CHP'nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şikâyetiyle açılan hakaret davası başladı. Kılıçdaroğlu 11 yıl 8 ay hapis ve siyasi yasak istemiyle yargılanıyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 7'nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şikayeti üzerine açılan hakaret davasının ilk duruşması bugün Ankara 57. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Kılıçdaroğlu katılma kararı aldığı davada 11 yıl 8 aya kadar hapis ve siyasi yasak istemi bulunuyor.

KILIÇDAROĞLU'NUN İFADESİ: ''TARİHE NOT DÜŞMEK İÇİN GELDİM''

Kılıçdaroğlu'nun mahkemede verdiği ifade şöyle: 

''Sayın Yargıç, konuşmama başlamadan önce iki hususa dikkat çekmek istiyorum. Birincisi : Ben buraya işlediğim bir suçtan ötürü kendimi savunmak için değil, işlenen suçları kayıtlara geçirmek, hesabını sormak ve tarihe not düşmek için geldim. İkincisi : Maruz bırakıldığım bu hukuksuzluğun öznesi ve sebebi olmadığınızı biliyorum. Söyleyeceklerimin hiçbirisinin şahsınızla bir ilgisi yoktur. Ancak bilmenizi isterim ki sizinle ortak bir noktada buluştuk. Tarih, bana gerçekleri söyleme görevi verdiği gibi size de bu gerçekleri kayıt altına alma fırsatı sunmuştur.

''HİÇ PİŞMAN DEĞİLİM''

Öncelikle ispatlarla sabit olan bu gerçekleri dile getirdiğim için hiçbir pişmanlığımın olmadığını söylemek isterim. Ne mutlu ki bana, mahkeme karşısına, ‘Rüşvet suçundan’ çıkmadım. Ne mutlu ki bana, ‘yetim hakkı yiyen zimmet suçlusu bir hırsız’ olarak karşınıza çıkmadım ve yine ne mutlu ki bana Sayın Yargıç, karşınıza ‘Vatana ihanetten’ de çıkmadım. Karşınıza Sayın Yargıç, ‘Hırsıza hırsız’ dediğim için çıktım. Sizlerin ve aziz milletimin huzurunda ve tarih önünde tekrar söylüyorum; ‘oğlum evdeki paraları sıfırladın mı’ diyen adam hırsızdır. ‘Bir tek yüzüğüm var, zengin olursam bilin ki çalmışımdır’ diyen adam zengin olmuş ise Sayın Yargıç, buradan tekrar söylüyorum başçalandır, hırsızdır.

''YOLSUZLUK VE HIRSIZLIK BU ÜKENİN BAŞINA NE İŞLER AÇIYOR ANLATACAĞIM''

Sayın Yargıç; ben Kemal Kılıçdaroğlu, Maliye Bakanlığında hesap uzmanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığında Daire Başkanlığı ve Genel Müdür Yardımcılığı yaptım. Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar Kurumunda Genel Müdürlük ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında Müsteşar yardımcılığı yaptım. Siyaset arenasına girmeden önce üniversitede ders verdim. Milletvekilliği ve Grup Başkan Vekilliği yaptım. Daha sonra üyesi olmaktan her zaman gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisinde Genel Başkanlık görevini 13 yıl boyunca yerine getirdim. Sayın Yargıç, bütün görevlerim süresince çok büyük bütçeler yönettim. 10 binlerce memura amirlik yaptım. Ne beytül malın bir kuruşuna el uzattım, ne de bir kişiye müsaade ettim. Çeteler, baronlar ve mafyalar hep karşımda olmuştur. Tarih kadar uzun bir yolculuktan geldim Sayın Yargıç. 68 Kuşağında Denizlere, Mahirlere ve Hüseyinlere yoldaşlık ettim. İdamlara tanıklık ettim. Daha sonraları anladım ki, sağdan ve soldan idam edilenlerin aslında aynı hedefte yürüyen kardeşler olduğunu. Düşmanlarımızın ise tek olduğunu. Aslında, bu ülkeyi bölmek ve bizleri kendilerine köle yapmak için amansızca çalışan emperyalistlerdi bizim tek düşmanımız.

