BİTLİS MİRLİĞİNİN ALTIN DÖNEMİ: ABDAL HAN


BİTLİS MİRLİĞİNİN ALTIN DÖNEMİ: ABDAL HAN


Mele Mehmûdê Bazîdê’nin dediği gibi, “Düşman Kurdistana saldırınca ilk olarak Bitlis Mirliğine saldırması ve zapt etmesi gerekiyordu çünkü Bitlis Kurdistanın kapısıydı” .Tarihte Bitlis Mirliğinin gücü,yönetimi ve zenginliği anlatılır ve bilinir.Bitlis Mirliğinin etkisi sadece yönetimindeki aşiretlere değil hemen hemen Kürdistandaki bütün mirliklerde de hissedilirdi.Her mirliğin yaşadağı sorunlar,savaşlar,çatışmalar tarih boyunca özellikle Kürt Mirliklerinde olmuştur. Osmanlı-Safevi savaşlarından dolayı adeta savaş alanı olan Kürdistanda o dönemin şartlarında bile Bitlis Mirliğine “Altın Dönemini” yaşattıran bir mir var olmuştur.Bu mir Şerefname’nin yazarı olan Şerefxan’ın torunu Mir Ziyadin’in oğlu Abdal Han dır.Mirliği döneminde Bitlisi ilim,edebiyat,sanat merkezine dönüştürmüş olan Han,Evliyanın deyişiyle “hezârfen” yani bin fenni bilen, çok bilgili kelimesiyle tanıtır.



 Evliya Çelebi Seyahatnamesinde  Abdal Han’ın yaşıyla ilgili iki ayrı bilgi verir. Birincisinde 1650 tarihinde yetmiş yaşında olduğunu ifade eder. 1656 yılındaki olayları anlatırken de kendi ifadesiyle onun seksen yaşına girdiğini ifade eder. Bu veriler, onun 1575-80’li yıllarda doğduğunu gösterir.Abdal Han babası Mir Ziyadinden sonra Bitlis miri olmuş 1618-1664 yılları arasında  50 yıla yakın (kısa dönemler hariç) Bitlis mirliğini elinde tutmuştur.


Evliya Çelebi’nin tarifine göre, kısa boylu ve boyunlu, geniş omuzlu, ince belli, kalın pazılı, esmer tenli, gaga burunlu, geniş alınlı, gök gözlü, iri kulaklı, gür bıyıklı, kır sakallı, nur yüzlüdür. Yüksek sesli, zinde ve sağlamdır. Duruş ve tavrı ise hükümdarlara yaraşırdır. Yüksek derecede marifet sahibidir, cömerttir, yumuşak huylu ve güzel ahlaklıdır. Misafirlerine karşı oldukça lütufkârdır. Bu özellikleri sebebiyle Evliya onu Hatem-i Tai’ye benzetir.EvliyaÇelebiAbdalHaniçinotoriter,diplomat,bilgili,şair,edebiyatçı,dürüst,cömert,hekim,doktor,ressam,mimar,kısacası yedi yüz yetmiş hünerde ustalık sahibi olduğunu belirtir ve onu “hezârfen” yani bin fenni bilen, çok bilgili kelimesiyle tanımlar. Abdal Han’ın bu özellikleri taşımasının altında yatan sebep ise hüner sahiplerine ve bilginlere gösterdiği saygıdır. Gösterdiği saygı ve iltifat nedeniyle sanatında ustalaşmış kişiler Han’ın yanına gelirler, hünerlerini gösterirler ve ondan ihsan almaya çalışırlardı. Han ise onları misafir eder, bağ, bağçe, ev tahsis eder ve onların hünerlerini, ilimlerini öğrenmeye çalışırdı. Oğullarını da bu vasıtayla hünerli ve bilgili yetiştirebilmişti. Bu özellikleri Han’ın zengin ufuklu, açık zihinli, ilim ve hüner hâmisi birisi olduğuna işaret etmektedir.Entellektüel ve bilgin bir insan olan Abdal Han,Kürtçe,Arapça,Farsça ve Türkçeye hakimdi.Dedesi Şeref Xan’dan diplomasi ve siyasi terbiye almış ve zengin kütüphanesi sayesinde de başarılı bir diplomat olmuştur.Abdal Hanın bahçesinde küçük ve büyük heykellerin olduğu söylenir.Yani Abdal Han rönesansı Osmanlılardan önce yaşamış olduğunu görüyoruz.


