“DAYAN RÜSVA ETME BENİ” Demokrasi mücadelesinin uzun erimli bir iş olduğunu biliyoruz. Uzun ve yorucu bir maratonun koşucuları olarak defaten bitiş noktasına 1.

 

 

“DAYAN RÜSVA ETME BENİ”

Demokrasi mücadelesinin uzun erimli bir iş olduğunu biliyoruz. Uzun ve yorucu bir maratonun koşucuları olarak defaten bitiş noktasına 1. olarak ulaştık. Ancak haramiler, her seferinde yolu uzatarak, yenilmemizi ve yenilgiyi kabul etmemizi bekliyorlar. Nafile diyoruz. Bizler bu hukuksuzluğun farkındayız.

Çocuk ve kadın katliamlarına, Ankara Gar,  Roboski, Reyhanlı, Maraş, Sivas, Çorum katliamlarına, Uğur Mumcu’nun Tahir Elçi’nin Ahmet Taner Kışlalı’nın katledilmesine,  Nazım Hikmetin, Yılmaz Güney’in Ahmet Kaya’nın sürgünlerdeki ölümlerine, ormanlarımızın, derelerimizin, limanlarımızın talanına ve özelleştirilmesine, Grevlerin ertelenmesine, Köprülerin, yolların paralı hale getirilmesine, eğitimin gericileştirilmesi ve özelleştirilmesine, liyakatin değil torpilin esas alınmasına, hukukun siyasallaştırılmasına, parlamentonun etkisizleştirilmesine; dün bugün, yarın ve sonrasında da karşı çıktık, karşı çıkmağa da devam edeceğiz.

Kimsiniz? Diyorlar.  Söyleyelim o halde; emek, barış, demokrasi talep edenleriz. Bir arada, birlikte kardeşçe yaşamı savunanlarız. Evrensel İnsan hakları İçin mücadele edenleriz. Savaşa karşı, barışı, ölümlere karşı yaşamı, emperyalizme karşı bağımsızlığı, faşizme karşı, demokrasiyi savunanlarız. Eşit ve adil koşullarda yaşamayı savunanlarız. Ülkenin işsizi, ezileni, ötekisi, yoksulu olmaya itiraz edenleriz. Yalancı, dolandırıcı, vurguncu, rantçı değiliz. İnsanız desek anlar mısınız?

Dur, sus, kork, biat et diyenlere inat durmayacağız, korkmayacağız, susmayacağız, biat etmeyeceğiz. Çünkü biz haklıyız. Çünkü biz çocuklarımıza kanla yoğrulmuş ekmeği, aşı değil, emeğimizin ve alın terimizin olduğu ekmeği ve aşı paylaşıyoruz.

15 Temmuz darbe girişimi öncesi; kimileri rantı paylaşabiliyorlarken, aynı bahçenin gülleri iken, yine haklarında adli ve idari soruşturmalar açılan ve cezalandırılanlar bizlerdik. Eyvallah diyoruz.  Rant yetmeyince, anlaşmazlıklar baş gösterince, kavga büyüyünce, elinde bulundurdukları devletin zor aygıtlarını kullanarak ülkeyi savaş alanına çeviren yine sizler; yargılananlar, ihraç edilenler ise bizler. Yine eyvallah diyoruz. Ama “kolay lokma” olmayacağız. Kininize, nefretinize karşı sonuna kadar da direneceğiz.

El açmadık, aman dilemedik, kurtarıcı beklemedik. Ancak diplomasiyi, dayanışmayı ve direnişi esas alarak, karşı karşıya kaldığımız hukuksuzluğu gidermenin mücadelesini yürüttük.

Çünkü:

  • Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları gerekir. Blaise Pascal

  • Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir. Blaise Pascal

  • Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yapılmış bir tehdittir. Charles de Montesquieu

  • Adalet, kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun çevresinde döner. Confucius


 

Ülkemizde, halkın adalete olan güveni büyük oranda zedelenmiştir. Yargı organları siyasal iktidarın militan kadrolarından oluşturulmuştur. Dolayısıyla yargı organlarında görev alanlar, siyasal iktidarın istikbalini ve talimatlarını esas alan pratikleriyle yargıyı güvenilmez kurumlar haline getirmişlerdir.

Emek, demokrasi ve insan hakları mücadelesinin savunucuları olarak, hukuksuzluğa yani faşizme teslim olmayacağız. Siyasal iktidarın bu güne kadar neler yaptığını, sonrasında da neler yapabileceğinin bilincindeyiz. Bu bilinçle davranmalı, emek, barış ve demokrasiden yana tutum alanlar; amasız, fakatsız şekilde safları sıklaştırmalıdır.

Yaşadığımız coğrafyada, renklerimizin solmasına, inançlarımızın, kutsallarımızın, değerlerimizin yok sayılmasına asla izin vermeyeceğiz. Bizlere dayatılan işsizliği, yoksulluğu geri püskürtecek, bir birikime, pratiğe, deneyime ve yeteri kadar bir güce sahibiz.

“Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile.
Umut ile, sevda ile, düş ile.
Dayan rüsva etme beni.”

Sevgi ile kalın.