O kara günler geçtikten sonra, darbeler ve idamlar sürecini çok düşündüm ve tek bir şeye inandım. Biz; sağcı-solcu, seküler-dindar, Alevi-Sünni, Türk-Kürt değildik. Biz, dünyanın en güzel toprakları olan bu vatanda, barış, kardeşlik, huzur ve bereket içerisinde yaşama mücadelesi veren, ama işgalci güçler ve onların içimizdeki iş birlikçileri eliyle birbirini öldüren. Gençlerini uyuşturucu baronlarının eline terk etmiş, çocuklarının eğitim-sağlık ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayamayan, gelişmiş dünyanın çoktan unuttuğu saçma konular yüzünden kutuplaşmış, emeklisi aç, hastası tedavi edilemeyen, sınırları korunamayan, emeği sömürülen, insanlık onuruna yakışan bir hayattan çok uzaklaşmış, ağız dolusu gülmeyi unutmuş, 85 milyon ve tek millet olan kardeşler olduğumuza inandım. Anlatacağım Sayın Yargıç, sizde bunu aziz millet adına ve tarih önünde kayıtlara geçirin. Herkes iyi dinlesin. Bu sözlerime kulak versin. Sayın Yargıç bu anlatacaklarımın dava konusu ile ne alakası var demeyin. Bakın yolsuzluk ve hırsızlık, ülkenin başına ne işler açıyor. Yaptığı hırsızlık, yolsuzluk nedeniyle mal varlığının hesabını veremeyenler, egemen güçler tarafından teslim alınırlar. Ve bu sonuçta o ülke için felaketlerin kapısını aralar.

''SARAY İSTEDİKLERİNİ DERHAL YERİNE GETİRDİ''

Bakınız, Büyük Ortadoğu Projesi’nin 2. fazına geçildi. Emperyalistlerin, işgalcilerin ve vatanımızda - çocuklarımızda-Geleceğimizde ve Canımızda gözü olan düşman cephesinin kurduğu planın ilk aşaması tamamlandı. Şimdi ikinci aşaması uygulamaya kondu. 85 milyon vatandaşımıza sesleniyorum; Büyük Ortadoğu Projesinin İlk aşaması şudur; rüşvet ve yolsuzluk yoluyla zenginleştirdikleri, teröre ve uluslararası suç teşkil edecek işlere girmesini sağladıkları, ülkeyi toprak tavizleri vermek zorunda bırakacak kadar borçlandıracak 'Tek Adam' rejimi kurmaktı. Ve en önemlisi; ülkedeki bütün güçleri ‘Teslim alabilecekleri’ bir tek adamda birleştirmekti. İlk faz tamamlandı. Teslim aldıkları ve bütün güçleri üzerinde birleştirdikleri 'Tek adam ve Saray rejimi'ni kurdular. Hatırlayın, çıkarlarımız gereği kabul etmediğimiz ilk tekliflerinde Trump , Erdoğan’a ne dedi? ‘Mal varlığını araştırırım’, teslim alınmış ve bütün yetkileri elinde bulunduran ‘saray’ ne yaptı? İstediklerini derhal yerine getirdi. Hatırlayın Sayın Yargıç! ‘Bu can bu bedende olduğu sürece o papazı vermem’ diyen Erdoğan, ne oldu da bir anda çark etti? Henüz mahkeme saati dahi gelmemişken, Rahip Brunson'ı götürecek uçağı kapımıza yollamışlardı bile. Sayın Yargıç, Erdoğan ailesinin mal varlığı dolayısıyla dönemin ve şimdinin ABD başkanı Trump tarafından tehdit edildiğini ve Erdoğan'ın bu tehdide hemen boyun eğdiğini sadece biz değil bütün dünya biliyor.

