Eğitimsiz kitlelerin ve toplumların siyaset anlayışında ahlak en son sırada gelir ve tanımlar sürekli ahlak kavramına çıkarken, uygulamalar ahlaksızlığın ta kendisidir!

Sorun yok, kendimize benziyoruz:
“İnsan yaşadığı yere benzer, ne kadar da benziyoruz Türkiye’ye “ diyor şair!

Bu tanım bizim için işin net özetidir. Bundandır ki Türkiye siyaseti sadece Türkiye’ye benzer, dünyanın başka hiç birine benzemez!

Bunu pekiştirmek için Ali cengiz oyunları ile ülkeye perçinlediğimiz bir “ başkanlık “ hikayesi var ki neresinden tutarsan tut, tek kişinin hükmüne ve kanunlarına çıkıyor!

Bu ülkenin hiç bir zaman sağlıklı bir sol siyaseti olmadı, bundan sonra da olacağa benzemiyor!

Solu, sadece bir entel aydınlanma olarak görenlerin halkla uzak ara oynamaları onları bambaşka bir şekilde Türkiye'ye benzetiyor!

Masa başında feodal devlet erkini ve onun kafa, kol maşalarını entel bir ağızla yerden yere vuranlar, yine kendilerini yaşatmak adına son raddede bu orta doğu açmazına koşarlar ve oradan bireysel yaşam devşirirler!

Eğitimsiz kitlelerin ve toplumların siyaset anlayışında ahlak en son sırada gelir ve tanımlar sürekli ahlak kavramına çıkarken, uygulamalar ahlaksızlığın ta kendisidir!

Ahlaksızlığın dizginlenmediği yerde hiç bir sorunun çözüldüğü görülmemiştir!

Bunun temelinde ağır cehalet yatar ve cehaletin olduğu yer, liyakat öğütme makinesidir. Oradan sağlıklı bireylerin ve düşünürlerin yaşam bulması çok zordur ve bedeli ağırdır!

Şu an savrulmuş bir Türkiye siyasetinin trajikomik hallerini izliyoruz!

Yorgun, kurnaz, itici ve sadece birey yaşatmaktan öteye gitmeyen bir anlayış!

Bu bir “ ne mutlu Türk’üm” sendromudur. Toplamı ve özeti tek yana çıkan, gerisi süslü laf çokluğudur!

Siyaset, sorun çözme ve halkın refahını üst noktaya taşıma sanatıdır!

Bu tanım bütün dünyayı kapsar; Türkiye’yi asla!

Türkiye’de sadece birey yaşatma ve sorun çoğaltma mekanizmasıdır!

Yani giderek daha çok benziyoruz Türkiye’ye. 
Bu nedenle kırın bütün aynaları, sadece biri birinizin yüzüne bakın yeter..!
Hasan ŞAHİN