HABER MERKEZİ – Kadın katliamlarının protesto edildiği eylemlerde, “Şiddete, karanlığa, hukuksuzluğa geçit yok, kadınlar var. Eşitlik için, özgürlük için, adalet için her yerdeyiz” vurgusu yapıldı. 

Birçok kentte alanlara çıkan kadınlar, fail Semih Çelik tarafından katledilen İkbal Uzuner ve Ayşegül Halil anmak ve artan kadın katliamları ve kaybolmaları protesto etti. 

RIHA 

Urfa Kadın Platformu, düzenlediği açıklamaya çok sayıda kadın katıldı. “İstanbul Sözleşmesi yaşatır haklarımızdan ve yaşamlarımızdan vazgeçmiyoruz” pankartının açıldığı açıklamada, “Neden hep biz öldük”, “Heta jin azad nebe civak azad nabe”, “Katledilen kadınlar isyanımızdır”, “Ölmek istemiyoruz” ve “Üniformalı katiller hesap verene kadar mücadeledeyiz” yazılı dövizler taşındı. 

Platform adına açıklamayı yapan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şube üyesi Mizgin Kurtoğlu, "Devlet politikaları eril, cinsiyetçi dili ve cezasızlık açıkça kadına yönelik şiddeti teşvik ediyor. Katledilen her bir kadın için hesap sormaya ve kadın katliamlarının yaşanmadığı barışçıl bir dünya için mücadele etmeye devam edeceğiz" dedi. 

Açıklama, “Jin jiyan azadî” “Erkek vuruyor devlet koruyor” sloganlarıyla son buldu. Ardından oturma eylemi gerçekleştirildi. Eylem, zılgıt ve sloganlarla sona erdi.

WAN 

Wan Kadın Platformu, artan kadın katliamlarına ve 11 gündür kendisinden haber alınamayan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş için yürüyüş ve açıklama gerçekleştirdi. Yüzlerce kadın, “Kadın cinayetleri politiktir” pankartını taşıyarak Aydın Perihan AVM’den Sanat Sokağı’na kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Kadınlar sık sık “Jin jiyan azadî”, "Erkek vuruyor, devlet koruyor", "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz" ve “Kadın cinayetleri politiktir” sloganları attı. Yürüyüş ardından yapılan basın açıklamasını platform adına Eğitim-Sen Şube Eşbaşkanı Funda Demir Bozkurt yaptı. 

 ’KABAİŞ’TEN HALA HABER YOK’

Kadın katliamlarının devam ettirildiğini dile getiren Demir, “Mezitli’de Sonay Öztürk Aslan, Uğur Araç tarafından; Diyarbakır’da ise Bedriye Işık, Muhammed Recai Işık tarafından katledildi. Narin’in ölümünün araştırılması AKP-MHP oylarıyla reddedildi! Canice katledilen Narin’in ölümü neden aydınlatılmak istenmedi? On gündür kayıp olan Rojin Kabaiş’ten hala haber alınamadı. Gelişmiş onca teknik olanak söz konusuyken Rojin’den nasıl olur da bir haber alınamadı?. Sadece intihar etmiş olma ihtimali üzerinde durulması ve buna dair çalışma yürütülmesi, etkin bir arama çalışmasının ve soruşturmanın yürütülmemesi, kamuoyunun şeffaf bir şekilde bilgilendirilmemesi her geçen saat Rojin’le ilgili endişelerimizi artırıyor.”

'AKP-MHP İKTİDARINA KARŞ YİNE SOKAKTAYIZ'

Bu olayların hiçbirinin münferit olmadığını belirten Demir, kadına ve çocuklara karşı örgütlü nefretin ve şiddet politikalarının birer tezahürü olduğunu vurguladı. Demir, “Ayşegül, İkbal, Sonay, Bedriye, Narin, Sıla ve katledilen tüm kadınlar ile çocuklar; cezasızlıkla faillere ödül veren erkek yargı tarafından, kutsal aile yalanlarıyla kadını her alandan alıkoymak isteyenler, kadın düşmanı politikaları bir bayrak gibi taşıyan erkek devlet, sırtı sıvazlanan eril tahakküm ve çocuklar öldürülürken araştırılmasına engel olanlar tarafından katledildi. Bir kez daha, katilleri, tecavüzcüleri, tacizcileri koruyan, aklayan ve cezasızlık politikalarıyla ödüllendiren AKP-MHP iktidarına karşı yine sokaktayız ve hesap soruyoruz” diye konuştu.

