AMED - Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesinin üzerinden 8 yıl geçti. Elçi’nin arkadaşı , Av. Mustafa Özer de, Elçi’nin Kürtlerin mücadelesine büyük katkı sunduğunu söyledi.
Amed’in Sûr ilçesinde 28 Kasım 2015 tarihinde Dört Ayaklı Minare önünde katledilen Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi cinayetinin üzerinden 8 yıl geçti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma, cinayetten 4,5 yıl sonra tamamlandı. Cinayetle ilgili olay yerinde bulunan ve görevlerine devam eden polis M.S., F.T. ile S.T. ile tutuklanan Uğur Yakışır hakkında Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. En son 5 Temmuz’da görülen davanın duruşması ise cinayetin yıldönümünden bir gün sonra görülecek.
Sokağa çıkma yasakları döneminde çatışmalarda zarar gören Dört Ayaklı Minare’ye ilişkin açıklama yaparken katledilen Elçi’yi hem meslektaşı hem de arkadaşı olan Mustafa Özer anlattı.
'YURTSEVER BİR İNSANDI'
Amed eski Baro Başkanı Mustafa Özer de, Tahir Elçi'yle Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduğu sırada, gözaltına alınması sonrası avukatlığını yaparken tanıştığını söyledi. Baro başkanlığı yaptığı dönemde Elçi’nin de yönetime girdiğini söyleyen Özer, Elçi'yi "Düşünce itibariyle de çok yakın, yurtsever bir insandı" diye tanımladı. Elçi'nin pozitif düşünen ve aktif bir insan olduğunu vurgulayan Özer, şöyle devam etti: "2 sene bu süreci birlikte götürdük. Ben ikinci defa baro başkanı olduğumda o aday olmadı. TBB’ye delege olarak seçilmişti. Ağabey kardeş ilişkimiz oldu. Bir iki defa yönetime girdikten sonra baro başkanlığına soyundu. Baro Başkanı seçilmesinden sonra Tahir belli bir ivme kazanmıştı. Uluslararası ilişkileri çok rahat geliştiren bir insan tipine büründü. Oralara gidip etkinliklere katılıyordu. Öyle bir canlı, diri çalışma gösterdi ki 5 aylığına İngiltere'ye giderek, İngilizce öğrendi. Bu uluslararası hukuk camiasında, insan hakları camiasında ona ivme kazandırdı."
'KÜRTLER İÇİN BÜTÜN GAYRETİNİ SARF EDİYORDU'
Elçi'nin mezun olduktan sonra hukuk ve insan hakları alanında çaba sarf ettiğini dile getiren Özer, özellikle faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için yoğun çaba gösterdiğinin altını çizdi. "Bir dönem Kamil Atak, Albay Cemal Temizöz onun çabalarıyla tutuklandı” diyen Özer, ekledi: “Onlara göz açtırmıyordu. Bir iki defa da kendisine katkı sunmak için beraber duruşmaya da katıldık. Yaşamı boyunca hep aktivitesi olan, hareketli ve yaşamı dolu dolu geçiren, kişisel bir doluluk değil, toplumsal bir doluluk olarak görmek lazım. Elçi’nin özel yaşamı hemen hemen yok denecek kadar azdı. Onun bütün aktivitesi, çalışmaları kamuoyunaydı. Gerçekten Kürt halkına yapılanları gün ışığına çıkarmak adına bütün gayret sarf ediyordu."
'MİHENK TAŞLARINDAN BİRİYDİ'
Kürtlere yönelik baskı, inkar ve imha politikasının geçmişten beri süre geldiğini ve bundan dolayı işlenen suçların da üstünün örtüldüğünü hatırlatan Özer, Elçi'nin cinayetinin de böyle yapılmaya çalışıldığını, olayın karanlıkta bırakılması yönünde çaba olduğunu vurguladı. Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: "En son onu faili meçhule götürebilecek son damla ‘PKK bir terör örgütü değildir’ söylemini televizyonda söylemiş olmasıdır. Kalemi orada kırıldı. Kürt halkının mücadelesinde bence mihenk taşlarından biridir. Söylemesi gerekeni söyleyebilen bir insandı” dedi.
ELÇİ: HALKIMIZ İÇİN DOĞRU NEYSE ONU SÖYLEYECEĞİZ'
Katıldığı televizyon programı sonrası hakkında soruşturma açılması sırasında Elçi'yle görüşmelerinin sürdüğünü belirten Özer, "Kendisi hiçbir tedirginlik hissetmiyordu. 'Ben söyleyeceklerimi söyleyeceğim, az yaşamışım, uzun yaşamışım çok bir anlamı yok.' dedi. Bu memlekette eğer Kürtlük adına bir mücadele veriyorsan öyle tedirgin olmayı hafızandan atıyorsun. Mesela benim 12 Eylül mahkemelerinde duruşum, 91’de arabamın altına bomba konuluşu bile tedirgin olmamı gerektirmedi. Beni daha da kamçıladı. Şimdi Tahir Elçi’de de bence öyle bir duygu gelişti. Tahir Elçi’ye zaman zaman 'Böyle fazla açılmıyor musun?' diye şakavari söylüyordum. Bana 'Yok ağabey merak etme' diyordu. Böyle kendinden emin, güvenen, ne dediğini bilen bir insandı” şeklinde konuştu.
Elçi’nin her zaman dik durduğunu da sözlerine ekleyen Özer, şu anekdotu paylaştı: “ Devletin kuruluşundan bu yana imha, inkar politikası inşa edilmiş. Buna karşı duruş sergileyen hele hele eğilmeden, bükülmeden dik durmak çok zor bir mücadeledir. Eğer Tahir eğilip bükülmüş olsaydı belki yaşamı devam ederdi. Ama gerçekten zaman zaman birebir görüştüğümüzde de ‘Ağabey merak etme dik duracağız. Halkımıza doğru neyse onu söyleyeceğiz, onun ötesi bizim dışımızda bir şey. Yaşayacaksak yaşarız' diyordu. Kürt halkı adına da mücadelesine ciddi katkılar sunan, daha da sunabileceği yaşta katlettiler onu."