Evliya Çelebi’nin anlatısına göre iyi bir hekim, cerrah ve veterinerdir. Göz hekimliğinde de başarılıdır. Evliya yaptığı birkaç göz operasyonuna da şahitlik etmiştir. Kütüphanesinde de göz hekimliğine dair esere rastlanması bu bilgileri kuvvetlendirmektedir. İyi bir veteriner özelliklerini de taşır. Atları, kuşları tedavi eder. Bu özellikleriyle Evliya’ya göre Galenos (Calinus), Hipokrat (Bukrat) gibi hekimlerden üstündür. Han’ın maharetleri bununla bitmez. Usta bir at binici, silahşör ve avcıdır. Mimarlık alanında da başarılıdır. Sarayının çizimleri ve resimleri kendisine aittir. Yaptırdığı hamam dillere destandır.Hamamla ilgili Evliya kırk bir senedir diyar diyar gezdim ama böyle bir hamam ömrümde görmedim diyede söyler.Yine Sultan Murad (IV.) Rewan seferi sırasında “keşke öyle bir hamam İstanbulda da olsa” dediğini belirtmiştir.Suni olarak oluşturduğu göl de Evliya tarafından çok beğenilmiştir. Yine, ciltçilikte, resim ilminde, hattatlıkta, şairlikte, demircilikte, kuyumculukta, hakkaklıkta, musikide, sazendelikte, terzilikte, müezzinlikte, meddahlıkta, berberlikte, kürkçülükte, okçulukta, dokumacılıkta, saraçlıkta, tamircilikte, kılıç yapımında, marangozlukta, doğramacılıkta, boyacılıkta, ziraatçilikte, saat ustalığında, müfessirlikte ve daha pek çok ilimde, sanatta marifet sahibidir.Bilalê Hebeş gibi müezzin,Hazreti Ebubekir gibi okçu,Hazreti Ali gibi silahşör ,yemek vermede ise Umer Bîn Imran gibi olduğunu söyler.Evliya Çelebi edebiyat ve sanatta Bitlisi Osmanlı Devleti ile karşılaştırır ve Hanın bando takımının ve enstürmanlarının Osmanlılarınkinden daha zengin olduğunu belirtir.Evliya Çelebi Abdal Han’ın akrobasiyi çok sevdiğini hatta bu sevgisi yüzünden ayağını kırdığını belirtir.Yine dönemin eşsiz teknolojisi ile mikro teknoloji diyebileceğimiz gelişmişlikle küçük saatler yapıp yüzüklerinin içine takarmış.


Evliya Çelebi’nin seyahatnamelerinde yine Abdal hanın kişisel özellikleri de öne çıkıyor. Osmanlı Devletinin Van valisi olan Abazan Melek Ahmed Paşanın Van kalesinin tamiri için Abdal Hana haber gönderir ve Abdal Han’ın cevabı ise “Bizim atlarımız Vanın suyunda içmez” olmuştur.Otoriter bir karakteri olduğunu Hanın hiçbir zaman tamamıyla Osmanlıların egemenliği altına girmeyi kabul etmediğinden anlıyoruz.Bir yandanda Osmanlı yöneticileri ve padişahları Bitlisten geçtiklerinde de saygıyı ve hizmeti eksik etmiyordu.Siyasetinden ne kadar sert olsada diplomaside okadar tatlı dilli ve başarılıydı.Hanın Kürt beyleri ile iyi ilişkileri vardı ve oldukça stratejik davranırdı.Kürt beylerinin arasında olan çatışmlarda tarafsız kalırdı ve dışardan bir gücün saldırısı altında olan Kürt beylerinin yanında olurdu.


Biryandan 17.yy da ilimin,edebiyatın,sanatın merkezi olan bir Bitlis,biryanda günümüzde tarihine,kültürüne,mimarisine sahip çıkmayan ve tabir yerindeyse cahiliye dönemini yaşayan bir Bitlis.Hepimizin durup düşünmesi gereken Abdal Han’ın Bitlisine,tarihe,kültüre,sanatına nasıl döneceğimiz olmalı ve bu konuda eğitimin önceliğinde nasıl çaba sarf edeceğimiz olmalı.




 

Kaynaklar:


Evliya Çelebi Seyahatnamesi


www.bitlisname.com


Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Kürt Şehri Bitlis,Wilhelm Köhler


Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı 10, 2011, Sayfa 67-82


Mîrektiya Bitlîsê Dı Êwra Evdal Xan De (1618-1664),Sedat Ulugana