Evet, HDP’nin barajı aşmadığı, daha doğrusu HDP’nin barajı aşmasının engellendiği, barajın altında kalması sağlandığı takdirde kazanan Erdoğan olacaktır. Ve TBMM’nin kapısına kilit… Ne yazık ki, CHP bu gerçeği atlamış bulunuyor.
Evet, HDP’nin barajı aşmadığı, daha doğrusu HDP’nin barajı aşmasının engellendiği, barajın altında kalması sağlandığı takdirde kazanan Erdoğan olacaktır.Ve TBMM’nin kapısına kilit…
Ne yazık ki, CHP bu gerçeği atlamış bulunuyor. CHP’nin adını, özüne uygun biçimde ‘Millet İttifakı’ koyduğu ittifaka, HDP’ninde dahil edilmesinin bir formülünü bulmamış olması, bu tehlikeyi hâlâ atlatılmamış gösteriyor.
Demokratikleşmeyi kavrayamayan, demokrasiyi sindirememiş olan CHP, İYİ Partinin ve elbette AKP ve MHP’nin baskısına göğüs geremeyerek HDP’yi baraj tehlikesiyle karşı karşıya bırakmış, dahası adeta yem olarak ortaya atmıştır.
CHP hâlâ, HDP’nin barajı aşmaması halinde kendilerinin alacakları oyun, çıkaracakları milletvekilinin hiçbir işlevinin olmadığını, olmayacağını görmüyor gibi hareket ediyor.
Ya da bunu biliyor, ancak bilmezlikten geliyor...
Zira HDP’nin barajı aşmaması durumunda, 80 dolayında milletvekilinin, komple sarayın hanesine yazılacağını bilmiyor olamazlar.
Bunu bile bile HDP’yi dışlamaları, HDP için bir sorun olmayabilir, HDP, kendi gücüne güveniyor olabilir. Ancak kalkıp oturup Türkiye’nin geleceğinin AKP’nin gidişatının durdurulmasına, tek kişi diktatörlüğüne giden koşulları ortadan kaldırmaya, saraydakinin saltanatına son vermeye, ‘Türkiye’nin parlamenter, demokrat siteme dönüşü’ne bağlı olduğunu vurgulayan CHP’nin, bunun yolunun HDP’nin barajı aşmasından geçtiğini bilmiyor olacağı düşünülemez.
Zira HDP’siz Meclis yok hükmündedir.
Zaten işlevsiz kılınmış TBMM, HDP’nin barajın altında bırakılması halinde, kapısına kilit vurulmuş olmaktan farksız bir TBMM’nin olacağını kestirmek için, üstün yeteneklere sahip olmaya gerek yoktur.
HDP’nin barajın altında bırakılması, Erdoğan’ın hedeflediği iktidarın hızla hayata geçirilmesini sağlayacaktır.
HDP’nin barajın altında bırakıldığı bir seçimden sonraki Türkiye sadece Erdoğan iktidarının devamı olmayacaktır, CHP de dahil olmak üzere siyasi partilerin ve TBMM’nin kıymetiharbiyesi de kalmayacaktır.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunun da HDP’nin barajı aşmasıyla direkt bağlantılı olduğunu vurgulamaya da gerek yok...
CHP, şimdiye kadar birçok hamle yapmış oldu, Saadet Partisi, İYİ Parti ve diğer AKP’nin gidişatından rahatsız olan muhalif kesimlerin elinden tuttu, onların zorlanacağı her durumda elini uzattı, İYİ Partinin seçime sokulmaması, Akşener’in cumhurbaşkanı adayı gösterilmemesi olasılığı karşısında 15 milletvekilini bu partiye verdi, daha birçok özgün hamlesini sayabiliriz.
Ancak CHP, HDP’nin barajı aşmaması halinde yaptığı tüm bu hamlelerin boşa çıkacağını hesaplamamış görünüyor.
Bilinmez değil, ancak bir kez daha vurgulayalım, Erdoğan’ın tüm derdi, hesabı, HDP’nin barajın altında kalması/bırakılmasıdır.
Saray tüm hesapları buna bağlamış durumda; Erdoğan’ın tüm yatırımını HDP’nin barajın altında bırakılmasına yaptığı, geleceğini oraya bağladığı sır değildir.
Onca yasal değişiklikler, onca yetki, onca hazırlık boşuna değildir.
YSK’den, yargıya, yürütmeye, medyadan, orduya, polise, bölgedeki korucu mekanizmasına, açık gizli teşkilatlanmaya kadar, devletin tüm hücreleriyle bu hedefe kilitleneceğini CHP de, İYİ Parti de, Saadet Partisi de bilmektedir.
Bu gerçeği değişik vesilelerle, farklı biçimlerde dile getirmektedirler.
Peki o halde neden bu açığı verdiler…
Ya da bu açıklarını kapatmak için nasıl bir çaba ve çalışma içinde olacaklar.
Hiç değilse bundan sonra HDP’nin barajın altında bırakılması tehlikesini bertaraf etmek için sorumlu davranmayı gündemlerine alacaklar mı?
Hiç iyimser olmaya da gerek yok, kimse bu gerçeği ve devletin tüm kurumlarıyla saraya bağlandığı böylesi koşullarda bunun olamayacağını, yapılamayacağını da düşünmesin.
Bu kaygılarımız, HDP’nin güçsüzlüğünden değil, Kürt halkı başta olmak üzere, demokratik, devrimci güçlerin, halklarımızın basiret potansiyelinin HDP’nin yüzde 15 dolaylarında oy almasını sağlayamayacaklarından değil, bu kaygımız, Saray’ın kaderini buraya bağladığından ve bunun atlanmaması zaruretindendir.