Egemen güçler tarafından teslim alınan bir devlet başkanı ülkesine hizmet edemez. Bu da tarihin önümüze koyduğu bir başka gerçektir. IŞİD terör örgütü ile petrol alışverişi yapan damadına ait TIR konvoyunun uydu görüntüleri ve ticaret yaptıkları belgelerde bir başka devlet tarafından kullanılarak tavizler alınıyor. Damadı üzerinden Putin'in, çocukları üzerinden Trump'ın, çeteleri yüzünden İsrail'in teslim aldığı bir Erdoğan ve ilk aşaması tamamlanmış bir B.O.P var karşımızda. Hiç kimse unutmasın ki; yolsuzluklarla, devleti soyanlara suskun kalanlar onurlarını kaybederler. Biz onurlu insanlarız. Yolsuzluklar karşısında suskun kalamayız. Beni en iyi devleti soyanlar tanır. Çünkü onlar beni susturmak için yedi sülalemi araştırdılar. Sayın Yargıç; siyaset kurumu devleti soymanın bir aracı değildir. Siyaset halka hizmet etmektir.

''PARA ALAN, EMİR ALIR''

Sayın Yargıç, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bölme ve parçalama projesinin 2. aşaması başlıyor. Bakınız, BOP’un 2. Aşaması sürecinde Türkiye alenen bir sığınmacı deposu haline getirilmiştir? Ne acıdır ki para uğruna Türkiye’ye 'Geri Kabul Anlaşması' imzalatılmıştır. Sayın Yargıç Unutmayın, bir ülkeyi bölmek için önce o ülkeyi sığınmacı nüfus olarak büyütüp, ekonomik olarak küçültürseniz, yani yoksulluğu yaygınlaştırırsanız emperyal güçlerin ekmeğine yağ sürer ve emellerine hizmet etmiş olursunuz. Açıkça söylüyorum bugün için yapılan budur. Bakınız bugün devletimiz borçlandığı her 100 lira karşılığında 135 lira faiz ödüyor. Bakınız, lütfen dikkat ediniz, Bunu herkesin duyması ve bilmesi gerekiyor. Her 100 lira için 135 lira faiz ödüyoruz. Çok değil daha bir kaç yıl önce, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından 128 Milyar dolar buharlaştırıldı. Sayın Yargıç, tekrar ediyorum. Millete ait 128 Milyar Dolar para, yandaşa ve 5'li çetelere arka kapıdan satılarak yok edildi. Bir vatansever için ne kadar acı bir tablo değil mi? Borçlanıyor ve borcumuzu ödeyemez hale geliyoruz. Bunun ekonomi bilimindeki en basit karşılığı şudur; ,’Para alan, emir alır.’ Ödeyecek paranız yoksa elinizdeki toprakları vermek zorunda kalırsınız. Kısa, öz ve direk söylüyorum. Erdoğan, Kıbrıs ve Ege de taviz ve toprak verecek. Kendisi daha ilk yıllarında dahi bu amacını dile şöyle dile getirmişti. Hatırlayın, ‘Gerekirse Kıbrıs'tan bir kısım toprakta verilebilir’ diyen Erdoğan, ‘Emir komuta merkezim isterse Papaz elbisesi giyerim’ diyen Erdoğan, ‘Hem laik hem Müslüman olunmaz’ diyen Erdoğan, ‘Valilere çukurlar eşilirken, dokunmayın talimatını ben verdim’ diyen Erdoğan, ‘Ne istediler de vermedik, bitsin bu hasret dön gel’ diyen Erdoğan, kurucu irademiz ve liderlerimize, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ‘Ayyaş’ diyen Erdoğan. Dolayısıyla Erdoğan; ülkemiz, devletimiz, birliğimiz ve geleceğimiz için bir tehdit ve tehlikedir.

''AMERİKAN ASKERLERİNİN EVLERİNE SAĞ SALİM  DÖNMELERİ İÇİN DUA EDİYORDU''

