BALIKESİR ÖTEKİLERİN GÜNDEMİ- Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Altınoluk’ta, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Balıkesir Kadın Meclisi tarafından "Özgür ve Eşit Yaşam İçin Örgütleniyoruz!" sloganıyla düzenlenen söyleşide, tanınmış aktivist, siyasetçi ve Ötekilerin Gündemi köşe yazarı Mukaddes Erdoğdu Çelik konuşmacı olarak yer aldı. Kadın mücadelesi ve yoksulluğun kadınlar üzerindeki etkilerini odağına alan bu etkinlik, 15 Eylül 2024 tarihinde Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

57E15636 1B74 43Ef B447 47Cecc8Edf61

Söyleşiye ilgi büyüktü. DEM Parti Balıkesir Kadın Meclisi, Altınoluk Kadın Platformu, DEM Parti Balıkesir İl Eş Başkanı Songül Tuncdemir, Emek Partisi (EMEP) Balıkesir İl Başkanı Fikriye Yadırgı, DİSK Emekli-Sen Başkanı Nilgün Tuncer ve Edremit İlçe Eş Başkanı Songül Demir’in yanı sıra çok sayıda kadın aktivist ve yerel halktan katılımcılar da panelde yer aldı.

Söyleşinin moderatörlüğünü DEM Parti Balıkesir Kadın Meclisi’nden Aysel Güzel üstlenirken, "Yoksulluğun Kadın Yüzü" başlıklı konuşmasında Mukaddes Erdoğdu Çelik, kadınların karşılaştığı zorlukları ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı verdikleri mücadeleyi anlattı. Asi Kadınlar Bahçesi ve Gasp Edilen Emek adlı kitaplarından örnekler vererek kadınların emeklerinin nasıl gasp edildiğini ve buna karşı nasıl direndiklerini gözler önüne serdi.

Çelik ayrıca, "Diyarbakır Sur’da Derin Yoksulluğun Görünmeyen Yüzü Kadınlar" kitabının önsözünü yazdığı Birsen Güneş’in titiz saha çalışmasına da değindi. Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki kadınların derin yoksullukla mücadelesini aktaran bu önemli araştırmanın Türkiye’deki kadın yoksulluğunu görünür kılma çabasının bir parçası olduğunu belirtti. Söyleşiye telefonla bağlanan Birsen Güneş ise kitabın ana temalarını ve yazım sürecini katılımcılarla paylaştı.

307F8B3C Bd8F 4F72 A81A 30Cde22F3281

Kadın Hakları Mücadelesinin Tarihi ve Günümüz Sorunları Üzerine Etkinlik

Mukaddes Erdoğdu Çelik, konuşmasında kadın hakları mücadelesinin tarihine de değinerek, Fransız Devrimi'nden itibaren kadınların toplumsal haklar ve özgürlükler konusunda verdikleri mücadeleyi anlattı. Ayrıca İran'da, Jîna Emînî'nin 13 Eylül 2022'de gözaltına alınması ve 16 Eylül'de hayatını kaybetmesiyle başlayan direnişin dünya çapında nasıl bir etki yarattığını vurguladı. Bu olayın, kadın özgürlükleri mücadelesinin şekillenmesinde kritik bir öneme sahip olduğunu belirten Çelik, bu tür mücadelelerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı verilen savaşın bir parçası olduğunu ifade etti.

Çelik, Altınoluk'ta düzenlenen panelde, kadınların evdeki emeğinin karşılıksız olduğunu vurguladı. Kadınların kapitalist sistemde köleleştirilmiş konumlarının, işçilerin emeğine benzer şekilde değerlendirildiğini belirtti. Kadınların evdeki emeklerinin erkek egemenliğinin ekonomik temeline hizmet ettiğini ve bu emeğin karşılıksız olduğunu ifade eden Çelik, kadınların toplumsal düzeydeki rolünün önemine dikkat çekti.

Kadınların evdeki çalışmalarının maddi bir karşılığı olmadığını ve bu durumun kadınların yoksulluk içinde kalmalarına neden olduğunu söyledi. Aile ve toplumun yeniden üretiminde kadınların kritik bir rol oynadığını, çocukların eğitimi ve iş gücü sağlama gibi alanlarda önemli katkılarda bulunduklarını belirtti.

Çelik, yoksulluğun temel nedeninin kadınların karşılıksız emeği olduğunu vurguladı. Yoksulluğun somut koşullara göre değişebileceğini ancak kadınların bu yoksulluğa karşı verdikleri mücadelenin sürekli olduğunu söyledi. Kadınların ev içindeki emeğinin ekonomik anlamda sermayeye hizmet ettiğini ve bu durumun günlük yaşamda da gözlemlendiğini belirtti. Bu büyük mücadelenin sürekli bir büyüme ve yayılma eğiliminde olduğunu söyleyerek, kadınların sosyal adalet için verdikleri mücadelenin önemine dikkat çekti.

