AMED ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ- Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EĞİTİM SEN), Amed 1 No'lu Şube Eş Başkanı Faruk Ercan, AKP öncesi ve AKP dönemindeki eğitimi, 2024-2025 eğitim öğretim yılını, Eğitim Sen’in mücadele kimliğini ve 2016'da "FETÖ darbesi" adı altında FETÖ'cüler dışındaki diğer muhalif sendika, oda üyeleri ile barış akademisyenlerine yönelik ihraçlara ilişkin Ötekilerin Gündemi'nin sorularını yanıtladı.

Adsız.png 1-1

İhraç edilen KESK, DİSK, Genel-İş, TTB ve TMMOB üyelerine yönelik her hafta birçok kentte yapılan ortak basın açıklamalarıyla, "Son bir ihraç edilen kişi bile kalsa, arkadaşımız işine iade edilene kadar mücadelemiz devam edecektir," diyerek protesto eylemleri sürdürülmektedirler. Protesto eylemlerinde yalnızca ihraç edilen sendika ve oda üyeleri değil, aynı zamanda kentin muhalif partileri ve sivil toplum kuruluşları da destek vermektedirler. Amed'te ise her hafta cumartesi günü saat 13:00'te Yenişehir Ofis Hazal Parkı'nda yapılan protesto eylem, bu hafta 102. haftasına girdi.

2016 İhraçları ve Sendikal Mücadele

 Ercan, 15 Temmuz 2016’daki FETÖ darbe girişimi sonrası, sadece FETÖ ile ilişkili olanların değil, muhalif sendika ve oda üyelerinin, barış akademisyenlerinin ve çok sayıda kamu emekçisinin ihraç edildiğini belirtti. Eğitim Sen’in bu süreçte ihraç edilenlerin haklarını savunma konusunda kararlı bir duruş sergilediğini, her hafta düzenlenen basın açıklamaları ve protesto eylemleriyle bu mücadeleyi sürdürdüğünü söyledi. Ercan, ihraçların haksızlık olduğunu ve sendikanın, haksızlığa uğrayan tüm kamu emekçilerinin haklarının savunucusu olduğunu vurguladı. Bu süreçte Eğitim Sen, yalnızca kendi üyeleri için değil, tüm muhalifler ve ihraç edilen akademisyenler için bir mücadele odağı olmuştur. Amed’deki protesto eylemleri bu hafta itibarıyla 102. haftasına girmiştir. Ercan, Eğitim Sen'in bu direnişi sürdürmekte kararlı olduğunu ve bu süreçte dayanışmanın önemini vurguladı.

2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı ve Eğitimdeki Sorunlar

Ercan, 2024-2025 eğitim öğretim yılı öncesinde yaşanan sorunlara dikkat çekti. Türkiye’de eğitimin uzun süredir fırsat eşitsizliği ile karşı karşıya olduğunu ve bunun derinleşerek devam ettiğini belirtti. Öğrenciler arasında maddi durumu iyi olanlar ile yoksul ailelerin çocukları arasında ciddi bir uçurum bulunduğunu söyleyen Ercan, bu durumun eğitim sistemindeki yapısal sorunlardan kaynaklandığını dile getirdi. Eğitimde bilimsel ve anadilde eğitimi savunan Eğitim Sen, bu eşitsizliği gidermek için çözüm önerileri sundu. Eğitim Sen, her bireyin kendi anadilinde eğitim alma hakkını savunuyor, ancak Kürtçe gibi anadillerdeki eğitim taleplerinin görmezden gelindiğini ve bu konuda ciddi bir adım atılmadığını belirtti. Kürtçe eğitimin üniversitelerde ve okullarda seçmeli ders olarak sunulmasına rağmen, bu derslerin uygulamada sadece birer formaliteden ibaret olduğunu söyledi.