'6284 YASASI UYGULANSIN'

Sorumluları ve katilleri tanıdıklarını ifade eden Demir, katledilen kadınların adını dillerinden düşürmeden öfke ve isyanla mücadele edeceklerini vurguladı. Ülkenin cinayet mahalline dönüştüğünün altını çizen Demir, sözlerini şu şekilde tamamladı: “İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi, 6284 sayılı yasanın etkin bir şekilde uygulanması ve kadın cinayetlerinin son bulması için mücadelemizi büyüterek sürdüreceğiz. Şiddete, karanlığa, hukuksuzluğa geçit yok, kadınlar var. Eşitlik için, özgürlük için, adalet için her yerdeyiz.” 

Açıklama, "Jin jiyan azadî" sloganı ve zılgıtlarla son buldu. 

DENİZLİ 

Kadınlar Birlikte Güçlü Denizli, kent merkezindeki Candoğan Parkı'nda basın açıklaması düzenledi. "Öfkeliyiz, isyandayız. Kadın cinayetleri politiktir" pankartı asılan açıklamada, "Katillerden hesabı kadınlar soracak", "İstanbul Sözleşmesi bizimdir" ve "Parmak uçlarında yürümeyi kes, bırak utansın" dövizleri taşındı. Açıklamada "Karanlıktan korkarsan bu kenti ateşe veririz", "Yaşasın kadın dayanışması", "Jin jiyan azadî" ve "Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz" sloganları atıldı. 

‘1 HAFTADA 10 KADIN KATLEDİLDİ’

Kadınlar adına konuşan Ebru Koç, son 1 haftada 10 kadının katledildiğini söyledi. Katilleri, tecavüzcüleri, tacizcileri koruyan, aklayan ve cezasızlık politikalarıyla ödüllendiren AKP-MHP iktidarına karşı yine sokakta olduklarını belirten Koç, "Bir kişi daha eksilmek istemediğimiz için, hayatlarımızdan endişe duymadan özgürce yaşamak istediğimiz için hep bu sokaklarda olduk. Bu ülkede, katledilen Narin Güran için verilen araştırma önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Bu ülkede erkek devlet şiddeti kadınlara, çocuklara, LGBTI+lara, kendinden olmayanlara nefes aldırmıyor. Bu ülkede erkek devlet eliyle, iktidar eliyle hırsızlar, uyuşturucu baronları, çeteler, mafyalar hüküm sürüyor" dedi.

'KATLİAMCI İKTİDARI YIKACAĞIZ'

Kadınların yaşamlarını kıskaca alarak, yok ederek kurulan “katliamcı iktidarı” yıkılana dek vazgeçmeyeceklerini dile getiren Koç, "Oysa bu ülkede yurttaşlar en temel eleştiri hakkını kullanan bir paylaşım yapmış olsaydı, sabah kapısına dayanılırdı: Halkı kin ve öfkeye sevk etmekten. Artık açık açık soralım: Bir annenin önüne çocuğunun cesedinin parçalarını atmak kimsede infial, öfke yaratmıyor mu, kanınız donmuyor mu? Kadın cinayetlerini önleyecek tedbirler almayan, adil yargılamayan, cezasızlık politikalarıyla cinayetlere yol veren iktidar güdümlü yargı ve her seferinde suçu mağdura yıkan siyasal iktidar sahipleri ve iktidarın taliplileri siz nasıl uyuyorsunuz? Kadınları hedefe koyan ataerkil kapitalist sisteminiz, kadınlara dar etmeye çalıştığı sokakları, vahşetle mi teslim almaya çalışıyor" diye belirtti. 