Etkinliğin moderatörü Aysel Güzel, söyleşinin kadın yoksulluğu ve genel yoksulluk konularını ele alacağını duyurdu. Güzel, yazar ve aktivist Mukaddes Erdoğdu Çelik’in, "Diyarbakır Sur’da Derin Yoksulluğun Görünmeyen Yüzü: Kadınlar" kitabını tanıtacağını belirtti. Kitabın, Diyarbakır'da yaşayan Birsen Güneş'in yaptığı araştırmalara dayandığını ve bu araştırmaların Mukaddes Erdoğdu Çelik tarafından detaylı bir şekilde ele alınacağını ifade etti. Söyleşinin başlangıcında Birsen Güneş'in Diyarbakır’dan telefonla katılarak söz alacağını, ardından Çelik’in konuşmasına devam edeceğini açıkladı.

Birsen Güneş, Diyarbakır Sur’daki Derin Yoksulluğun Görünmeyen Yüzünü Anlattı

Söyleşiye telefonla bağlanan Birsen Güneş, “Diyarbakır Sur’da Derin Yoksulluğun Görünmeyen Yüzü: Kadınlar” adlı kitabının ana temalarını ve yazım sürecini katılımcılarla paylaştı. Güneş, konuşmasına, kendisini bu anlamlı söyleşiye davet eden herkese teşekkür ederek başladı. Güneş, Mukaddes Erdoğdu Çelik ve diğer kadın aktivistlerin mücadelesinin önemine vurgu yaptı ve onların emekleri sayesinde kadınların yaşadığı zorlukları bu platformda konuşma fırsatı bulduklarını belirtti.

Güneş, Narin, toplumsal şiddet ve suçların acı bir örneği olduğunu ifade etti. Bu olayın, medyada yayılan cinsiyetçi söylemlerle ve çocuk gelinleri meşrulaştırma çabalarıyla bağlantılı olduğunu söyledi ve Narin’in kaybının ardından bu vahşetin hesabının sorulması için davanın sıkı takipçisi olacaklarını duyurdu.

Kitabında, Diyarbakır Sur’da yaşayan kadınlarla yapılan derinlemesine görüşmelere yer verdiğini belirten Güneş, yoksulluğun yalnızca dışsal göstergeleriyle değil, derin ve karmaşık boyutlarıyla ele alındığını vurguladı. Sur’daki yoksulluğun, göçler ve çatışmalı süreçlerle nasıl derinleştiğini ve sosyal destek merkezlerinin kapanmasının kadınların hayatını nasıl zorlaştırdığını anlattı.

Güneş, 2016-2019 yılları arasında belediyelerimize atanan kayyımlar tarafından Sur’daki sosyal destek merkezlerinin kapatıldığını, ardından kadınların sağlık, hukuki ve eğitim imkanlarına erişiminin zorlaştığını belirtti. Ayrıca, yoksulluğun kadınlar üzerindeki etkisinin erkeklere göre daha fazla olduğunu ve kadınların ev geçimini sağlamak ve çocuklarını büyütmek zorunda bırakıldığını ifade etti.

Yoksulluğun dil, kültür ve cinsiyet gibi boyutlarını ele alan Güneş, Amed Sur’da gerçekleştirdiği gözlemler ve röportajların, anadil sorununun ve kültürel farklılıkların yoksulluğu nasıl derinleştirdiğini gözler önüne serdiğini belirtti. Birçok kişinin Türkçe'yi ikinci dil olarak konuşmasının, kamu hizmetlerine erişimde önemli bir engel teşkil ettiğini ve dil engelinin, bireylerin yeterli bilgiye erişimini zorlaştırdığını vurguladı. Bu durumun uzun vadede işsizlik ve yoksulluğun nesiller boyu devam etmesine neden olduğunu ifade etti.

Güneş, yoksulluğun kadınlar üzerinde kendini daha belirgin şekilde göstermesinin toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı. Dünya genelinde devletlerin başında bulunan liderlerin büyük bir çoğunluğunun erkeklerden oluştuğunu ve trilyon dolarlık fonların da erkekler tarafından yönetildiğini belirtti. Şirketlerin zenginliğinin kadın emeği üzerinden inşa edildiğini, moda tedarik zincirinde fabrika katındaki işçilerin büyük çoğunluğunun kadınlardan oluştuğunu aktardı. Yoksulluğun cinsiyeti olduğu ve yoksulluğun en çok kadınlar üzerinden kendini gösterdiği açıkça ortaya kondu.

Ulusal ve uluslararası istatistikler, yoksulluktan en fazla etkilenenlerin kadınlar olduğunu net bir şekilde gösteriyor. AB’nin yaptığı araştırmalara göre, temel matematik ve okuma-yazma becerilerinden yoksun gençlerin ve yetişkinlerin yaklaşık %63'ü kadındır. Kadınların gelir eşitsizliği, eğitim fırsatlarına erişim eksikliği, sağlık hizmetlerinden yararlanamama ve iş gücüne katılım oranlarının düşüklüğü gibi nedenlerle yoksulluğun en ağır yükünü taşıdığı belirtiliyor.

