Gazeteci Hamza Özkan bugünkü köşe yazısında, "Kalıcı Barış Annelerimizin Beyaz Tülbentlerindedir" başlıklı bir yazı kaleme aldı.


Kalıcı Barış Annelerimizin Beyaz Tülbentlerindedir

Sayın Öcalan'ın Mesajı

43 aydan sonra, 23 Ekim 2024'te İmralı'da Abdullah Öcalan ile aile görüşüne giden Ömer Öcalan, Sayın Öcalan'ın kamuoyunun merakla beklediği mesajını paylaştı: "Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim." Sağlığı iyiydi ve herkese çok selamı vardı.

Kürtler: Mezopotamya’nın En Eski Halklarından Biri

Kürtler, Mezopotamya'nın en eski halklarından biridir. Tarihte MED’lerle sahneye çıkan bu halk, derin kültürel mirasıyla dünyada tanınmış ve direnişiyle bilinir hale gelmiştir. Kürt halkı, yalnızca Mezopotamya’da değil, dünyada da barışın ve birlikte yaşamın savunucusu olarak öne çıkmıştır. Ancak tarih boyunca büyük acılar, sürgünler ve savaşlarla karşı karşıya kalmıştır. Buna rağmen Kürt halkı, barıştan yana olmuş, savaşa karşı duruşunu her zaman sergilemiştir.

Kürt Halkının Medeniyete ve Bilime Katkısı

Kürtlerin tarihsel mücadelesi, yalnızca silahlı bir direniş değil, aynı zamanda kültürel ve düşünsel bir savaştır. Geçmişten bugüne Kürtler, dünya kütüphanelerine ve üniversitelerine bilgi ve bilgelik sunmuş, bilimsel düşüncenin bir parçası olmuştur. Kürt halkının medeniyete ve bilime katkısı, yalnızca Mezopotamya coğrafyasıyla sınırlı kalmamış, evrensel bir etki yaratmıştır. Bu miras, Kürtlerin barışa olan inancını ve insanlık değerlerine bağlılığını yansıtır.

Sevgi ve Birliktelik Anlayışı

Kürt halkı, tarih boyunca yalnızca direnişiyle değil, sevgi ve hoşgörüsüyle de bilinir. Kentlerini, coğrafyalarını ve dünyayı sevgiyle kucaklayan bir halktır. İnsanların kimliği, inancı ya da cinsiyeti ne olursa olsun, Kürtler her bireyi bir kardeş olarak kabul eder. Doğayı kutsal bir varlık olarak görür, onu yaşamın özü ve kaynağı olarak saygı gösterir. Farklı etnik gruplar, dinler ve kültürler, Kürtler için birer zenginliktir ve birlikte yaşamın temelini oluşturur. Kürtler, sevgi ve saygı temelinde barışın mümkün olduğuna inanır.

Barış Anneleri: Dayîkên Aşîttî

Kürt halkının barış mücadelesinde en önemli figürlerden biri de "Dayîkên Aşîttî," yani Barış Anneleri'dir. Bu anneler, beyaz tülbentleriyle barışın sembolü haline gelmiştir. Çocuklarını kaybetmiş, büyük acılar yaşamış olsalar da savaşa karşı duruşlarından asla vazgeçmemişlerdir. Beyaz tülbentler, Kürt annelerinin barışa olan inançlarını, savaşın acılarını sona erdirme isteklerini ve insanlığa olan sevgilerini simgeler.

Barış Anneleri, yalnızca birer anne değil, aynı zamanda toplumun vicdanını temsil eden sembol kadınlardır. Onların barış çağrısı, savaşa karşı direnişin en güçlü ifadesi haline gelmiştir. Kürt coğrafyasındaki birçok çatışmaya rağmen Barış Anneleri, adalet ve barış talebini en güçlü şekilde haykırmaktadır.

Kürt ve Türk Halkları: Kalıcı Barışın Yakınlığı

Kürtler ve Türkler, bu topraklarda yüzyıllardır yan yana yaşamış halklardır. Zaman zaman yaşanan çatışmalara rağmen Kürtler, Türklerle birlikte barış içinde yaşamanın mümkün olduğuna her zaman inanmışlardır. Kürt halkı, barışın her iki halkın da ortak kaderi olduğuna inanır.