2024-2025 eğitim öğretim yılına ilişkin diğer sorunlara da değinen Ercan, öğretmenlerin atanma süreçlerindeki belirsizliklerin, özellikle deprem sonrası okul binalarının durumuyla ilgili sıkıntıların, tadilat yapılmayan eski okulların ve hizmetli personel eksikliklerinin eğitimi olumsuz etkilediğini belirtti. Tasarruf genelgesi kapsamında öğretmenlerin resen görevlendirilmeleri ve sürekli değişen eğitim politikalarının da hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin psikolojisini etkilediğini dile getirdi.

AKP Öncesi ve AKP Dönemindeki Eğitim Politikaları

Eğitim politikalarını değerlendirirken, Ercan AKP öncesi dönemde de eğitim sisteminde ciddi sorunların olduğunu, ancak bu dönemde bakan değişikliklerinin daha az olduğunu ifade etti. AKP öncesi dönemde eğitim başarısının daha yüksek olduğunu belirten Ercan, AKP döneminde ise eğitimdeki sorunların derinleştiğini, ideolojik dayatmaların arttığını ve asimilasyon politikalarının hız kazandığını söyledi. Ercan, AKP’nin eğitim politikalarının milliyetçi ve muhafazakâr bir çizgiye oturduğunu, bunun da eğitim sistemin bilimsel niteliğini zayıflattığını vurguladı.

AKP'nin iktidara ilk geldiği dönemde daha liberal bir çizgide olduğunu, insan hakları, barış ve demokrasi vurgularının öne çıktığını belirtti. O dönemde Avrupa Birliği’ne üyelik süreci kapsamında bazı düzenlemeler yapıldığını, hatta bir dönem "andımızın" kaldırıldığını hatırlattı. Eğitim Sen’in "andımız" uygulamasına karşı olduğunu, çünkü bu metnin etnik kimlikleri reddeden bir yapıya sahip olduğunu söyledi. Ancak, son dönemlerde AKP’nin milliyetçi ve ırkçı eğilimlere kaydığını, MHP ile olan ittifakın bu süreci hızlandırdığını ifade etti.

Ercan, özellikle AKP’nin 1980 darbesi sonrası başlatılan yeşil sermaye ve cemaat destekleme politikasının devamcısı olduğunu, FETÖ’nün bu dönemde güç kazandığını ve eğitim sistemine sızdığını vurguladı. FETÖ’nün darbe girişimi sonrası sistem dışına itildiğini ancak yerini başka tarikat ve cemaatlerin doldurduğunu, bu yapıların hala Milli Eğitim Bakanlığı’nın içinde aktif olduğunu belirtti.

Adsız.png Aaaa

Sendikal Mücadele ve Hak Savunuculuğu

Ercan, Eğitim Sen’in sendikal mücadelesinin uzun bir geçmişe sahip olduğunu ve bu mücadelenin Türkiye’de sendikal hareketin temel taşlarından biri olduğunu söyledi. 1980 askeri darbesi sonrası kurulan ilk eğitim sendikalarından biri olan Eğitim Sen, anadilde eğitim, demokratik ve bilimsel eğitim anlayışını savunmasıyla tanınıyor. Eğitim Sen, sadece Kürtçe değil, Türkiye’nin çok dilli yapısını göz önünde bulundurarak Lazca, Çerkesce ve Arapça gibi diğer dillerde de eğitim hakkını savunuyor.

Ercan, sendikanın FETÖ darbesi sürecinde ihraç edilen barış akademisyenlerinin ve sendika üyelerinin haklarını savunmadaki cesur tutumunu vurguladı. Darbe girişimi sonrası akademisyen ve aydınların ihraç edilmesiyle üniversitelerin kalitesinin düştüğünü, kayyım rektörlerle üniversite geleneklerinin yok edilmesine yöneliktir . Türkiye’de beyin göçünün hızla arttığını, bu durumun ülkenin bilimsel ve entelektüel gelişimini olumsuz etkilediğini söyledi.

Son olarak, Ercan, eğitimdeki sorunların çözümü için Eğitim Sen’in mücadeleye devam edeceğini ve her türlü haksızlığa karşı sesini yükselteceğini belirtti. Eğitimde adaletin sağlanması ve öğretmenlerin özlük haklarının korunması için sendikanın kararlı bir duruş sergilediğini vurguladı.