AMED - Cezaevlerinde sağlık ve yaşam hakkı ihlallerinde artış yaşandığını söyleyen Amed Tabip Odası Genel Sekreteri Ahmet Baran, “Sağlık hakkı tutsak edilemez” dedi.

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri her geçen gün artıyor. Raporlara göre, işkence ve kötü muameleye maruz kalan tutsakların yaşadığı sorunların başında sağlığa erişemem geliyor. Amed Tabip Odası Genel Sekreteri Ahmet Baran, cezaevinde yaşanan sağlık ve yaşam hakkı ihlallerini değerlendirdi. 

"Hücrelere etki ediyor, yaşlanma sürecini yavaşlatıyor" "Hücrelere etki ediyor, yaşlanma sürecini yavaşlatıyor"

SAĞLIK POLİTİKASININ CEZAEVLERİNE YANSIMASI

Cezaevlerinde sağlık ve yaşam hakkının sık sık ihlal edildiğine işaret eden Baran, cezaevlerinde hem intiharların hem de ölümlerin arttığını belirtti. Özellikle kelepçeli muayene, ağız içi arama gibi insan onurunu zedeleyen, onur kırıcı yaklaşımlardan dolayı sağlık hakkına erişimin zorlaştığına dikkat çeken Baran, ülkedeki sağlık politikasının yansımalarının cezaevlerinde kat be kat arttığını belirtti. Özellikle kronik, kanser hastaları gibi rutin kontrolleri yaptırılması gereken hastaların, çok uzun süreler sonra hastaneye ulaşabildiğini söyleyen Baran, bu durumun da hastalığın ilerlemesine neden olduğunu söyledi. Muayene olabilen tutsakların da hemen ilaca ulaşamadığını dile getiren Baran, “Adalet Bakanlığı’nın Sağlık Bakanlığı’yla tam entegre halinde oluşturduğu bir sağlık sistemi yok. Bu durum da mevcut halde sağlığa erişimle ilgili ciddi sorunlar oluşturmaktadır” diye belirtti.

AYRIMCI YAKLAŞIMLAR 

Kimi cezaevlerindeki personel ve idarecilerin “ayrımcı” yaklaşımının sağlığa erişimi engellediğini söyleyen Baran, “Son yıllarda geliştirilen sistemle beraber mahkûmların ekonomik problemler yaşama durumları var. Kendilerine para yatırılmasının suç unsuru olarak görülmesi durumu var. İçeride elektrikten tutalım da diğer her şeye kadar ciddi bir harcama durumları da var. Kimi zaman bunlardan mahrum kalmaları ısınma gibi temel bir haktan mahrum olmalarına da sebep olmakta. Bu da hastalıkları beraberinde getirmektedir. Diğer yandan Adlı Tıp Kurumu’nun (ATK) infazın ertelenmesine dönük yetkisini kullanmama hali de vefat eden ya da etmek üzere olan kişilerin cezaevlerinden çıkmamasına, ya da yaşamını yitirmesine sebep olmakta. Tüm bunları topladığımızda genel bağlamda hapishanelerde hem sağlığa erişim hakkı hem de yaşam hakkı adına ciddi sorunlar oluşmakta” ifadelerini kullandı. 

CEZAEVİ KOŞULLARI

Cezaevlerin fiziki koşullarının sağlık sorunu haline geldiğine dikkat çeken Baran, “Özellikle kışın ısınmayan, yazın aşırı ısınan cezaevleri var. Bu özellikle belli sağlık problemlerini de beraberinde getiriyor. Soğuğa bağlı ya da aşırı sıcağa bağlı durumlarda mevsimlere göre değişen ama yılın tamamında sağlık sorunları yaşatan fiziki koşulları var. Yine pandemiden beri özellikle sosyal aktivitelerin, ortak görüşlerin kısıtlandığı, sosyal yaşamın en asgari düzeye indirildiği bir durum var. Bu da aslında bir izolasyon ve bununla beraber ciddi bir psiko-sosyal risk etmenleriyle beraber, sağlık sorunlarını ortaya çıkmaktadır. Bu izolasyon hali hem sosyal iyilik halini ortadan kaldırıyor hem de ruhen de bireyin kendisiyle baş başa kalmasıyla beraber, farklı psikolojik sorunların yaşanmasına neden oluyor. Bunların tamamını topladığımızda sağlığın iyilik halinin ortadan kalktığını görüyoruz. Diğer yandan hücre cezaları intihar oranlarını arttırıyor ve şizofreni gibi hastalıklara neden oluyor. Buna bir de onur kırıcı muamele eklenince kaçınılmaz yansımaları olabiliyor. Aynı zamanda güneş görememe, sosyal iletişim geliştirememe gibi durumlar, farklı farklı yansımalarıyla sağlık problemi oluşturmakta ” diye belirtti.

YAPILMASI GEREKENLER

Politik tutsaklara yönelik ayrımcı uygulamaların yansımalarını “düşmanlaştırma” ve “öç alma” şeklinde olduğunu ifade eden Baran, bu yaklaşımın ortadan kaldırılması ve tutsakların sağlığa erişim hakkına saygı gösterilmesi gerektiği vurguladı. Baran, “Ağır hasta tutsakların öleceği son ana kadar içeride tutulması ısrarından vazgeçilmesi gerekiyor. Yine cezaevlerinde sosyal alanı genişletecek izolasyon veya tecrit politikalarından geri duracak bir yaklaşım gerekiyor. Kim olursa olsun sağlık hakkı tutsak edilemez. Bu anlamda tutsakların durumunu gündemleştirmeyi sürdüreceğiz” dedi. 

Kimi zaman cezaevlerindeki sağlık hizmetinin sunumuna dair öneri sunmak istediklerini ve bu noktada girişimlerde bulunduklarını aktaran Baran, bu girişimlerin çoğu zaman yanıtsız kaldığını kaydetti. Cezaevlerinde sağlık hizmetinin sunumu, önleyici sağlık hizmetleri ve sağlığa erişim noktasında iyileştirici noktaların oluşmasına katkı sunmak için mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Baran, “Suçtan bağımsız olarak kişilerin sağlık hakkına erişimini ve yaşam hakkını sağlamak gerekiyor. Bu anlamdaki yaklaşımımız ve mücadelemiz bundan sonra da devam edecek” ifadelerini kullandı. 

Kaynak: https://mezopotamyaajansi40.com/tum-haberler/content/view/255457