BOP’un 2. Aşaması Kıbrıs ve Ege’den toprak ve taviz vererek tamamlanmayacak Sayın Yargıç, ülkemize sokulan ve sayısı belli olmayan ama on milyonlarla ifade edilen, geri kalmış dünyanın hemen her tarafından yurdumuza gelen, eğitimsiz, kayıtsız, geçmişi bilinmeyen ve içerisinde çok sayıda cihatçı olduğu tahmin edilen, milyonlarca sığınmacı, emperyalistlerin Erdoğan eliyle ülkemiz üzerinde kurduğu korkunç tablo bir beka sorunudur. Sayın Yargıç, lütfen söylediklerimi dikkatlice kayıt altına alın. İç karışıklık, dış müdahale zemini oluşturur. Bu yakın tarihte her zaman böyle olmuştur. Ekonomisi zayıflamış hatta çökmüş, sınırlarını koruyamayan, adalet sistemi tek adama bağlanmış, denetleme mekanizması yok edilmiş, şeffaflık ve hesap sorabilirliği olmayan, liyakat ve ehliyete göre değil, biat ve itaat edenlerin devlet kademelerine geldiği bir sistem sürdürülebilir değildir. Irak'ın işgalini hatırlayın lütfen. O dönem ülkemizde başkanlık sistemi denen ucube saray rejimi henüz yoktu. Amerikan askerlerinin Türkiye üzerinden Irak'ı işgal etme talebi Türkiye Büyük Millet Meclisimiz tarafından reddedilmiş, Amerikan askerlerinin ülkemize girişi engellenmişti. O dönem güçler ayrılığı vardı ve tek adam rejimi yoktu. Peki, o dönem şu anki Başkanlık rejimi olsa ve Erdoğan Başkan olsaydı, sizlere, vicdanlarınıza ve kamuoyuna soruyorum, Erdoğan bu tezkereye ‘Hayır’ diyebilir miydi? Tabi ki hayır. Tekrar hatırlayın beyefendi o dönem ‘Amerikan askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ediyordu.'

Güçler ayrılığı olmayan ve teslim alınabilecek – tekrar ediyorum- yasa dışı malvarlığı dolayısıyla teslim alınabilecek tek bir kişi üzerine inşa edilen bu ucube sistem ülkemiz için beka sorunudur. Ben Kemal Kılıçdaroğlu, 75 yaşındayım. Hayatım boyunca alnımın teriyle kazandım, çocuklarımı helal lokma ile büyüttüm, maaşımdan biriktirdiklerimle satın aldığım ve halihazırda içinde yaşadığım evimin dışında, kooparetife girerek edindiğim Ankara’nın Büğdüz köyündeki evimden başka bir mal varlığım yoktur. Çok büyük bütçeler yönettim, her zaman ve her adımımda fakir-fukaranın parasını ve çıkarını gözettim. Milletimi ve devletimi her zaman sevdim, onlara sadakatten hiç ayrılmadım. Bütün yaşamım boyunca parayla hiç işim olmadı, dönüp yüzüne bile bakmadım. Terör örgütü PKK tarafından kurşunlandım, kucağımda şehit verdim. Defalarca suikastlara, linçlere ve saldırılara uğradım. Canımla sınandım geri adım atmadım. Ailemle ve çocuklarımla tehdit edildim oralı bile olmadım. Para ve zengin bir hayat vaat ettiler, satılmadım-satın alınamadım. Hiç bir zaman teslim alınmadım Sayın Yargıç. Bunu aziz milletimiz bilsin, devletimi ve milletimi sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim.

"MİLLİYETÇİ BİLDİKLERİMİZ İŞBİRLİKÇİ ÇIKTI"

Ben Kemal Kılıçdaroğlu, hatalarım, pişmanlıklarım ve üzüntülerim yok mu? Tabi ki var. Sayın Yargıç, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, vasiyet olarak ‘Kılıçdaroğlu'nu aileme emanet ediyorum’ diyen milliyetçi ve vatansever diye bildiklerimiz işbirlikçi çıktı, onlara inandığım hata ettim, evet hatalıyım. Bu kadar kötü olabileceklerini tahmin edemedim. Pişmanım, kurulan müesses nizamı ve ülkenin içine girdiği bu tehlikeyi daha iyi anlatamadım, milletimizi ikna edemedim, sahte videolar ile sahtekarlık yapanlarla daha çok mücadele edemedim. Üzgünüm Sayın Yargıç, çocukları sorduğunda hep unutkan, sofraya oturulduğunda hep karnı tok olan anneler için üzgünüm. Beslenme, eğitim ve sağlık problemi yaşayan, katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan, sevilmeyi ve gülmeyi unutan ve yatağa aç giren her bir evladımız için üzgünüm, kahroluyorum, yüreğime ağır geliyor. Torunlarına mahçup olan, faturasını ödeyemeyen emeklilerimiz için üzgünüm.

