HABER MERKEZİ - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmenin içeriğine dair "Demokratik siyasette kuru kavga yerine müzakere ruhunun büyütülmesi, buna göre davranılması gerektiğini aktarmış" dedi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti)  Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalar ve PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 43 ayın ardından kamuoyuna yansıyan mesajlarını Yeni Yaşam gazetesine değerlendirdi.  

'Kent uzlaşısına tahammülünüz yoksa sorunu nasıl çözeceksiniz' 'Kent uzlaşısına tahammülünüz yoksa sorunu nasıl çözeceksiniz'

Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun çözümünde oyun kurucu bir aktör olduğunu vurgulayan Bakırhan, "Ayrıca Ortadoğu’daki somut etkisi ve fikri gücünün Türkiye halkları için ön açıcı olduğunu yakından takip eden herkes biliyor. Bunu devletin kendisi de kabul ediyor. Geçmiş deneyimlerimizden de hareketle, barış talebini toplumsallaştırmak, iktidarı ve devleti çözüme zorlamak için mücadele edeceğiz. Sorunun çatışma ve şiddetten hukuk ve siyasi zemine geçmesi olarak formülize edilen durum, bizim tam da rolümüzü tarifliyor" dedi. 

Kürt sorununun muhatapları esas alınarak demokratik müzakereyle çözülmesi gerektiğini vurgulayan Bakırhan, "Konjonktürel ve taktiksel yaklaşımların Türkiye’yi bir süre sonra daha riskli denklemlerin içerisine sokacağı hususunda netiz. Mesajımız şudur: Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Kürt meselesinin demokratik çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi iktidarı ve siyasi kişileri aşan tarihsel bir zorunluluktur. Bu zorunluluğu ne kadar erken yerine getirirsek, Türkiye halklarına o kadar iyilik yapmış oluruz. Biz müzakereye de mücadeleye de hazırız" diye kaydetti. 

'UMUT HAKKI PAZARLIK KONUSU YAPILAMAZ'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan'ın "umut hakkı"na dair yaptığı açıklamaları değerlendiren Bakırhan, "Amasız fakatsız, umut hakkı pazarlık konusu edilemez diyoruz. Umut hakkı temel bir haktır ve hukuk buna imkân vermektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2014 yılında Abdullah Öcalan’ın umut hakkına dair ihlal kararı verdi. Türkiye hukukunda da bunun uygulanması gerekiyor. Çünkü uluslararası anlaşmalara taraftır ve uygulamakla yükümlüdür" ifadelerini kullandı. 

CHP'YE ÇAĞRI 

Kürt sorununun çözümünün tek başına iktidarın insafına bırakılamayacağını vurgulayan Bakırhan, "Bu konuda CHP başta olmak üzere bütün toplumsal muhalefetin, emek ve meslek odalarının, demokrasi güçlerinin, aydın, yazar ve sanatçıların daha fazla sorumluluk alması gerektiğini düşünüyoruz. Çözüm ve barış yanlıları müştereklerini daha da arttırmalı. Özgür Özel’in ve CHP’nin inisiyatif alması Kürt sorununun demokratik çözümünde katalizör etkisi yaratabilir. Sayın Özgür Özel’in son günlerde Kürt meselesinin çözümüne dönük olumlu yaklaşımları ve açıklamalarını önemli görüyoruz. CHP’nin Kürt sorununun demokratik çözümü ve onurlu barış konusunda güçlü bir programla kamuoyunun önüne çıkması iktidarı ve devleti çözüm konusunda ileri bir noktaya götürebilir. Cumhuriyetin kurucu partisi CHP’nin sembolik ve siyasi önemi Türkiye’nin tarihsel ve siyasal sorunu olan Kürt sorununda demokratik çözüme katkı sağlayacaktır" şeklinde konuştu. 

ABDULLAH ÖCALAN'IN ÇAĞRISI 

Bakırhan, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeye dair soruya, "Yıllar sonra Sayın Öcalan ile bir görüşme yapılması barış ve çözümden yana herkeste bir umut ve heyecan uyandırdı. Çünkü, İmralı’dan çıkan her ses durgun suya atılan taş gibidir. Bir anda siyaset hareketleniyor, çözüm ve barış imkânı konuşuluyor. Bu sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu ve dünyada birçok devlet ve kesim Sayın Öcalan’ın ne dediğini merak ediyor. Sayın Öcalan, tarihi Kürt ve Türk ilişkilerinin demokratik bir zemine kavuşması için yoğun bir çaba içerisinde olduğunu belirtmiş. Türkiye’de sağlanacak olası bir çözümün Ortadoğu’daki kaosun da önüne geçilebileceğini paylaşmış. Hem Ortadoğu sahasını çok iyi bilmesi ve teorik yetkinliği birçok çevrenin görmediği riskleri ve imkanları görmesini sağlıyor. Gelişmeleri yakından takip ediyor. Demokratik siyasette kuru kavga yerine müzakere ruhunun büyütülmesi ve siyasetin ciddi bir uğraş olduğu, buna göre davranılması gerektiğini aktarmış" şeklinde yanıtladı. 

KAYYIMA TEPKİ 

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanarak yerine kayyım atanmasını da değerlendiren Bakırhan, "Türkiye halkları 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde sandıklara giderek kayyım uygulamasının iflas ettiğini ilan etmişti. Buna rağmen AKP-MHP iktidarı tarafından İstanbul’un en büyük ilçesi Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atanarak darbeci anlayış bir kez daha hayata geçirilmiştir. Bu apaçık bir darbe ve halklara karşı komplodur. Biz bu darbeci ve gaspçı zihniyeti Hakkari’den, Diyarbakır’dan, Van’dan ve Kürt halkının iradesine atanan tüm kayyım pratiklerinden biliyor, tanıyoruz. Cumhuriyet herkesindir diyenler, kent uzlaşısıyla kazanılan Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atayarak halk iradesini tanımadıklarını göstermiştir. Demokrasinin ve hukukun asgari gerekliliklerini dahi ortadan kaldıran kayyım darbesini tanımıyoruz. Bu darbeci zihniyete karşı bütün demokratik kamuoyunu halk iradesine sahip çıkmaya davet ediyoruz. Bugün Esenyurt Belediyesi’ne sahip çıkmak, halk iradesine, ortak yaşam idealine sahip çıkmaktır. İktidarın söyledikleri ve yaptıkları uymuyor" ifadelerini kullandı. 

Kaynak: https://mezopotamyaajansi40.com/tum-haberler/content/view/257187