Gazeteci Hamza Özkan, bugünkü köşe yazısında, ' Öğrencilikten Gazeteciliğe: Azim, Mücadele ve Emeğin Hikayesi' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Öğrencilikten Gazeteciliğe: Azim, Mücadele ve Emeğin Hikayesi

Eğitim hayatım, köyden kente uzanan, zorluklarla dolu ama bir o kadar da öğretici bir yolculuktu. 1989-1990 eğitim-öğretim yılında Van Gevaş Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda (YİBO) başladığım ilk eğitim deneyimi, köyden ilk kez ayrılıp şehirle tanışmamı simgeliyordu. Ancak bu yeni dünya, bana yabancı ve karmaşık geliyordu; çünkü Kürtçe dışındaki bir dille eğitim görüyordum. Türkçe bilmemek, sınıfta söylenen her şeyin bana uzak ve anlaşılmaz gelmesine neden oluyordu. Bu dönemde yaşadığım yalnızlık hissi ve uyum sağlama zorlukları, eğitim hayatımın ilk adımlarını zorlaştırdı.

3E14B716 A797 4564 81D6 716Bf277Bb67

YİBO’daki sert disiplin ve yabancılık hissi nedeniyle sık sık Van’a kaçtım. Bu devamsızlık sonucunda sınıfta kaldım ve eğitimime başka bir okulda sıfırdan başlamak zorunda kaldım. 1990-1991 yılında Van Yeni Mahalle’deki Şehit İbrahim Karaoğlan İlköğretim Okulu’na (ŞİKO) kaydolduğumda 1-B sınıfında öğretmenim Yavuz Samanlı’nın rehberliğinde eğitim hayatıma yeniden başladım. İlkokul yıllarımda derslerimde başarılı oldum; derslerim birkaç “İyi” dışında geneli “Peki” idi. Sınıf başkanı seçildim, takdir ve teşekkür belgeleri aldım ve ilkokulu başarıyla tamamladım. Ortaokul yıllarım da aynı okulda geçti; bu yıllar, hem akademik hem de kişisel gelişimim açısından oldukça önemliydi. Yeni mahallede tek okul vardı, mahallenin yolları altyapı yok denecek kadar kötüydü. Ana cadde çakıl, sokaklar ise topraktı. Kışın karla kapanırken, ilkbahar ve sonbaharda çamur oluyordu. Bir saatlik yolu yürüyerek gidip geliyorduk. Okula vardığımızda da okul önündeki çeşmede ayakkabılarımızı silip öyle sınıfa gidiyorduk. Sınıflarda sobalar vardı. Birbirine yakın olan sokaklardaki öğrenciler, velilerin eşliğinde değil, birlikte gidip geliyorduk. Zaman zaman köpekler bizlere eşlik ediyordu. Hayvan ve çocuklar arasındaki sevgi o günlerde doğalında yaşanıyordu. Sınıflar çok kalabalıktı; 50-60 kişilik sınıflardı. 4. sınıftayken mahallede Gazi İlköğretim açıldı ama pek fayda etmedi; her geçen gün okuma oranı artıyordu. Aynı sınıfta ziyade aynı okulda ve aynı sokaklarda olan arkadaşlığımız devam ediyor. Karşılaştığımızda hâlâ o zor ve azimli okul sevgimizi konuşuyoruz. İlkokulda aynı sınıfta olduğumuz bir arkadaşımız Necdet Demirhan’ın, okuldan sonra halı sahada arkadaşlarıyla top oynarken kalp krizi geçirip vefat ettiğini duyduğumuzda hepimiz derin bir üzüntü yaşadık. Kendisine bir kez daha rahmet diliyorum.

466739615 576126281545023 7000956837648679340 N

Zorlu Lise Yılları

Liseye Van Cumhuriyet Lisesi’nde başladım. Ancak lise yıllarım, hayata ve mücadeleye dair en büyük dersleri aldığım dönemlerden biri oldu. Siyasi çalışmalara olan ilgim, daha ilk dönemde gözaltına alınmamla sonuçlandı. Okula geri döndüğümde okul müdürü, tüm öğrenci ve öğretmenlerin önünde genel tehditleri savururken beni çağırdı. Başım dik yanına gittim. Beni açıkça tehdit etti ve disiplin kuruluna sevk ettiğini söylediğinde, ne tehdidi ne de disiplin ve sürgün beni yolumdan etti. Müthiş bir gururla öğretmenlerim ve arkadaşlarımın yüzüne bakarak mücadelem yeni başladı diyerek, "Tarih beni onurlu mücadelenin emekçisi olarak, seni de müdür bey ırkçılıkla anacak," dedim.

Öğrenciler derse girdi, ben ise birkaç saat okulun bahçesinde veli beklerken volta attım. Bu sırada birkaç öğretmen gelip benimle birlikte volta atarak bana güç ve moral verdi. Yaşadığım bu olay, benim için büyük bir travma olsa da mücadeleci kimliğimi güçlendiren bir deneyim oldu.

Disiplin kuruluna sevk edilmemin ardından davranış notum 5’ten 3’e düşürüldü ve Van Atatürk Lisesi’ne sürgün edildim. Cumhuriyet Lisesi’ndeki ağır yaptırımlara rağmen öğretmenlerim ve arkadaşlarımın dayanışması bana moral verdi. Bu destek, yalnız olmadığımı hissettirdi ve mücadeleme daha güçlü bir şekilde devam etmemi sağladı.

