2021 BÜTÇESİ ve KURU EKMEK
Merkezi olarak hazırlanan bütçe kamu kaynaklarının nasıl kullanılacağını belirler. Ancak kamuya ait kaynakların bu bütçeler açısından hazırlanması ve kullanımı çok farklıdır. Bütçeler en başta halkçı olmayıp, demokratik katılımcılıkla hazırlanmıyor. Çünkü halk ne temsilcileri aracılığıyla nede kendisi bu süreçte söz sahibi olabiliyor. Hiç bir bakanlık bütçesi halkın ve emekçilerin taleplerini yansıtmıyor. Uygulanma şekline ilişkinde o alanda örgütlü sendika ve STK ların ne görüşü alınır ne de denetleme olanakları verilir. Aynı zamanda şeffaf da değildir. Gizli ve örtülü ödeneklerin nasıl ve nerelerde kullanıldığını halk veya milletvekilleri öğrenemiyor? Örtülü ve yedek ödeneklerin tarihte çok kötü kullanıldığını hatırlatan örnekler var Selçuk Parsadan tutun, gizli silahlara kadar …
Yeni sistem de bütçenin hazırlanmasında meclisin kısmen olan söz hakkı bu dönemde daha da kısıtlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı strateji ve Bütçe başkanlığınca hazırlanan bütçe taslağı aynı zamanda mecliste ki çoğunluk tarafından talimat olarak algılanıp komisyonlardan öyle geçirilmiştir. Meclis burada şekilsel kalmıştır. Genel kurul tartışmalarında ise halkın seçtiklerine atanmışların hakaret sözlerinden başka bir şey akıllarda kalmamış. Bütçe genel kurula geldiğinde aslında kabul edilmiş konuşmalar ise siyaseten yapılıyordu. Çünkü genel kurulda gider arttırıcı ve gelir azaltıcı önergeler bile verilemiyor.Yani bütçedeki rakamlara dokunulamıyor.
Bundan dolayı demokratik olmadığı kadar şeffaf olmayan bütçe halkın hiçbir şekilde talep ve ihtiyaçlarına göre yapılmamıştır.2021 bütçesi sosyal devlet olma ilkesinden oldukça uzaktır. Sosyal yardımlar ya yok denecek düzeyde ya da yapılan yardımlar kişiyi parti/iktidara bağlama üzerinden bağımlı kılma amacındadır.
Bütçe kalemleri toplumun temel ihtiyaçları kadar toplumun geleceği açısından da büyük sıkıntılar barındırıyor. Toplumun geleceği olan sağlık ve eğitime ayrılan paylar bunu gösteriyor.83 milyonun sağlığı için bütçeden ayrılan tutar 77 Milyar lirada kalırken, savunma ve güvenlik harcamaları adı altında savaş bütçesine bu tutarın yaklaşık iki katı, 148 milyar TL dır. MEB bütçesi, 2021 yılında 146 milyar 920 milyon TL olarak belirlenmiş. MEB bütçesinin artmış gibi görünüyor.Ancak merkezi bütçede ki oranı 2020 yılında yüzde 11,45 iken, 2021’de bu oran yüzde 10,69’a gerilemiştir.Bu rakamların % 81’i zorunlu giderlere gidecektir. MEB bütçesinden yatırımlara ayrılan pay 2002 yılında yüzde 17,18 iken, Pandeminin en çok vurduğu alanlardan olan eğitim yatırımları için 2021 yılında % 7,69 pay ayrılmış.Bu oranlar vazgeçilemez ve devr edilemez eğitime ulaşmada uçurumların daha da artmasını sağlamaktadır.Devlet okulları ile özel okullar arasında,devlet okullarının kendi arasında daha da ötesi devlet okullarında sınıflar arasında farklılıklar oluşturmaktadır. Ülkenin % 43 i asgari ücretle geçimini sağladığına göre eğitime ayrılan yetersiz paylar velilere ayrı yük getirmektedir. pandemi adeta yok sayılmış.
Aşı için bile yeterli bütçe ayrılmamış.11 Aralıkta aşılama başlayacak denilmesine rağmen 19 Aralık itibariyle bir uygulamanın olmamasının nedenlerinden biri de bütçenin sermayeden yana yapılan tercihlerden dolayıdır.
Pandeminin yoksul kesimlerin daha yoksullaşmasını derinleştiren etkisi görülmemiş, yoksul kesimlerin eğitimden yararlanma hakkı bu dönemde adeta gasp edilmiştir. Milyonlarca öğrenci uzaktan eğitimden mahrum kalmış. Yüz yüze eğitim için gerekli bütçe ayrılmamış bunun sonucunda Sağlıklı bir ortam oluşturulmadığından bir nesil dönemi eğitimsiz geçiriyor ve bu nesli kayb ediyoruz. Öğrenciler psikoljik olarak okuldan uzaklaşmış çocuk işçiliğe yönelmiş ailelerin yaşadığı ekonomik travmalara şahit olmuş ve eğitime olan algı ile istekleri giderek azalıyor. Milyonların uzaktan eğitime erişemediği koşullarda 500 bin tablet dağıtımı muammaya dönmüş 150 bin dağıtıldığı söylenen tabletlerin sahada yansımasını göremiyoruz. Bütçeden pay ayrılmadığı için alınamayan tabletler için siyaseten algı için söylenmiş sözlerden öteye gidilmemiştir.
Ekonomik krizde yaşanan işsizlikler sonucunda toplumda insanlar asgari ücretin altında bir iş bulabilmek için çırpınışlar yaşamakta. Aileler aylık 1170 tl günlük olarak 39 tl ile geçinmeye çalışmaktadır. Çaresiz kalıp avucuna İŞ,AŞ yazıp yaşamına son verenler toplumun yaşadığı açmazı çok açık göstermektedir. Diğer taraftan iktidara ait milletvekili “ Millet kuru ekmek yiyorsa demek ki aç değil” demektedir zaman kuru ekmek yiyen aç değilse buyrun halkın temsilcileri iseniz sizde sadece bir ay 1170 tl ile geçinin görelim. Bir ay için bile olsa arta kalan gelirinizle kaç bin öğrenciye tablet alırız.