Gazeteci Hamza Özkan, bugünkü köşe yazısında "Tarihi Kent Bedlîs/Bitlis’te Kürt Siyaseti" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Tarihi Kent Bedlîs/Bitlis’te Kürt Siyaseti
Bitlis, tarihi, kültürü, aydınlığı ve iradesiyle nesilden nesile adını kültürel çalışmalarda yazdırmış bir kenttir. Osmanlı döneminde bölgedeki beyliklerden Osmanlılara vergi ve asker vermeyen tek beylik Şerefhanlılar’dır. Şerefhanlılar’dan Şerefhanê Bedlîsî, "Şerefname" adlı eseri kaleme almıştır ve bu eser, dünyanın birçok kütüphanesinde yer almıştır. Bitlisliler, Şerefhanlılarla gurur duyarken, aynı zamanda Şerefname'nin rehberliğinde binlerce yazar, aydın, sanatçı ve dilbilimci yetişmiştir. Tarihte İdrisê Bitlisî için pek olumlu yorumlar yapılmamıştır; Yavuz Selim döneminde Kürt beyliklerine ve serhildanlara ihanet ettiği iddia ediliyor.
1914 yılında Seydayê Mela Selim önderliğinde Bitlis'te İttihat ve Terakki'ye karşı bir isyan başlamıştır. Bu isyanda dini önderler olan Şex Şahabettin, Seyyid Ali ve Seyda'ya Mela Selim rol almıştır. Saidê Kurdî gibi birçok alim Bitlis'te yetişmiştir. 60'lar ve 70'lerde örgütlenen Kürt sol ve sosyalist fraksiyon, Bitlis'te önemli bir yer edinmiştir. Newroz ve 1 Mayıs gibi kutlamalar daha çok kitlesel olarak Sinema Yokuşu'nda yapılmaktaydı. Bitlis'te Kürtlerin ve Kürtçe dışında Bajeriler kısmen Kürtçe bilmektedir. Ahlat ve Adilcevaz merkezlerinde Türkler ve Kürtler bir arada yaşamaktadır. Ahlat'ta ise Kürt ve Türk çarşı, mahalle gibi sosyal alanlar ayrıdır. Bitlis, Tatvan, Norşin, Hizan, Mutki, Ahlat, Adilcevaz il, ilçe, belde ve köylerinde yaşayan Kürtler genelde günlük yaşamda Kürtçe konuşurken, Norşin ve Hizan'da son zamanlara kadar ağırlıklı olarak ana dilleriyle yaşamlarını sürdürmekteler.
Bitlis tarihine baktığımızda, direnen ve kendini çağa göre aydınlatan bir halkı görürüz. Geçmişten günümüze, iktidar partileri ve diğer partiler, şexler gibi feodal dengelerle milletvekili ve belediye başkanları genelde aday gösterilerdi. iktidar yanlısı şeyhlerin dışında kalan halkın yanında olan şeyhleri tenzih ediyorum. Özellikle Bitlis’i ellerinde tutmak için her hükümet dönemlerinde birer bakanlıkta verirlerdir. “Ceketimi ve ayakkabımı bıraksam bana oy verirler” zihniyeti hakim olmuştur. 1987 yılında SHP’den Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Özalp kazanmıştır. Özalp, Kürt ve halkçı bir başkan olduğu için baskılardan dolayı süresinin dolmasına 45 gün kala sürgüne gitmek zorunda kalmıştır.
Kürtlerirn legal siyaseti 1990’larda HEP'le başladı, HEP’le başlayan siyaset DEM Partisi’ne kadar devam etmekte olan 44 yılıl mücadelesinde binlerce siyasetçisi tutuklama, gözaltı, sürgün ve fail muchula katledildi. aynı zamanda yereldeki "Kürt kökenli- ağa, şex, beg" orta sınıf gibi zihniyetlerle de mücadele etmektedir. Hükümet partisi ve diğer partiler, şeyhler gibi dengelerle birleşmelerine rağmen her zaman Bitlis olmak üzere bir çok kentte almak istedikleri sonuçları alamadılar. Bitlis'te ise dört vekilden yalnızca birini alabiliyorlardı. O dönemki partiler %10 barajını aşamadıkları için Kürtlerin kazandıkları üç vekil, oy oranlarına göre barajı aşan partilere dağıtılıyordu. Bugünkü kayyım, o günlerdeki barajdır; üç vekilken de yalnızca bir vekil alabiliyorlardı.
