"Ne zamanki ana nasihatinden koptum, içime eli hançerli bir katil dadandı. Doğradıkça, doğruyor, çekilmez acılara direnmeyi de öğreniyoruz"
Orta doğu:
Bedelini peşin ödeyerek doğarsınız. Ecelli ölüm pek nadirdir. Çocuklar babalarından erken ölür, anaların türküleri hep ağıda çıkar!
Girdiğiniz bir yolda çıkmaza düşseniz bile dönmenin garantisi yoktur. Kimliğiniz koynunuza düşmandır.
Sürekli yol aramalarına takılır, sakıncalı bir yolcu geçer diye!
Ah anam, “ bilmediğin çeşmeden su içme” derdi.
Ne zamanki ana nasihatinden koptum, içime eli hançerli bir katil dadandı. Doğradıkça, doğruyor, çekilmez acılara direnmeyi de öğreniyoruz, pes etmek yok, gittiği yere kadar!
Ülkem de öyle. Hangi sudan içti bilmem ama üç yanı acıdan sele batmış ve kıyılarında ölüm sessizliği...işte böyle katip, sen arzuhallerimizi böyle yaz, doğduğum bu coğrafyanın dağlarına; eşkiyası susmuş dağlarına...
İnsan bazen herkesten çok kendine batar!
Çok isteyip de yapmadıklarından, yapamadıklarından..!
Çok çirkinliğin içinde güzel durmak o kadar kolay değil. Bazen çekilmek lazım kenara, en kenara!
Başkalarını bilmem, bundan müthiş haz aldığım anlar olmuştur, giderek bir tercih gibi gelip önümde duruyor. Çok ısrarcı değilim. Her şey zamanın gerçekleri ile örtüşünce, kabullenmekten daha güzeli yoktur!
Bir cahilin anlamsız itirazları ne kadar gereksizse, gerçeğe direnmek de öyledir!
Dünyanın en doğru sonucu gerçek olanı kabullenmektir!
Bununla birlikte yanlışa direnmek çok başka bir şeydir ve asıl namus ölçüsü buradan karşınıza çıkar!
Direnmek!
Son ana kadar; aşkla, sevdayla, dahası boyun eğmeden, onurluca bir yaşama inanarak yürümekten daha güzeli yoktur...
Bunların tümü bu coğrafyanın en zor tercihleridir ve boynumuza düşen bir namus borcudur...