1948- Atatürk Lisesi: Mücadele ve Direnişin Sembolü 

Van’da 10’a yakın lise vardı. Mücadele ve eğitim açısından Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ise varlığıyla yokluğu belli olmayan, ismi bile çok az bilinen bir üniversiteydi. En çok ismi olan ve en eski okul  1948 Van Atatürk Lisesi’ydi. Geçmişte okul müdürü olan Dadaş Bey, disiplini ve demokratlığıyla hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin hafızasında yer etmişti. Mücadelenin ve devrimcilerin en çok bulunduğu okuldu. Sağ ve sol çatışmalarının içinde bir okul olarak da tanınıyordu. Böyle bir okulda okumak ve mezun olmak bambaşkaydı. Diğer okullar ise Van’da pek isim yapamamıştı.

Kayıt döneminde Atatürk Lisesi’ne kayıt için başvuru yaptım, ancak adres dayalı olduğundan kaynaklı kaydımı kabul etmediler. İstemeyerek Cumhuriyet Lisesi’ne kayıt yaptım. Bu durum beni üzmüştü. Ancak Şubat ayında disiplin kurulunun kararıyla Atatürk Lisesi’ne sürgün edilince çok mutlu olmuştum.

Eski Van Resimleri Fatograflari Resimleri Okullar 1

Van Atatürk Lisesi’ne sürgün olduğumda zorluklar bitmedi. Burada da gözaltılar, mobbing ve sınavlarda bilinçli olarak düşük not verme gibi baskılarla karşılaştım. Din Kültürü öğretmenim ve müdür yardımcısı tarafından fiziksel şiddete maruz kaldığım bir olay, hayatımda unutamayacağım bir iz bıraktı. Bu olay, sınıfta okuduğum Sofi’nin Dünyası kitabı ve saçlarımdaki kulak yanı "L" sembolünde traşımla başlamıştı. "Niye fuların uzun, niye bu kitabı okuyorsun?" tartışması fiziki şiddetle devam etti. Ben karşılık vermedim, suç işlemedim. Onlar suç işledi.

Bu adaletsizliğe karşı ilk kez resmi bir suç duyurusunda bulundum ve şiddet uygulayan öğretmenler hakkında soruşturma başlatıldı. Ancak diğer öğretmenlerimin ve müdür yardımcılarının arabuluculuğu ile şikayetimi geri çektim. Onlar benim eğitim hayatımla oynadı, ama ben onların ekmekleriyle oynamadım. Bu, mücadelemin, ailemin ve öğretmenlerimin bana öğrettiği onurlu mücadele anlayışının bir sonucuydu.

Bu süreçte yaşadığım baskılara karşı bir protesto sembolü olarak fularımı kesmedim. Tatillerde ve okul bittikten sonra bugüne kadar top sakal bırakmaya karar verdim. Bu yalnızca bir aksesuar değil, aynı zamanda yaşadığım adaletsizliklere karşı direnişin bir simgesidir. O günden bugüne, gerici anlayışlara karşı yaşam boyunca top sakalımı bilgi ve birikimle sembolleştirmekteyim.

Gazeteciliğe İlk Adım

Lise 2. sınıfta hem okul hayatımı hem de gazeteciliği bir arada yürütmeye başladım. Van’da ilk gazetecilik deneyimimi, Özgür Basın’da Özgür Bakış gazetesinin Van muhabiri olarak yaşadım. Lisede başlayan bu serüven, beni yıllarca sürecek bir mesleki yolculuğa taşıdı. Ardından 7 yıl boyunca Azadiya Welat’ta Van, Bitlis, Iğdır, Muş, Ağrı ve İstanbul’da çalıştım.

Bugün, kurucusu olduğum Ötekilerin Gündemi haber sitesinde, haber ve röportajlarla gazeteciliğe olan tutkumla çalışmalarıma devam ediyorum.

4917Af56 6A27 4C27 Ba62 D081311A1C15

Eğitimin Bıraktığı İzler

Zorluklarla dolu eğitim hayatım boyunca ailemin, öğretmenlerimin ve arkadaşlarımın desteği en büyük güç kaynağımdı. Bu destek, gazetecilikteki mücadeleme ışık tutan değerleri ve azmi bana kazandırdı.

Geçtiğimiz günlerde çocukluk yıllarıma ait karne, takdir ve teşekkür belgelerimi bulduğumda, o dönemlere dair hatıralar zihnimde yeniden canlandı. Annemin, karnelerimi sakladığını söylediğinde duyduğum sevinç tarif edilemezdi. Bu belgeler, o zorlu günlerde ne kadar çok çalıştığımın ve mücadele ettiğimin bir kanıtıydı.

Bugün, eğitim hayatımdan gazeteciliğe uzanan bu yolculuğa baktığımda, yaşadığım her zorluğun beni daha güçlü bir insan yaptığını görüyorum. Eğitimin yalnızca bilgi değil, aynı zamanda karakter kazandıran bir süreç olduğunu yaşayarak öğrendim. Herkesin hayatıma kattığı değer için sonsuz minnettarım ve bu değerleri taşıyarak mücadele etmeye devam ediyorum. Tabii ki o günde ve bugünde emekle mücadele etmeyen, emeği hiçleştiren anlayışların bizim gibi emekçilerin mücadelesine hazmetmediklerini görüyorum. Emin olun sizler her şey olabilirsiniz, birçok yere gelebilirsiniz emeksizliğinizle, kafa kol, hizipçi, dedikoducu gibi küçük hesaplarla ve geliyorsunuz da. Ama unutmayın ya da duymak istemediğinizi bilin: Halkın, ailenizin ve arkadaşlarınızın içinde zerre miskal bir değeriniz olmadığını en çok sizler iyi biliyorsunuz. Tarih sizleri silik ve emeksiz anacak, bundan emin olun.