Bugün Kürtler ve Türkler, kalıcı barışa her zamankinden daha yakındır. Her iki halk da savaşın getirdiği acıları yaşamış ve barışın kıymetini anlamıştır. Barış, yalnızca siyasi bir çözüm değil, toplumsal bir uzlaşmanın da temelidir. Kürt ve Türk halkları, adil ve eşit bir geleceği birlikte inşa edebilirler.

Sonuç: Barışa Giden Yol

Kürt halkının barış mücadelesi, tarih boyunca devam etmiş ve bugün de sürmektedir. Dayîkên Aşîttî’nin beyaz tülbentlerinde sembolleşen bu mücadele, sadece bir halkın değil, tüm insanlığın barış özlemini yansıtır. Kürtler, barışa olan inançlarıyla geçmişin acılarını geride bırakarak daha adil bir gelecek umudunu taşımaktadır.

Barışa olan inanç, Kürt halkının en büyük gücüdür. Bu inanç, savaşın yerine barışın geçeceği bir dünyanın inşasında temel bir unsurdur. Ve bu umut, annelerimizin beyaz tülbentlerinde gizlidir.

Dayê, Anne, bin bir emekle dilimizi, yaşamı ve barışı öğrettiniz bize.

Biz Kürtler, MED’lerin torunlarıyız,
Dünya bizi tarihimizle, kültürümüzle tanır.
Mezopotamya’nın zengin toprağında filizlenen,
Binlerce yıldır bu coğrafyada kök salan bir halkız.
Ne coğrafyamızda ne dünyada,
Savaşı değil, daima barışı savunduk biz.

Geçmişten bugüne, yarına,
Dünyanın dört bir yanındaki kütüphanelere, üniversitelere,
Kültürümüzü, bilgimizi ve bilincimizi taşıyoruz.
Bilge insanın teorisi ve pratiği,
Bugün yalnızca bu topraklarda değil,
Dünyanın dört bir yanında yankılanıyor,
Yüreklere umut tohumları serpiyor.

Seviyoruz kendimizi,
Kentimizi, coğrafyamızı, insanlarımızı,
Dünya kadar büyük sevgimiz var.
Seviyoruz doğamızı, ağacını, suyunu,
Seviyoruz yaşamı ve tüm varlıkları,
İnsanların kimliğini, rengini, inancını,
Cinsiyetine, diline, kültürüne bakmaksızın.
Biz sevginin, hoşgörünün çocuklarıyız,
Ve seviyoruz, yaşamı onurlandırarak!

Dayê, Anne, bin bir emekle
Dilimizi, yaşamı ve barışı öğrettiniz bize.
Her birimizin biyolojik bir annesi var,
Ama aynı zamanda, beyaz tülbentli,
Milyonlarca Dayîkên Aşîttî — Barış Annelerimiz de var!
Onlar ki, yüreklerindeki sabırla,
Ellerindeki beyaz tülbentlerle barışın nöbetçisidir.
Selam olsun tüm annelerimize,
Selam olsun coğrafyamızın dört bir yanındaki
Beyaz tülbentlerinizle zılgıtlar atan,
Barışın simgesi olan Dayîkên Aşîttî’ye.
Biji asitî, yaşasın barış!
Sizin haykırışınız, tarihe altın harflerle kazınıyor,
Sizin direnişiniz, bizlere güç veriyor!

Kürt ve Türk halkları,
Bu topraklarda kalıcı barışa elbet kavuşacak!
Bugün barışı daha güçlü konuşuyoruz,
Yarın ise birlikte,
Eşitliğin ve özgürlüğün türküsünü söyleyeceğiz.
Birlikte daha adil, daha özgür bir dünya kuracağız.
Çünkü biz biliyoruz: Barış, ancak emekle,
Direnişle ve sevgiyle mümkündür.
Ve bu sevgi, annelerimizin kalbinde,
Beyaz tülbentlerinde gizlidir.

Barışa olan inancımız,
Geçmişimizin ışığıyla,
Bugünün direnişiyle,
Yarının umuduyla büyüyor.