İran’daki protesto hareketleri ambargonun sonuçlarıyla birleşen İslami kisveli neoliberal ekonomi politikaların yarattığı yoksulluk, işsizlik, pahalılık gibi ekonomik sıkıntıların dışa vurumu. Kimi bölgelerde kısmen rejim karşıtı sloganlara atılmakla birlikte, protestolar genelde hükümet karşıtlığını aşamadı.
İran’daki protesto hareketleri ambargonun sonuçlarıyla birleşen İslami kisveli neoliberal ekonomi politikaların yarattığı yoksulluk, işsizlik, pahalılık gibi ekonomik sıkıntıların dışa vurumu. Kimi bölgelerde kısmen rejim karşıtı sloganlara atılmakla birlikte, protestolar genelde hükümet karşıtlığını aşamadı. Protestoların muhafazakâr/dini duyarlılıkların yoğun yaşandığı Meşhed’de başlaması ise manidar…Muhalif güçler, Isfahan’da Şah Rıza Pehlevi’ye, Arap nüfusun ağırlıkta olduğu Ahvaz’da S. Arabistan Kralı Salman’a dönük övgü sloganları atmakla birlikte, belirleyici olamadılar. Tahran’da protestolara katılım 1000 kişiyi bulamadı. Protestolar daha çok kasabalarda az sayıda katılımlarla ortaya çıktı. En örgütlü ve savaşçı muhalefeti oluşturan Kürtler, olaylara fiiliyatta temkinli yaklaştı. Bu anlaşılırdı, rejimin yıkılacağına dair kayda değer bir belirtinin görünmediği bir durumda “aşırı” bir yaklaşım özgürlükçü Kürtleri sadece İran’da değil, Suriye ve Irak’da da çatışmaya sürükleyebilirdi.
Protesto hareketlerinin ABD, İsrail ve S. Arabistan’a bağlı güçler tarafından organize edildiği pek gerçeğe işaret etmiyor. Bu yönlü bazı sloganların atılması bir başına kanıt olamaz. Benzeri şeyler Gezi’de de yaşandı. Silivri’deki subayların aileleri de Gezi’deydi. Hatta kimi karanlık yüzlerde vardı ama adım bile atamamışlardı. Sadece onlar mı, topumun her kesiminden eğilimler Gezi’deydi. Ancak Gezi milyonlarının kendiliğinden hareketine damgasını vuran anti-darbeci, çevreci, demokratik, devrimci toplumsallıktı. Hükümet olaya buradan doğru bakıp, Gezi’yi barış ve demokrasi mücadelesine yararlı hale getirme yerine, haksız ve hukuksuz bir şekilde darbecilikle suçladı. Bu yanıyla İran’daki protestoların kendiliğinden özelliği; Parti-örgüt gibi temsili güçlerden ziyade doğrudan mağdur-memnuniyetsiz halkın katılımı: işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, artan vergiler gibi Gezivari masum talepler İran yönetici elitini başından itibaren dengeledi.
***
ABD ve S.Arabistan, İran’a, Suriye’de, Irak’da, Yemen’de yenilgi duygusu içindeydi. İsrail, her zaman olduğu gibi İran’dan abartılı bir şekilde rahatsızdı.
İran, Irak ve Suriye’den Lübnan’a kadar uzanan siyasi-coğrafya da ciddi bir etkinlik elde etmişti. Körfez’de Katar- Suudi çelişkisini, ayrıca Türk- Amerikan çelişkisini kullanma politikalarında başarılı olmuştu.
Obama’dan farklı olarak, İran’la nükleer anlaşma politikasından cayma tutumu içinde olan Trump, İsrail Başbakanı Netenyahu ve S. Arabistan Kralı Salman’ı yanına alarak, İran’daki protesto hareketlerinden bir “İran Baharı” çıkarma tutumunu benimsedi.
İşin içine “Büyük şeytan” ve değişmez düşmanları açıktan girince, İran halkı Libya’da ve Suriye’deki kargaşa ve yıkımının kendine uzak olmadığını ürpererek hissetti. Bu protestocullara yansıyınca, daha bir haftası dolmadan kitlede geri çekilme eğilimi ortaya çıktı. Bizim hiç de yabancısı olmadığımız “beka” problemi karşısında, yoksulluk, işsizlik gibi türlü ekonomik problemler ayrıntı olacaktı.
Dış siyasette başarı kazanmanın ve Trump gibi bir düşmana sahip olmanın rahatlığıyla, Ruhani’den, Hamaney’e kadar İran yönetici eliti olaylara soğukkanlı yaklaştılar. Elbette olayları sürükleme potansiyeli gösteren eylemci unsurlar uygun bir şekilde etkisizleştirildi, mümkün olduğunca kitlenin kendisiyle ve kendileriyle baş başa kalması hedeflendi. Ve bu önemli ölçüde başarıldı.
"Dış güçler" fitnesine, kutsallara yönelik kimi kışkırtıcı saldırılara karşın Hamaney’in, “ Biz zirveye giderken orada taş, diken olacaktır” cümlesi şimdilik “sönümleme” görüntüsü veren sürecin özeti gibiydi.
Şimdilik… Kürt, Azeri, Beluci gibi etnik/ulusal ve farklı inançlara mensup kesimlerin problemleri; İşçi ve emekçi sınıf katmanların sınıfsal problemleri; genelde demokrasi problemi sürüyor. Nükleer programdan tavize rağmen Obama’nın yaptırımları tek yanlı kaldırmadığı gibi Trump’un daha bir katılaştırdığı ambargo sürüyor. Zorlu bir sıkışmışlığa bir tepkiyi daha aşıyorsa da, zor günler bekliyor İran’ı…