''SON VAZİFEMİ YERİNE GETİRECEĞİM''

Evet, üzgünüm Sayın Yargıç, daha bir kaç gün önce yokluktan ve yoksulluktan dolayı yanarak can veren 5 evladımız için üzgünüm. Gece mesailerinde çalışan, orada çıkan meyveyi yemeden çocuğuna götüren, gece mesaiye kaldığı için evine geç giden, kendi gittiğinde çocuğu uyumuş olan ve sabah erken işe giderken yine çocuğunun yüzünü göremeyen emekçi anne-babalarımız için üzgünüm. Yurtdışına kimisi kaçak yollarla, kimisi uzun uğraşlarla giden 300 bin genç için üzgünüm. Onlar bizim geleceğimiz Sayın Yargıç, onları ‘Giderlerse gitsinler’ diyen Erdoğan'a mecbur bıraktığım için çok üzgünüm. Okumuş, yetişmiş, zeki, pırıl pırıl 300 bin genç Sayın Yargıç, peki, yerine gelen kim? Ne idiğü belirsiz milyonlarca eğitimsiz sığınmacı. Emperyalistler çocuklarımızı bile elimizden aldı. Afrika kabilelerinde bir söz vardır. Derler ki "Köyün ve ailesinin sevgisini alamayan bir çocuk, ısınmak için o köyü yakar" İşte Sayın Yargıç, o çocukları tekrar kazanamazsak bizi yakarlar. Sizlerin ve tarihin önünde ifade etmek istiyorum. Kararlıyım. Bu devleti ve devletin asıl sahibi milletimizi, gelişen dünyanın gerisinde bırakanlarla mücadele etmeye kararlıyım. Herkes bilsin ki, bu Aziz millete tarih önünde son vazifemi yerine getireceğim. Bu benim namus borcum ve son yürüyüşümdür.

Konuşmamı bitirirken Sayın Yargıç, şunu herkes bilsin ki; 100 yıl sonra bir kere daha söylüyoruz, ne bu devleti ne de bu milleti ‘Köhne Bizans'ın Yıldız Burcunda oturan baykuş’ özentilerine bırakmayacağız. Ve buradan milyonlar adına sesleniyorum, başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün kuvvacı kahramanlara selam olsun, selam olsun, devletin bekası-milletin selahiyeti için canını hiçbir zaman sakınmamış bütün vatanseverlere, Atatürk ve Cumhuriyet'e bağlılık yemini ettiği için ihraç edilen genç teğmenlere, yur dışına çıkmış ama geri döneceklerine inandığım 300 bin gencimize, ulusal kurtuluşumuza, güzel ve aydınlık günlere selam olsun. Yaşasın Türkiye, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.''

KILIÇDAROĞLU NE İLE YARGILANIYOR?

Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik davanın gerekçesini ''Erdoğan'ın şikayeti üzerine açılan hakaret davası" olduğunu aktardı. Söz konusu davanın 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmalarının ardından Kılıçdaroğlu'nun dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik kullandığı ifadeler nedeniyle açıldığı öğrenildi.

BAKAN TUNÇ'TAN KILIÇDAROĞLU AÇIKLAMASI

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, gazetecilere yaptığı açıklama Kılıçdaroğlu hakkındaki davaya da değinerek, eski CHP lideri ile ilgili halihazırda devam eden 9 dava ve 5 soruşturmanın bulunduğunu kaydetti.

Tunç, "Sayın Cumhurbaşkanımıza ağza alınmayacak, toplumun kabul etmeyeceği ifadelerden dolayı soruşturma açılmıştı. Silifke'de Erdemli'de gerçekleşen bu konuşmalarda dosyalar birleştirilmiş, dava devam ediyor. Siyasetçilerimizin konuşmalarını yaparken, yapıcı siyaset yaptıklarında kazançlı çıkacaklarını ifade ediyoruz. Şu anda Kılıçdaroğlu ile ilgili devam eden 9 dava ve 5 soruşturma var" ifadelerini kullandı.