AMED

Dicle Amed Kadın Platformu ve Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı bileşenleri, Şêx Sêîd Meydanı’ndan Sûr’da uzman çavuş Muhammed Recai Işık’ın evli olduğu Bedriye Işık’ı katlettiği yere kadar yürüyüş gerçekleştirdi. “Kadın cinayetleri politiktir” şiarıyla gerçekleştirilen yürüyüşe, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri, ilçe belediye eşbaşkanları, Tevgera Jinên Azad (Özgür Kadın Hareketi-TJA), demokratik kitle örgütü temsilcileri ile çok sayıda kadın katıldı. “Kadın cinayetleri politiktir” ,”Erkek vuruyor yargı koruyor” ve “Kadın katliamlarına geçit vermeyeceğiz” pankartlarının açıldığı yürüyüşte sık sık, “Jin jiyan azadî”, “Koruma, aklama, katilleri yargıla”, “Kadınlara değil, katillere barikat”, “Katil erkek, işbirlikçi AKP” ve “Katil devlet hesap verecek” sloganları atıldı.  

‘POLİTİKALARI ERKEKLERİ KIŞKIRTIYOR’

Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, 27 Eylül’den bu yana kayıp olan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü öğrencisi Rojin Kabaiş’e dikkati çekti. Kadın cinayetlerinin önü alınamaz bir noktaya geldiğine vurgu yapan İşbilen, “Biz kadınlar ‘Kadın cinayetlerini durduracağız’ diyoruz. Ve bu konuda kendimize olan güvenimiz tamdır. Kadın cinayetlerinin neden işlendiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. İktidarın kadın karşıtı politikaları bugün erkekleri karşı kadınlara müthiş bir şekilde kışkırtmaktadır. Kadının konuşması, yürümesi, yaşamına olan müdahale tümden erkek zihniyetinin kendini iktidarlaşmasının bir sonucudur. Kadın katliamlarının temel sebebi kadının erkek şiddetine, köleliğine olan direnişidir” şeklinde konuştu. 

‘CİNS KIRIMIDIR’

Son zamanlarda artan şiddetin devlet politikaları ile doğru orantılı olduğunu söyleyen DEM Parti Milletvekili Ceylan Akça da 21 Ağustos’ta Rezan (Bağlar) İlçesi’ne bağlı Çûlî kırsal mahallesinde kaybolan ve 19 gün sonra cansız bedeni Eğirtutmaz Deresi’nde bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ı hatırlattı. Son dönemlerde yaşanan kadın katliamlarına işaret eden Akça, konuşmasına şöyle devam etti: “Eğer dikkate alınırsa bu tam bir savaş bilançosudur, cins kırımdır. Eğer bir savaş olduğu kabul edilseydi ateşkes çağrıları yapılırdı. Adı konmuyor. Bu erkek düzenini kabul etmiyoruz. Faillerin hepsinin şiddet geçmişi vardı ve devlet biliyordu ama kadınları bile isteye korumadı. Gücümüz örgütlenmemizdedir.  Rojin, Miraç, Gülistan nerede? Hesap soruyoruz, sormaya devam edeceğiz.” 

Akça’nın ardından söz alan Rojin Kabaiş’in halası, “Rojin 11 gündür bulunamıyor. Kadınlar korku içinde, dışarı çıkamıyor. Kadınların üzerindeki kirli eller kalksın, erkek zihniyeti kadınları katlediyor” diyerek, tepkisini dile getirdi. 

Öz savunma, örgütlülük ve mücadele ile 25 Kasım’a Öz savunma, örgütlülük ve mücadele ile 25 Kasım’a

‘BİR KADIN DAHA EKSİLMEK İSTEMİYORUZ’

Son olarak söz alan Amed Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyesi Avukat Cansel Atalay, bir kişi daha eksilmemek için yetkilileri göreve çağırdı. Mücadeleyi büyütmek için alanlarda olduklarını söyleyen Atalay, “Kadın cinayetleri koruyucu ve önleyici önlemlerle durdurulabilir. İstanbul Sözleşmesi geri getirilerek, cezasızlık politikalarından vazgeçilerek bu cinayetler durdurulabilir. Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz. Bizler kendi sorumluluklarımızın farkındayız. Mücadelemizi sürdürüyoruz” şeklinde konuştu. 

Açıklama slogan ve oturma eyleminin ardından son buldu.

DÊRSIM

Dersim Kadın Platformu da kadın cinayetlerine karşı Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Onlarca kadının katıldığı eylemde, "Münferit değil, sistematik! Kadın cinayetleri politiktir" yazılı pankart, "Kadınların isyanı dünyayı sarsacak" ve " Jin jiyan azadî" yazılı dövizler taşındı. Kadınlar Sanat Sokağı'ndan Seyid Rıza Meydanı'na kadar sloganlarla yürüdü. 

