İnsan Hakları Bildirgesinde tanınan özgür yaşam hakkının yok sayıldığı karanlık bir gecenin acı bir hikayesidir okuyacaklarınız. Gecenin talihsiz kahramanı Barış ÇAKAN isimli genç Ağrı ilinin Patnos ilçesine kayıtlı.

 

 

İnsan Hakları Bildirgesinde tanınan özgür yaşam hakkının yok sayıldığı karanlık bir gecenin acı bir hikayesidir okuyacaklarınız. Gecenin talihsiz kahramanı Barış ÇAKAN isimli genç Ağrı ilinin Patnos ilçesine kayıtlı.Olay Ankara Etimesğut yaşanmış. Olaya dair ilkin çıkan haber de Kürtçe müzik dinlediği için bıçaklanarak öldürüldü  denildi. Oysa ki olayın üzerinden birkaç saat geçmeden ne hikmetse Barış'ın öldürülme nedeninin boyutu değişti, Ezan sesine gösterilen saygısızlığa tepki adı altında inanç içeriğine dönüştürülen bir hikaye oluverdi. Ölüm sebebi  değişkenli nedenle dilense de cinayetin hukuksal yargısı her zaman ki gibi nizama kalacağı kesin. Olayı yine de insan olarak görmezden gelip sağır ve dilsizi oynamak ne  insanlığa ne de  vicdana sığmaz diyorum. Herhangi bir insanın Barış'ı ve o geceyi kendi vicdan dünyasında hayal edip biran için yaşamaması elde değil. Tıpkı şuan benim yazacaklarım gibi!
Dün gece karanlığa misafir oldu Barış ve yanındaki arkadaşı. Gecenin özgürlüğünde sohbet etmek, nefes almak, yürümek isterler. Yürürken yürek dilini konuşalım anadilimizle diye Kürtçe müzikle gecenin keyfini çıkarmak isterler. İnsan için  anadili yürek dilidir, özlük hakkıdır ve en büyük insan hakkıdır. Haa bu arada Barış'ın anadili Kürtçedir.
Belki lafta kalacak dediğim ama yazımın sonun da sizlerin çoğunun okuduğundan eminim yine de okumanız için 30 maddeden oluşan "İnsan Hakları Bildirgesinin" sadece 6 maddesini paylaşmış bulunuyorum. Bildirgede; Herkesin anadili kendisine özgürce konuşması için  tanınmış bir hak olduğu belirtiliyor ancak konuşurken öldürüleceğine dair bir hak ya da hukuk maddesi ne geçiyor ne de böyle bir hak tanınmıyor arkadaşlar.
Barış'da Ìnsan Hakları Bildirgesinin kişiye tanıdığı hak özgürlüğünün rahatlığına kapılarak, kendisiyle  arkadaşına yarenlik eden karanlık gece ile derin bir dostluk kurmuş. Öyle ki anadili olan Kürtçe dinlediği müziğiyle gökyüzüne bile buyur; Yürek dilimin güzelliğine sen de katıl, mutluluğuma ortak olduğun gibi şahit de oluver demiştir. Eminim; Gece karanlığıyla huzursuz ve tedirgindi. Olacakları seziyordu da acı olan duyuramadığı sesinden yaklaşan tehlikeyi anlatamıyordu. Oysa ki, o karanlığı fırsat bilen yarasalar kana susamışlıklarıyla cirit atıyorlardı ortalıkta. Almışlardı kan kokusunu, vampir misali. Sırf ırkçılığının kalleşliğine gebe kalarak gencecik bir cana kıyıldı. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi bu kez de Ankara da ortaya çıktı, dünyanın yüz karası olan ırkçıların vahşeti. Bir kin ve nefretin örneğini daha doğurttu gecenin karanlığında ki cani ırkçı yarasalar.
Ah masum gece ve gecenin karanlığı, zalimin faturası neden hep senin bendin de kesiliyor?
Nerede kaldı herkesin dilinde dolanan "HEPİMİZ KARDEŞİZ" türküsü. Ne malum BARIŞ'ın bile o şarkıyı o esnada dinlemediği. Ne acı ki zalimin tezini çürüttüğü söz de kardeşlik denilen masalın sonunu yine hüzün ve göz yaşıyla bitiriyoruz maalesef. Gece karanlığı bile Barış'ın öldürülmesinden dolayı ırkçılığın utancını ve kustuğu kinini ortaya atılan değişken sebeplerle bile kamufle edemiyor. Irkçılığa binlerce kez lanet olsun.
Gecenin şahitliğini yaptığı olayın iç yüzünün tek gerçeği ve şahidi yine o gecedir. Dili olsa da anlatabilse, itiraf edebilse! Duyulanlar ne kadar gerçek, ne kadar hayal ya da ne kadar kurgudur diye!
Haber duyumdur. Haberin doğruluğu araştırılır, netliği anlaşılır. Ancak iki  gece önce ölümle sonuçlanan haberin gerçeği ise bir gencin kalbinden bıçaklanarak öldürülmesi. Öyle ki hedefin tam da kalbinden bıçaklanması.
Sorarım şimdi; Hangi sebepli açıklama ile ölümü yok sayabiliriz. Unutulmasın ki orta da kıyılan bir can var ve son olarak; Nedeni ne olursa olsun kimse kimsenin canını alma hakkına sahip değil diyorum.
Yazımın sonun da sadece 6 maddesini paylaştığım İnsan Hakları Bildirgesini umarım es geçmeden okursunuz.
YETER ARTIK BU KADAR KÌN VE NEFRET. KILIFI IRKÇILIK YA DA DÌNCÌLÌK SAVAŞININ KURBANI OLMASIN BARIŞ VE DAHA NİCE BARIŞLAR.
IRKÇILIĞA BİN LANET ONDAN YANA AĞLAYAN YÜREKLERE DERİN SAYGILAR
Behice DİNÇER
02/06/2020

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu;
İnsanlık topluluğunun bütün bireyleriyle kuruluşlarının bu bildirgeyi
her zaman göz önünde tutarak eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve
özgürlüklere, saygıyı geliştirmeye, giderek artan ulusal ve uluslararası
önlemlerle gerek üye devletlerin halkları ve gerekse bu devletlerin
yönetimi altındaki ülkeler halkları arasında bu hakların dünyaca etkin
olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamaya çaba göstermeleri,
amacıyla tüm halklar ve uluslar için ortak ideal ölçüleri belirleyen bu
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini ilan eder.
Madde 1- Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.
Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik  anlayışıyla davranmalıdırlar.
Madde 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir
görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir
ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün
özgürlüklerden yararlanabilir. Ayrıca, ister bağımsız olsun, ister vesayet
altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı
ülke yurttaşı olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya
203 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ülkenin siyasal, hukuksal veya
uluslararası statüsü bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir.
Madde 3 -Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.
Madde 4- Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz,
kölelik ve köle ticareti her türlü biçimde yasaktır.
Madde 5- Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya
onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.
Madde 6- Herkesin, her nerede olursa olsun, hukuksal kişiliğinin  tanınması hakkı vardır.