Hasan Şahin, bugünkü köşe yazısında "He canım" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Ateş’in dem vurduğu kesimlerin ne kadar solcu olduğundan ciddi şüphelerim var!

He canım:


Bir iç karanlığın işlediği bir cinayet ülke gündemine oturmuş ama işin rengi o kadar farklı ki!
Cinayete kurban giden ülkücü Sinan Ateş’in eşi doğal olarak çırpınıyor ve bu cinayetin aydınlatılması için bir yerlere kadar kapıları zorluyor ama işin rengi çok fazla gideceğine delalet değil!
Bu örnekler sık yaşanan örneklerdir ve bu ülkede benzerleri son noktanın biraz önünde; “ haydi işine “ denilerek kapatılmıştır!
Sinan Ateş’in eşi bu olay vesilesi ile vicdan muhasebesi de yapmış, “ geçmişte düşman bildiklerimiz şimdi yanımızdalar, bu konuda öz eleştiri veriyorum” babında açıklamalar yaptı!
Evet, acıların ortak adresini bulmadığımız sürece her şey yavan kalır!
Ancak burada bir konuya açıklık getirmeden edemeyeceğim. Ayşe Ateş’in dem vurduğu kesimlerin ne kadar solcu olduğundan ciddi şüphelerim var!
Bu cinayete velvele koparan bu solcuların, ülkedeki bir çok cinayete neden sessiz kaldıkları, neden kılını kıpırdatmadıklarını ciddi irdelemek lazım, işte o zaman karşımıza bir “ sol” tanım çıkar!
Bunlar sıcak su balıklarıdır. Kıllarına zarar gelmeyecek yerden girerler ve oradan müthiş bir solcu figürü çizerler ki hiç bir solcuya iş kalmaz!
Türkiye’nin bu cinayetler serisinden kurtulması için tabiri caizse bir çağı kapatması lazım ve yepyeni bir sayfa ile herkesin önüne çıkması lazım!
Yoksa bu sıralı sancılardan kurtulma şansı yoktur. Bu tür tepkiler de saman alevi gibidir. İlk ateşi parlak görünür, gerisi yapanın yanına kar kalandır..!
Hasan ŞAHİN