Mesrur Barzani, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Sarayda kabul edildi. Görüşmede eski MİT Başkanı ve yeni Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da hazır bulunmuş.
“Görüşmede terörle mücadelede iş birliği, Irak ve bölgeye yönelik terör tehditleri, enerji konuları, ekonomik ilişkiler, IKBY’nin petrolünü Türkiye’ye taşıyacak boru hattı projesi, ikili ilişkiler ve bölgesel konuların yanı sıra ticaret hacminin artırılması konularının ele alındığı” açıklaması yapıldı.
Barzani’nin Türkiye’ye Erdoğan tarafından çağrıldığı anlaşılıyor. Zira KDP ile Erdoğan yönetiminin sıkı ilişkiler içinde olduğu biliniyor. Ekonomik, askeri, siyasi birçok alanda iş yapıyorlar. İki yönetim arasındaki petrol alışverişinden dolayı Irak yönetiminin ne denli kızgın olduğu da sır değil. Bağdat’ın yolsuzluk ve usulsüzlüklere ilişkin açtığı dava sonuçlandı ve Türkiye yüklü bir para cezasına çarptırıldı. Bu kararın Kürdistan Bölgesel Yönetimi için de ağır sonuçları var. Ankara, Bağdat’ın bu davadan vazgeçmesi için çok çırpındı. Ancak yine de yüklü para cezasından kurtulamadı. Şimdi Irak’a ziyaretler başlayacak ve bu konuda bir yol aranacak…
Erdoğan ile Barzaniler arasındaki ilişkinin başka boyutları da var. Kürt muhaliflerini birlikte derdest etme konusunda da iyi anlaşıyorlar. Daha doğru ifadeyle, Erdoğan yönetimi, denetimi altına aldığı KDP üzerinden başta Irak Kürdistanı Bölgesi olmak üzere, Rojava Özerk Bölgesi’nde ve diğer alanlarda dilediği gibi at oynatıyor. Irak, Suriye ve Türkiye sınırları içinde yaşayan Kürtlere gün yüzü göstermek istemeyen bir politikaları var.
Barzani’nin alelacele çağrılmasında birçok neden olası. Buluşma tam da Rojava’ya yönelik SİHA saldırısı sürecinde gerçekleşti. Bilindiği gibi geçen salı günü yeni bir SİHA saldırısı gerçekleşti. Rojava’nın Tirbespiyê kentine bağlı Beyondor köyünde bir araç hedef aldı. Araçta kanton yöneticileri vardı. Bombardıman sonucu araçta bulunan Kamışlo Kantonu Eş Başkanı Yusra Derwêş, Kanton Eş Başkan Yardımcısı Lîman Şiwêş ve aracın sürücüsü Firat Tûma hayatlarını kaybetti.
Başkaca birçok gelişme de var elbette. İran uzun yıllardır çatışmasızlık içinde olduğu PJAK ile yeniden çatışmaya başladı. PJAK güçleri savunma amacında olduklarını açıklıyor. Bir İran askerinin çatışmada öldüğü de gelen bilgiler arasında.
Yine bölgedeki Rus ve ABD askerleri arasında da giderek artan bir gerilim var. ABD’nin Rusları suçladığı, Rus güçlerince hava sahasının ihlal edildiğini ve Rus askerlerinin bir çatışma için provokasyon peşinde olduğunu açıkladığına ilişkin haberler var.
Daha birçok sıcak gelişmenin yaşandığı bölgede Erdoğan yönetiminin eski MİT Başkanı ve yeni Dışişleri Bakanı ile baş etmesi pek de kolay görülmüyor. NATO ile sorunları süren, F-16’ları alamayan bir Erdoğan yönetimi var. Biden ile görüşme de olmadı. İsveç’in NATO üyeliği konusundaki sorunlar Türkiye’nin sıkışmış ve boyun eğmeye doğru meylettiği çözüm aşamasına gelse de başka “yardımcı” elemanlar aradığı görülüyor. Rojava Özerk Bölgesi yönetiminden istediklerini elde edemeyen ve şimdilerde Rojava’da paralel bir Arap yönetimi kurma çabası içinde olan ABD, diğer tarafta Erbil’e silah ve mühimmat yığınağı yapma çabasında. İran, Suriye ve Rusya kaynaklı saldırıları bertaraf etmede KDP üzerinden Erbil’i bir ABD üssü haline getirmek istiyor.
ABD’nin, Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne hava savunma sistemleri kurmayı kabul ettiği biliniyor. Birkaç gün önce üst düzey bir heyetin Pentagon'dan Erbil’e gittiği saatlerde ABD Kongresi, iki kanadın ortak oylarıyla bir karar aldı.
Bu gelişmenin Türkiye için önemi ise tahmin edilebilir. Sadece Türkiye değil, Rusya, İran, Suriye ve bölgenin diğer devletleri ve Arap coğrafyasının dikkatle izlediği bir gelişmedir bu.
Astana toplantısı da bu günlerde yapıldı ve İran, Türkiye, Suriye ve Rusya’nın katıldığı 20. Astana Toplantısı birçok şey anlatıyor. Sonuç bildirisi ve Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kanat Tumış'ın, Astana formatının hedeflerine ulaştığını belirterek üçlü görüşmelerin sonlandırılması çağrısı yapması konuşuluyor. Suriye topraklarında yabancı güçlerin çekilmesi yine karar altına alınsa da dört bileşen Rojava Özerk Yönetimini hedefe koymaktan geri durmadı. Erdoğan yönetimini tatmin eden cümleler kurulmuş olsa da IŞİD’e karşı mücadelede en etkili güç olan Kürtlerin tüm bölge halklarıyla kararlı bir karşı duruş sergileyeceği görülüyor. Kürtler, yok sayılmayı, eski statüsüz mahkumiyeti kabul etmeyecek, kazanımlarını korumak için direnmeyi tercih edeceklerdir.
Özcesi, ABD ve Rusya’nın kıyasıya kapıştığı Ortadoğu’daki hesaplarında KDP üzerinden hamle yapmayı hesaplıyor. Erdoğan da Barzaniler üzerinden yeni hamleler yapmak istiyor. Ancak işlerinin hiç de kolay olmadığı görülüyor.