Doğuda ama sanki deniz kıyısında. .
Doğuda ama sanki deniz kıyısında... Doğası, sofrası, kaleleri ve kedileriyle ünlü. İki dine ait tarihi ibadethaneleri, Edremit’ten Erciş’e sahil yerleşimleri, yakın çevresinde Tatvan, Adilcevaz, Ahlat gibi (Bitlis’e bağlı) birbirinden ilginç ve güzel kasabaları ile Van, potansiyeli doğrultusunda bölgenin turizm merkezi olma yolunda ilerliyor.
Ağrı Patnos’ta, 70’li yılların başında askerdim. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni yeni bitirmiş, Ordu da stajımı tamamlamıştım. Avukatlığa başlamadan askerliği aradan çıkarmaya karar verdim. Önce Tuzla’ya, oradan kura sonucu Patnos’a atandım. Van’ı ilk kez o yıllarda, bir görev nedeniyle gittiğimde gördüm. Ordu’dan Patnos’a (en az üç kez araç değiştirerek) giderken gördüğüm Anadolu şehirlerinden oldukça farklıydı. Doğudaydı ama sanki deniz kıyısındaydı.
Van’ın simgesel yapılarından biri, Ahtamar (Akdamar) Adası’ndaki eski ve büyük Surp Haç Ermeni Kilisesi. Kilise, 2005-2007 yılları arasında restore edilmişti. 2010’dan bu yana da -Trabzon Sümela’da olduğu gibi- eylül ayında bir gün dinsel tören yapılıyor. Ülke içinden ve dışından gelen katılımcılar sayesinde yörenin bilinirliği gün geçtikçe artıyor. Van Kalesi, bir hançer sırtı görkemiyle şehrin eteğinden göle doğru uzanıyor. Kalede surlar, eski yapılar önemli ölçüde restore edilmiş. Yamaçlarının iki yanında 2010’dan bu yana bir bilim ekibi, büyük bir aşkla, gayretle çalışıyor, kazı yapıyor. Bir yanından binlerce yıl önceye inen Urartu izleri ve eserleri çıkıyor, öte yanında Ulu Cami, Hüsrev Paşa Külliyesi, Kaya Çelebi Camii gibi yüzlerce yıl öncenin Selçuklu ve Osmanlı yapıları ayağa kaldırılıyor.
Kale eteğinde, 2012 yılının 12 Eylül günü (hiç unutmam!) temelini atarken 2013’ün Cumhuriyet Bayramı’nda kabasını, 2014’ün 19 Mayıs’ında da tamamını bitireceğimizi hayal ve ilan ettiğimiz yeni müze -neden olduğu bilinmez- hâlâ açılış bekliyor. Van arkeolojik ve tarihi eserler açısından çok zengin. Kentin içindeki eski müze yetersiz. Yeni müzelerin Gaziantep’in, Şanlıurfa’nın, Hatay’ın kültür turizmine kattığı ivme gibi, ‘Urartu Müzesi’nin tamamlanması ve ziyaretçilere açılması Van’a çok şey katabilir.
Doğasının güzelliği, tarihinin zenginliği
Van, kaleleri, höyükleri, kiliseleri, camileri kadar doğasıyla da çok güzel bir yurt köşesi. Merkezdeki -tarihi adıyla- Tuşba Kalesi’nden başka Ayanis ve Çavuştepe Kaleleri arkeolojik buluntuları, Hoş’ab (Güzelsu) Kalesi, Muradiye Şelalesi ve Erçek Gölü ve benzeri birçok yöresi görkemli görünüşleri ile doğa ve tarih meraklıları için doyumsuz gezi ve gözlem alanları.