Güneş, yoksulluğun kadınları sadece ekonomik anlamda etkilemekle kalmayıp, fiziksel ve psikolojik sağlıklarını da tehdit ettiğini ifade etti. Yoksul kadınların beslenme yetersizliği, hijyen eksikliği ve yetersiz sağlık hizmetleri nedeniyle daha fazla hastalık riski altında bulunduğunu vurguladı. Ayrıca, yoksulluğun getirdiği stres ve çaresizlik hissinin kadınların ruhsal sağlıklarını olumsuz yönde etkilediğini söyledi.

Güneş, kadın emeğinin küçümsendiğini ve erkek hegemonyasının kadınların bilimini ve sesini yok saydığını belirtti. Bölgesel kültürel farklılıkların ve geleneklerin kadınların sosyal ve ekonomik fırsatlara erişimlerini kısıtladığını, özellikle kırsal bölgelerde geleneksel rollerin kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarını zorlaştırdığını aktardı.

Yoksulluğun dünya genelinde derin bir sorun olduğunu ve her kıtada, her kültürde kadınları etkilediğini belirten Güneş, yoksulluğun ekonomik bir sorun olmanın ötesinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve sosyal adaletsizliklerin bir yansıması olduğunu vurguladı. Kadınların dayanışma ve mücadele ile bu sorunları aşacaklarına inandığını belirtti ve gelecekte daha adil, eşit ve özgür bir dünya yaratma hedefini vurguladı.

Güneş, “Bu karanlık dünyayı dayanışmamız ve mücadelemizle aydınlatacağız. Kadınların sesi, umudu ve direnci hiçbir zaman susmayacak. Ahlaki ve politik bir toplum inşa etmek için durmaksızın çalışacağız. Bir an bile geri adım atmadan, hep birlikte daha adil, eşit ve özgür bir dünya yaratacağımıza inancımız sonsuzdur,” dedi.

Mukaddes Erdoğdu Çelik, Kadınların Derin Yoksullukla Mücadelesini Anlattı

Mukaddes Erdoğdu Çelik, etkinlikte derin yoksulluk ve kadınların yaşadığı zorluklara dikkat çekti. Çelik, "Diyarbakır Sur’da Derin Yoksulluğun Görünmeyen Yüzü Kadınlar" kitabında, yoksulluğun günlük yaşantıya nasıl etki ettiğini çeşitli örneklerle açıkladı. Çelik, elektrikten tasarruf etmek amacıyla çamaşırları elde yıkayan kadınların, temel ihtiyaçlarını karşılamada yaşadıkları zorlukları vurguladı. Çamaşır yıkama gibi basit işlemlerin bile ekonomik zorluklar nedeniyle oldukça güçleştiğini belirtti. Ayrıca, et, tavuk ve peynir gibi gıdaların lüks tüketim olarak değerlendirildiğini ve bu nedenle tüketilmediğini ifade etti. Kadınların doğayı koruma eğiliminde olduklarını, ancak bunun aslında ekonomik sömürü ve şiddetle başa çıkma yolları olduğunu belirtti. Çelik, kadınların hijyen ürünlerini temin edemediklerini, bunun yerine atlet ve kumaş parçaları kullandıklarını söyledi. Çocuk bezi yerine poşet kullanıldığını, çocuklara erken yaşta tuvalet eğitimi verilmeye çalışıldığını ve bebek maması yerine hazır çorbaların kullanıldığını aktardı.

Evde lambayı açıp aynı odada sobanın etrafında toplanan kadınların, ev işlerini ve yemek hazırlığını aynı ortamda gerçekleştirdiğini belirten Çelik, bu durumun derin yoksullukla mücadelenin bir yansıması olduğunu vurguladı. Ev kadını olarak çalışan kadınların sosyal güvencelerden mahrum olduklarını, sigorta ve emeklilik haklarının bulunmadığını ifade etti. Çelik, kadınların bağımsız emekliliğinin olmadığını ve sosyal yardımlardan yoksun olduklarını belirtti.

Yoksullukla mücadelede hak temelli bir yaklaşımın önemine dikkat çeken Çelik, sadaka kültüründen uzak durulması gerektiğini vurguladı. Emek gaspına karşı hak mücadelesinin yürütülmesi gerektiğini belirtti. Çelik, kapitalizmin işçileri emekçi olarak tanımladığını ve ev işlerinin de bir sınıf mücadelesinin parçası olduğunu söyledi. Kadınların çalıştıkları alanlarda haklarını elde edemediklerini, erkek egemenliğinin sürdürüldüğünü ve bu durumun büyük bedeller ödettiğini ifade etti.

Adsız-41

Etkinliğin Sonunda Çelik, Birsen Güneş’in ve Kendi Kitaplarını İmzaladı

Etkinliğin sonunda Mukaddes Erdoğdu Çelik, okurları için Asi Kadınlar Bahçesi ve Gasp Edilen Emek kitaplarının yanı sıra Birsen Güneş’in "Diyarbakır Sur’da Derin Yoksulluğun Görünmeyen Yüzü Kadınlar" kitabını da imzaladı. Katılımcılar, kitapları imzalatmanın heyecanını yaşarken, etkinlik kadın mücadelesine dair derinlemesine sohbetlerle ve dayanışma mesajlarıyla sona erdi.