RIHA - Kapitalizmin insanları yalnızlaştırdığına dikkati çeken psikolog Salih Tekinalp, son dönemlerde artan psikolojik sorunların çözümü için toplumsallığa dönüşe işaret etti. 

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Dünya Sağlık Örgütü'nün yayınladığı verilere göre, dünyada her 40 saniyede bir kişi intihara sürüklenirken, her yıl yaklaşık 800 bin kişi yaşamına son veriyor. Türkiye de en fazla intihar vakalarının yaşandığı ülkeler arasında. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 19 yılda intihar vakalarında yüzde 54 artış yaşandı. 

Psikolog Salih Tekinalp, kapitalist sistemin ortaya çıkardığı sorunların insan üzerindeki etkilerine değinerek, bununla baş etme yönteminin ise toplumsallığa dönmek olduğunu belirtti. 

Kapitalist sistemin yarattığı sosyo-ekomik sorunlardan kaynaklı psikolojik vakalarda artış yaşandığını aktaran Salih Tekinalp, neoliberal politikaların insanlarda duygusal ve düşünsel anlamda ciddi açmazlara neden olduğunu söyledi. Artan psikolojik hastalık vakalarının temelinde “yetersiz hissetme” hali olduğuna değinen Tekinalp, bunun da kapitalist sistemden doğduğunu ifade etti. Tekinalp, “Çalıştığı halde çocuklarına bakamayan anne ve babalar da yetersizlik hissi oluşuyor. Bu durum çocuklara da yansıyor. Kapitalist sistem çekirdek aileyi temelden sarsıyor. Bu sorunlardan kaynaklı bizlere müracaatlar da giderek artıyor” dedi. 

'SORUNUN KAYNAĞI SİSTEMİN KENDİSİ' 

Yoğun bakımdaki hasta tutsak Gemicioğlu için ortak çağrı Yoğun bakımdaki hasta tutsak Gemicioğlu için ortak çağrı

Halkın yaşadığı sorunlara psikolog ya da psikiyatrilerin tek başına çözüm olmadığını vurgulayan Tekinalp, “Çünkü sorunun kaynağı da çözümü de belli. Bu çözüm yolunu bizler sunamıyoruz. Bunu sunacak olan sistemin kendisidir. Sistemsel bir sorun olduğundan kaynaklı, tek başına bizlerin çözebileceği bir sorun olmaktan çıkıyor. Bireylerin yaşadığı psikolojik sorunlar sadece sonuçtur. Kapitalist sistemin kaçınılmaz bir sonucudur” diye belirtti. 

Tekinalp, şöyle devam etti: “Sanayileşen bir dünyada insanlar makinelerle birlikte makineleşmeye, yalnızlaşmaya başladılar. Bu da psikoloji bilimini daha çok ön plana çıkardı. Yani yalnızlaşan ve kendini eksik hisseden insanlar çözüm aramaya başladı. Kısacası kapitalizm, sorun üretip bu sorunlar üzerinden nemalanan bir sistem. Bu sorunları yaşamaya başlayan insanlar sağlığa da ulaşamıyor. Devlet hastanelerinden randevu alamayan insanlar özele yöneliyor. İnsanlar hem maddi ve manevi sömürülüyor. Kapitalizm bu şekilde yarattığı sorunların çözümünü üretmeyerek, bu sorunlar üzerinden nemalanıyor. Sağlık sistemindeki aksamalar bunun tipik bir göstergesi.” 

KENT YAŞAMI VE BİREYCİLİK 

Psikolojik hastalıkların kapitalist modernitenin toplumsallığı yok etmesiyle ortaya çıktığını ifade eden Tekinalp, “Sadece 50 yıl geriye gidersek, toplum üyeleri bir birine muhtaçtı, dayanışma vardı. Birlikte var etmek zorundaydılar. Ancak bugüne geldiğimizde neoliberal sistem toplumsal dayanışmanın önüne geçmek için kent yaşamını daha popüler ve ideal gösterdi. Birçok insan kentlere göç etmek zorunda kaldı. Toplumsallık bu şekilde giderek bitirildi ve kişiler bireysel, bencil, egoist bir hal aldı. Kapitalist sistemin yarattığı sosyo-ekonomik farklılıklar nedeniyle sınıf farkları oluştu. Bir kişinin bir öğün yemeğe verdiği parayla başka bir kişi ev geçindiriyor. Bu iki kişi aynı tabloda olmak istemiyor. Dolayısıyla toplumsallık çözülmeye başlıyor. Bu durum bireyde, yalnızlık ve yetersizlik geliştiriyor. Yetersizlik hissi bireyi topluma karşı bir duruma getiriyor. Toplumsal yapının çözülmeye başlanmasıyla birlikte insan yalnızlaşıyor” değerlendirmesinde bulundu. 

