URFA - Halfeti’de şafak sökmeden kapkara yapraklar açarak görsel şölen oluşturan karagüller, görenleri büyülüyor.
"Sakin şehir" ve Saklı cennet" unvanlarına sahip Urfa'nın Halfeti ilçesi, karagülleriyle görenleri kendisine hayran kılıyor. Topraktan aldığı renk ve kokusuyla sadece Halfeti’de yetişen karagüller, yılın ilk güllerini vermeye başladı.
Birecik Barajı'nın ardından suya gömülen cami, Rum Kalesi, taş evlerden kaynaklı "Batık" kent sıfatı da alan ilçenin karagülleri, şafak sökmeden kapkara güllerini açıyor. Açılan güller, güneş gördükçe kadife, mor ve kırmızı renklerini alıyor. Bu sebeple hasadı şafak sökmeden yapılıyor.
YILDA 2 DEFA AÇIYOR
Halfeti’nin “mikro klima” adı verilen iklim şartlarında yetişebilen karagül, siyah rengini sadece bu coğrafyada koruyor. Görenleri büyüleyen karagülün temel özelliği Halfeti dışına çıkarıldığında rengini kaybediyor.
Eskiden doğal ortamlarında yetişen Karagüller, bugün ilçede bulunan birkaç serada ve özel mülk bahçelerinde boy veriyor. Nisan-Mayıs ve Ekim-Kasım aylarında olmak üzere yılda iki defa açan karagül, her mevsim gezginlerin görmek istediği bir görsel güzellik. Karagül, aynı zamanda birçok endüstriyel alanda da kullanılan bir bitki.
Yetiştiricileri seyir sefasını sürdükten sonra, gülü dalından kopararak kurumaya bırakıyor. Ardından ise yapraklarını ayıklayarak, parfüm, kolonya, karagül hapsesi, sucuk, şerbet, reçel, lokum, çikolata ve çay gibi ürünlere dönüştürüyor.
NARİN BİR BİTKİ
Halfeti'nin Ank mahallesinde yaşayan ve kendi bahçesinde karagül yetiştiren Hamdiye Göktaş, karagülün Halfeti’den çıktıktan sonra renginin solduğunu ifade etti. Karagül’ün kolonya yağ gibi birçok ürüne dönüştürüldüğünü, ancak bakımının da bir o kadar zahmetli olduğunu ifade eden Göktaş, “Çok narin bir bitki. Bir insana baktığınız gibi bakmanız ve ilgi göstermeniz gerekiyor” dedi. Halfeti’de geçmişten bu yana karagülün doğal ortamda yetiştiğini, şimdilerde ise ancak sera ve bahçelerde yetiştiricilerinin elinde hayat bulduğunu ifade eden Göktaş, “Nisan ve Mayıs aylarında çıkmaya başlıyorlar. Sonra budama zamanı başlıyor. Sulaması, budaması gibi birçok sorumluluğu var. Bakım için zamanın geçmemesi gerekiyor. Bitkilere bakmayı seviyorsanız yetiştirmesi zor değil, sevmeniz önemli” diyerek gülün yetişme serüvenini anlattı.
FARKLI KOKUSU VAR
Karagül Teşhir Serası'nda 15 yıldır karagül yetiştiren Hüseyin Akşen, güllerin renginin sadece ilkbahar ve sonbahar aylarında karardığını belirtti. Güllerin renginin kararmasının hava koşullarıyla bağlantılı olduğunu belirten Akşen, “Karagül’ün fidesini başka yere götürüyorlar ama rengi karaya dönmüyor, kadife açıyor. Sadece burada kara oluyor. Bu gül hem sıcağı hem de soğuğu sever. Sabah erken saatlerde toplanması gerek, sabah toplanmazsa rengi değişir” diye konuştu.
Nisan-Mayıs ve Ekim-Kasım aylarında tesiste günde yaklaşık 20 kilo yaprak hasat ettiğini anlatan Akşen, “Yılda iki sezonda yaklaşık 2 ton yaprak hasat ederim. Yarısını kuruturum, onlar reçel, lokum ve kolonya yapılır. Diğer yarısı da olduğu gibi satılır. Satın alan kişiler özel koku yapıyorlar. Yurt dışından gelen bir parfüm üreticisi var şu an o alıyor. Benim duyduğum kadarıyla sadece bir şişe parfümü 100 Sterline satılıyor. Çok farklı ve özel bir kokusu var. Bu yıl dondurmasını da yapmaya başladılar” dedi.
Birecik Baraj göletinin güle etkisini sorduğumuz Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doçent Doktor Ali Rıza Öztürkmen, ortaya çıkan gölet alanının kamusallaştırmadan kaynaklı fiziki olarak gülün yaşam alanını daralttığını, ancak yaşanan iklimsel değişimin güle etkisine dair ellerinde somut bir bilgi olmadığını söyledi.
MA / Ceylan Şahinli