Siyahi George Floyd, beyaz polisin dizi altında can verirken tüm dünyaya böyle seslendi. “Nefes alamıyorum!” Bu, tüm dünya ezilenlerinin, ötekileştirilenlerinin çığlığıydı adeta.

 

Siyahi George Floyd, beyaz polisin dizi altında can verirken tüm dünyaya böyle seslendi.

“Nefes alamıyorum!”

Bu, tüm dünya ezilenlerinin, ötekileştirilenlerinin çığlığıydı adeta.

Dünyayı ırkçılığa, şiddete, baskıya, sömürüye boğdular ve kapitalist sistemde nefes alamıyoruz.

Nefes alma çabasıydı Gezi, Gezi direnişinin 7. yılındayız.

Akıllara ilk gelen çocuk yaştaki Berkin… Sonra Ankara’da hedef alınarak tek kurşunla öldürülen Ethem. Sonra Hatay, İstanbul, Eskişehir, Lice… Ve “Polise o emri ben verdim” sesleri kulağımızda uğulduyor.

Son haftalarda polis ve bekçi şiddetini konuşuyoruz çokça. Nusaybin’de çocuklara saldırıldı, Cizre’de tekmelenerek, dövülerek darbedilen genç zırhlı araca bindirilip götürüldü, Kadıköy’de, “Ben kanunum” diyen polis, ekmek peşindeki kuryeyi darbetti. Zeytinburnu’da yere yatırılan kişiyi darbederek ters kelepçe takan polis görüntüleri izlendi. Çorlu’da evinin bahçesindekiler darbedildi, çekim yapan mahallelinin evi basıldı, kapısı kırıldı.

Küfür, hakaret, dayak, ters kelepçe, gözaltı…

Bazı kayıtlar 2007 yılından bu yana “Dur ihtarına uymadığı” gerekçesiyle öldürülenlerin sayısını 403 olarak veriyor. Hatırlanacağı üzere Adana’da Suriyeli 18 yaşındaki Ali el Hemdan kalbinden vurularak öldürülmüştü. Çıplak bedenine arkadan saplanan kurşunlarla yere düşen Kemal Kurkut akıllardan çıkmıyor. Ya Tahir Elçi!

Yaşlı, genç, kadın erkek dinlemiyor şiddet…

Bölge’de dinmeyen polis şiddeti çoğunlukla haber değeri bile görmüyor.

Kürtlere uygulanan şiddeti olağan karşılamaya yönelik dil tüm zehriyle dönüp duruyor. “Terörist”, “operasyon”, “bölücülük” kodlu her türlü şiddetin meşru sayıldığı bir düzendir yaşanan.

Ermenilerin ibadet hanelerine saldırılar sürüyor. Cemevlerine yönelik ayrımcı uygulamalar dinmiyor. Seçimlerde propaganda alanına çevrilen, pankartların asıldığı minare resimleri dolaşan, 15 Temmuz’da hükümetin propaganda merkezlerine dönüştürülen camilerden AKP şarkılarının hoparlörlerden yayıldığı gerçeği orta yerdeyken, İzmir’de kimler tarafından ve hangi amaçla yapıldığı da tartışmalı olan ve failleri hâlâ bulunamayan cami hoparlöründe “Çav Bella” şarkısının çalınmasını gerekçe göstererek “dini hasasiyet”leri kabaranlar, Ermenilerin ibadethanesine saldırıya ses çıkarmıyor, cemevlerine uygulananı görmüyor. Yakılmış, yıkılmış, ahıra çevrilmiş kiliseleri, havraları…

Dinden, imandan söz edenlerin Kilyos Mezarlığındaki kimsesizler bölümünde bir kaldırımın altına plastik kaplar içinde toplanmış kemik yığınlarının varlığında bir aykırılık görmemesi de hassasiyetlerinden olsa gerek.

Kürtlere uygulananın, farklı inançlara yönelik saldırıların, farklı dillerin, kültürlerin dinmeyen baskı ve ırkçı uygulamalarla yok edilmek istendiği gerçeği orta yerdeyken, …

İşte tam bu polis şiddeti görüntüleri ve ötekileştirici, yok sayıcı uygulamalar konuşulurken dünya ABD’de yaşanan polis vahşetiyle sarsıldı.
Reklam


Beyaz polisin Siyahi George Floyd’e yaptıkları saniyesi saniyesine izlendi. Elleri cebindeki polis yere yatırdığı siyahi adamın şah damarına ayak dirseğini dayamış nefessiz bırakıyordu.

Polis, George Floyd’u öldürünceye kadar tuttu. İki polis çevrede gelip geçenlerin, sonra toplanarak tepki gösterenlerin söylediklerine ve George Floyd’un “ölüyorum” feryadına kulak vermedi.

George, “Lüften” dedi “Lütfen nefes alamıyorum!

Çaresizce, can çekiştiğini, nefessiz kaldığını anlatmaya çalışsa da gözünü kan bürümüş ırkçı polisler onu duymadı.

“Beni öldürmeyin” dedi. Son sözleriydi… On dakika boyunca gördük o yaşananı… Dünya duydu gördü başında Trump gibi birinin olduğu ABD’deki vahşeti. Kan donduran bu on dakika boyunca ne denli rezil bir dünyada yaşamaya mahkum edildiğimizi gördük ve kahrolduk.

Ve nefessiz bırakılan 46 yaşındaki George Floyd can çekişerek öldü.

Trump ve hangi din ve ulustan olursa olsun, onun zihniyetindekilerin yönettiği dünya bir kez daha kire, kana, şiddete, nefrete bulanmış olarak utanç içinde kaldı.

İnsanlık kahroldu, bunların hâlâ dünyanın karar verenleri olduğundan…
Reklam


Şimdi protestolar yayılıyor, tüm eyaletlere yayılıyor. “Nefes alamıyorum isyanı” büyüyor. Floyd’un öldürüldüğü Minneapolis’te başlayan protesto gösterileri polis merkezinin ateşe verilmesiyle yeni bir boyut kazandı. Memphis’te “Adalet yoksa barış da yok” diyenlerin direnişiyle eyaletlere yayılıyor. Los Angeles, Manhattan, New York…

Nefes alınacak bir dünya mücadelesi her yerde sürüyor.

Erdoğan, George Floyd’un ABD polisi tarafından hunharca öldürülmesine ilişkin “Bu insanlık dışı mantaliteyi kınıyorum” dedi.

Peki ya Türkiye’de olup bitenler… Ya bizdeki ırkçı, faşizan uygulamalar!