KILIÇDAROĞLU'NDAN ÇAĞRI

Kılıçdaroğlu ise hakkında açılan davaya ilişkin X hesabından "Safları sıklaştırın" başlığıyla yayınladığı videoda, "Savunma yapmaya gidiyorum sanmayın, Erdoğan'dan yaptığı ve yaptırdığı yolsuzlukların hesabını sormaya gidiyorum" demişti.

YAVAŞ VE ÖZEL DURUŞMAYA KATILDI

CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Kılıçdaroğlu'na destek vererek duruşmaya katıldı. ABB Başkanı Mansur Yavaş ile Özgür Özel salona birlikte girdi. 

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ise Kılıçdaroğlu’nun davasının olduğu gün Almanya’da olacak. Kılıçdaroğlu'nun "safları sıklaştıralım" paylaşımının ardından İmamoğlu'nun sosyal medya hesabından "Bizim safımız belli, bu milletin tam yanı" paylaşımı yapılması ise tartışmalara neden olmuştu.

Kılıçdaroğlu'nun, "safları sıklaştırın" başlıklı yayınladığı videoya, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'tan destek geldi. Yavaş,"Hukuksuz davanın 22 Kasım'daki duruşmasına ben de katılacağım. Bu dava, sadece Sayın Kılıçdaroğlu'nun davası değil, hepimizin davasıdır" demişti. 

82 CHP milletvekili ve 11 büyükşehir belediye başkanı duruşmaya katıldı. 

YURTTAŞLARDAN ADLİYE ÖNÜNDE PROTESTO

Kılıçdaroğlu'nun  Ankara 57. Asliye Mahkemesi'nde başlayan duruşması öncesinde "Kılıçdaroğlu gönüllüleri" Ankara Adliyesi'nin önünde toplandı. Grup, "Halk Hareketi" yazan bir pankart astı. Grup, "Kemal Başkan onurumuzdur", "Gün gelecek, devran dönecek. AKP halka hesap verecek", "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye slogan attı.

Kılıçdaroğlu'nun hâkim karşısına çıkmasına yakın adliyenin önünde yurttaşların sayısı arttı. Yurttaşlar, adliye bahçe kapısının önünden adliye kapısının önüne kadar pankartlarla bir koridor oluşturdu. Yurttaşlar beklerken, "Hak, hukuk, adelet" sloganı attı.

ADLİYE GİRİŞİNDE İZDİHAM

Mahkeme salonuna sadece Kılıçdaroğlu'nun avukatlarını ve ailesi alındı. Diğer yandan Ankara Adliyesi önünde oluşan geniş kalabalık bina girişinde ve koridorlarda izdihama neden oldu. 

KILIÇDAROĞLU İLE ÖZEL ADLİYE'DEN BERABER AYRILDI

CHP'nin 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 11 yıla kadar hapis ve siyasi yasak istemiyle yargılandığı davada savunmasını tamamlamasının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile beraber Ankara Adliyesi'nden ayrıldı. Özel, Kılıçdaroğlu'nu evine kadar uğurladı.

Sivil Düşün PASAJ Forumu 2. gününde devam ediyor Sivil Düşün PASAJ Forumu 2. gününde devam ediyor

CHP'nin 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 11 yıla kadar hapis ve siyasi yasak istemiyle Mersin Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. Bu dava kapsamında talimatla savunmasını yapmak için saat 14.00'te Ankara 57. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gelen Kılıçdaroğlu, savunmasını tamamlamasının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile beraber adliyeden ayrıldı. Özel, Kılıçdaroğlu'nu evine kadar uğurladı. Kılıçdaroğlu'nun adliyeye gelişi ve ayrılışı sırasında izdiham yaşandı.

Etiketler: #Kemal Kılıçdaroğlu #dava

Kaynak: https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/kilicdaroglu-ifade-verdi-tarihe-not-dusmek-icin-geldim-2271586