'SORUNLAR TOPLUMSALLAŞARAK ÇÖZÜLÜR' 

İnsanların depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkları aşamama nedenlerine değinen Tekinalp, “Klinik gözlemlerde çok sık rastladığımız bir durum da, bireyler depresyonunu yenemiyor. Çünkü bireysel olarak aşmaya çalışıyor. En büyük avantajımız olan sosyalleşme/sosyal varlık avantajını kullanmıyor. Eğer gerçekten toplumsal yönümüzü ortaya çıkarırsak, sorunları daha kolay çözebiliriz” ifadelerini kullandı. 

'SANAL GERÇEKLİK KAPİTALİZM İÇİN BİR NİMET' 

Sanal medyanın insanların hayatına girmesinin de psikolojik hastalık vakalarının artmasında etkili olduğuna dikkat çeken Tekinalp, “İnsanlar gerçek hayatta yapamadıklarını sanal medyada yapıyor. Olmak istediğimiz, ancak olamadığımız her şey orada. Kendini bir şekilde orada var edebilme tatmini kişileri buna yönlendiriyor. Sanal gerçeklik kapitalizm için bir nimet. Çünkü insanların sanal medyada kendilerini var etmesi, gerçek hayattan kopuş demektir. Eğer birey gerçek yaşamdan koparsa, yaşadığı olumsuzluğa neden olan sistemi sorgulamaz. Kapitalizm ömrünü uzatmak için bunu sürekli değişik şekillerde önümüze sunmasının nedeni de budur” şeklinde konuştu. 

TOPLUMSAL ŞİDDET VE SONUÇLARI 

Toplumsal şiddet olaylarındaki artışa da dikkat çeken Tekinalp, şöyle konuştu: “Toplumsal şiddet giderek artıyor. İlkokul çağından başlayarak artan bir şiddet durumu var. Birbirine tahammülsüzlük giderek artıyor. Bunu sadece kişilerle açıklayamayız, bu sistemsel bir durumdur. İzlediğimiz diziler ve programlar insanları şiddetin çözüm olduğuna ikna ediyor. İnsanlar yetersizlik duygusu hissettiğinde bununla başa çıkmak için şiddete başvuruyor. Oysa yapıcı ve çözümleyici düşünen birey şiddete başvurmaz. Şiddeti bireye indirgeyemeyiz. Son noktada uygulayan birey olabilir ama o bireyin yaptığı sadece bir sonuçtur bu duruma neden olan sistemdir.” 

'ÇIKIŞ YOLU DAYANIŞMA İÇİNDE OLMAK'

Kapitalist modernitenin yaratığı sorunlardan çıkış yolunun toplumsallık olduğunu söyleyen Tekinalp, “Düştüğümüz yerden ancak bu şekilde kalkabiliriz. Çıkış yollu bireysel ve çıkarcı değil, toplumsal ve dayanışmacı olmakla mümkün. Kapitalist modernitenin dayattığı sorunların üstesinden gelebilmenin ön koşullu bireysel değil toplumsal hareket edebilmektir. Dayanışmayı lütuf gibi sunmak değil de, toplumsal olmanın bir gereği olarak görüp, bu sorunu üstlenmekten geçiyor. Bunların olabilmesi için toplumsal refleksi güçlendirmemiz gerekiyor. Ne zaman ‘ben’ değil de ‘biz’ refleksiyle hareket edebilirsek, işte o zaman kapitalizmin bize dayattığı bireyci ve bencil çıkarcı modeli yok etmiş oluruz. Toplumsal sorunları kendi sorunlarımız olarak görüp buna refleks gösterirsek o zaman bu sisteme en güzel cevabı vermiş oluruz” şeklinde konuştu. 

MA / Mahmut Altıntaş

Kaynak: https://mezopotamyaajansi.net/tum-haberler/content/view/226317