TOPRAK'DAN İSYAN SESİ. Mahkemeler, suçu varsa suçluya, toplumun refahı ve düzenini korusun diye kurulmuş adli bir mercidir.
TOPRAK'DAN İSYAN SESİ.
Mahkemeler, suçu varsa suçluya, toplumun refahı ve düzenini korusun diye kurulmuş adli bir mercidir.
Ama herşeye rağmen sorgulamadan, irdelemeden hükmü verilmez hükümlünün.
Hele ki kararlar, bazılarının borusu rahat ötsün diye hiç verilmez. Ancak gelin görün ki tek suçları temel hak ve hukukta tüm farklı inanç, kültür, etnik köken, sosyal sınıf ayrımı yapmadan eşitçe ve insanca yaşamak istiyorum diyenlerin kara Mayısıydı.
Bunu diyenlerin ayak sesleri, adım adım özgürlük marşlarıyla Ankara'da doğup gençliğe özgür bir ses ve aydınlık bir gelecek vaat edenlerin sesler yine Ankara'nın soğuk avlusunda 06 Mayıs 1972 sabahın da urgan ipiyle susturuldular. Herkes buna sesiz kalırken zalimliğe en çok toprak isyan etti. Öylesine etti ki adını gafil bıraktığı insanoğluna seslendi...
SORMAK LAZIM GAFİLE?
Toprak sitemkar, toprak kırgın, bir o kadar kızgın...
Beni ne sanırsın sen ey gafil der. En asi haliyle söze başlar...
Yıkayamadığın kirli, kanlı ellerini benim bedenimde sıvazlayarak kurutma, temizlenir sanma.
Sen ki gaflet uykusunda uyuyan zavallı...
Ben masumların ve özgür düşüncenin hürriyetine sahiplenen yoldaşların bedenindeyken...
Sen topluma, tarihe yasak ve zalimliğine kurban ettin üç fidanı. Deniz'i, Yusuf"u, Hüseyin'i.
Kendi ellerinle yok ettim gömdüm dediğin fidanların tohumları filizlenerek, bir iken bin oldu.
Sen seninle sustukca onlar gençliğe ses, özgürlüğe nefes oldu.
Filizlenen dallarıyla geçilmez uçsuz bucaksız mezopotamyanın köylerine yol köprü oldu.
Deniz başka denizlere taştı. Taştı ki yürekleri de aşıp Okyanus oldu.
Yusuf'u balık incitmeden midesinden atarken dışarı, sen ki nefretinle bir balık olamadın. Yok ettim dediğin Yusuf'u yusufa hediye ettin haberin olmadan.
Hüseyin kerbela'da oyuna geldi bilinirken, asıl oyun Ankara'da yezid olmadan oynandı. Kılıcların yerini urgan aldı.
1947 de Ankara'da yeşeren fidan 60' lı yıllara önder olan Denizi, yola kaderi de ekleyerek aynı düşünceye yürüyen Yusuf ile Hüseyin yoldaşı yine Ankara'nın soğuk avlusunda kökünden kesip yok ettiğininin sihrine kapıldın.
Ne denir yapıp ettiğinin adını diyemedim ey gafil?
Onun da ismini sen koy.
Şimdi söyle asıl seni ben nasıl kabul edeyim, edeyim ki içime alayım.
Yüzün varmı ki yüzleşmeye hesap vermeye?
Sen gafil; Seni sana, tarihi de hatasının vicdanı olan hükmüne bırakıyorum...