Seyid Rıza Meydanı'nda Dêrsim Kadın Platformu adına açıklama yapan Arzu Yıldız, katilleri, tecavüzcüleri, tacizcileri koruyan, aklayan ve cezasızlık politikalarıyla ödüllendiren AKP-MHP iktidarına karşı sokakta olduklarını belirtti. Haklarını geri almak için her gün her an direnmeye ve mücadele etmeye devam edeceklerini belirten Yıldız, "4 Ekim tarihinde bu ülkenin karşılaştığı en korkunç günlerden biri daha yaşandı. İki kadın göz göre göre vahşice katledildi. Aynı gün bir kadın iki saldırgan tarafından sokak ortasında tecavüz saldırısına uğradı. Bu ülkede, katledilen Narin Güran için verilen araştırma önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Dört bir köşesi kameralarla izlenen bu kentte Gülistan Doku 5 yıldır bulunamadı. Yine 11 gündür devletin tüm güçlerinin her sokağında olduğu bir kentte Rojin Kabaiş bulunamıyor" dedi. 

Yıldız, son olarak şunları söyledi: "Mücadelemiz özgürce yaşadığımız, sokaklarda güvenle yürüyebildiğimiz, evlerden, iş yerlerinden, kampüslerden tacizcileri, katilleri yok edeceğimiz, erkek devletinizi alaşağı edeceğimiz güne kadar sürecek." 

İZMİR

Güzeltepeli Kadınlar, bu sabah Çiğli ilçesine bağlı Güzeltepe mahallesinde boşandığı erkek Serkan Yıldız tarafından ateşli silahla katledilmeye çalışılan Özge Polat için mahallede yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Olayın gerçekleştiği yerde bir araya gelen kadınlar, “Erkek şiddetine artık yeter! Kız kardeşimiz Özge’yi öldürmeye çalışan Serkan Yıldız tutuklansın” yazılı pankart açarken sık sık “Jin jiyan azadî”, “Bağır herkes duysun erkek şiddeti son bulsun”, “Erkek adalet değil gerçek adalet” ve “Erkek devlet yıkacağız elbet” sloganları attı. Yürüyüşten sonra basın açıklamasını kitle adına Doğa Gündüz yaptı. 

Özge Polat’ın daha önce defalarca şikayetçi olmasına ve uzaklaştırma kararı aldırmış olmasına rağmen bu olayın gerçekleştiğini ifade eden Gündüz, “Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da iki kadının katledildiği haberini gördük. Onun öncesinde Narin Güran’ın aile, devlet, tarikat üçgeninde katledildiği haberini gördük. Öncesinde yüzlerce kız kardeşimiz defalarca şikayetçi olmasına rağmen eski eşleri, sevgilileri tarafından yaralandığı ya da öldürüldüğü haberlerini görüyoruz her gün. Ülkede erkek egemenliğini bir kısır döngü haline getirmiş durumdalar ve bir erkek egemenliği hayatımızın her alanında sirayet ediyor” dedi.

'MÜCADELE ETMEK ZORUNDAYIZ'

İktidar ve ortakları tarafından 6284 sayılı yasanın hedefe konmasının, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının kadına ve çocuğa yönelik şiddeti beslediğini vurgulayan Gündüz, tüm okulların, iş yerlerinin, sokaklarının kadınlar için güvenli hale gelmesi için mücadele etmek zorunda olduklarını dile getirdi. Şiddetin her türlüsüne karşı etkin önleme ve koruma mekanizmalarının işletilmesi gerektiğini kaydeden Gündüz, "Tüm emekçileri, öğrenci kulüplerini, kadın derneklerini, sendikaları okulları,  işyerlerini, sokakları suç mahalli olmaktan çıkarmak ve güvenle, eşitlik içinde yaşadığımız alanlara dönüştürmek için ses çıkarmaya, gerçekleşecek eylemlere katılmaya çağırıyoruz. Olduğumuz her alanda eşitlik ve adalet için örgütlenelim, bu karanlığı birliğimizle, mücadelemizle yıkalım!” diye konuştu.

Kaynak: https://mezopotamyaajansi40.com/tum-haberler/content/view/255016