan insanları gözaltına alıp kısmaya çalışıyor. Ama bunu ne kadar başarabilir? Kürt halkı sadece avukatlardan, gazetecilerden oluşmuyor. Milyonlarca Kürt var. Dolayısıyla yaptıkları daha da tepki topluyor” ifadelerini kullandı.
MESLEKİ AHLAK VE SORUMLULUK
AKP dönemi boyunca gazetecilerin baskı kıskacına alındığını belirten Özcan, medya ve çalışanlarının yüzde 95’i civarında iktidarı desteklemeye başladığı, bir kısmının ise kenara çekilip sessini kısarak çalıştığını aktardı. Geriye kalan kesimin ise oldukça hırpalandığını dile getiren Özcan, şöyle dedi: “Mesleki olarak baktığımızda gazeteciler ‘sessizlerin sesidir.’ Dolayısıyla sessini yükseltmesi gerekirken, bu yüzde 5’lik kesimde ağır bir yorgunluk ve bıkkınlık ortaya çıkıyor. Hepimizin bunu kırması lazım. Çünkü faşizm, tam da bunu isteyen bir biçim. Onların istediğine değil mesleğimizin gerekliliği olan sessizlere ses olmayı kendimize görev edinmeliyiz. Mesleki ahlakımız bunu gerektirir.”
MÜCADELEYE DEVAM
Tutuklu gazeteciler serbest bırakılana kadar seslerini yükseltip, haklarını aramaya devam edeceklerini söyleyen Özcan, tutuklanan gazeteci Abdurrahman Gök’e işaret ederek, “Kemal Kurkut’un ‘terörist’ olmadığını Gök’ün çektiği fotoğraflarla ortaya çıktı. Durduk yere alınmıyor bu insanlar. Doğru bir şey yaptıkları ve iktidarın yalanlarını yüzlerine vurdukları için içeri alınıyorlar. Çok az olabiliriz ama son arkadaşımızı ellerinden alana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Kaynak MA / Mehmet Aslan