Kürt siyaseti, HEP’le başlattığı siyaseti 2009 yerel seçimlerinde; yıllardır şexlerle yönetilen Norşîn (Güroymak) başkanlık ettiği Norşin’de Demokratik Toplum Partisi (DTP) M. Emin Özkan, Tatvan'da Abdullah Ok, Ahlat’a bağlı Ovakışla beldesinde Hacı Mehmet Demir ve Hizan’a bağlı Kolludere (Gelîyê Axkîsê) beldesinde Lezgin Bingöl ile ilk kazanan belediye başkanlardır. 2014 seçimlerinde Bitlis, Norşin (Güroymak), Hizan, Mutki, Ovakışla ve Yolalan, 2019’da ise yalnızca Norşin kazanılmıştır. 2024 yılında Tatvan ve Ovakışla yeniden kazanılmıştır. DTP, 22 Temmuz 2007 genel seçiminde %10 barajını aşmak için bağımsız adaylarla seçime girmiş ve yirmi milletvekili çıkarmıştır. Bu milletvekillerinden biri de 2007’de Mehmet Nezir Karabaş’tır. 2011 seçimlerinde ise Hüsamettin Zenderlioğlu bağımsız olarak kazanmıştır. Kürt siyaseti, 7 Haziran 2015’de HDP’yle risk alarak bağımsız değil parti olarak seçime girmiştir. Seçimlere ilk kez katılan Halkların Demokratik Partisi (HDP) %10 seçim barajını geçerek, aldığı %13,1 oy oranı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 80 milletvekili ile temsil edilmeye hak kazanmıştır. Parti olarak 7 Haziran, 1 Kasım ve 14 Mayıs seçimlerinde üç vekilden ikisini, 24 Haziran seçimlerinde ise üç vekilden birini kazanmıştır.
Ayrıca, 2015'te HDP ile Türkiye barajı aşılırken, HDP Bitlis'te ezici bir oyla 3 vekilden 2'sini parlamentoya gönderdi. Eşit temsiliyet ve kadın özgürlükçü politikalarıyla HDP, en çok kadın vekilin temsil edildiği parti olarak, Bitlis'ten de ilk kez bir kadın vekilin parlamentoda yer aldığı bir seçim süreci yaşattı. İlk defa Bitlis'te kadın vekil adayı olurken, aynı zamanda 1. sırada yer alan Avukat Mizgin Irgat ve Mahmut Celadet Gaydalı, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde kazandılar.
Son üç seçimde Kürtler yüzde %10 barajını aşınca, son seçimde ise mevcut hükümetin küçük ortağının barajı alamayacak durumda olması nedeniyle %7'ye indirilmiştir. 24 Haziran seçimlerinde HDP, denge adı altında ilk 2 şex, sonda ise kadın aday göstermesi ve tabanın rahatsızlığı nedeniyle sadece bir vekil kazanabilmiştir. Tabandaki eleştiriyi dikkate alarak 14 Mayıs’ta tekrar biri kadın biri erkek 2 vekil kazanılmıştır. Kürt siyaseti bugüne kadar gelişmesinin en önemlisi eleştiri, öz-eleştiri ve önerileri dikkatte alarak siyasetini sürdürmesidir.
Geçmiş dönemlerden, 12 Eylül gibi darbelerden ve 90'lı yıllardaki OHAL baskıları, faili meçhul cinayetler, tutuklamalar, gözaltılar ve mobbing psikolojisi gibi nedenlerle Bitlis ve ilçeleri, tıpkı bölge genelinde olduğu gibi büyük oranda göç veren yerler haline gelmiştir. Coğrafyası sürekli olarak yasaklı bölge ilanlarıyla adeta yok edilmiştir. Bunun yanı sıra, Kürt kültürü ve medrese geleneği açısından büyük bir öneme sahip olan Bitlis, Kürt halkının en önemli eğitim merkezlerinden biri olmuştur. Bu bölgede birçok âlim, seyda ve feqeler yetişmiştir. Özellikle Mele Abdulsamet ve babası Mele Osman, Kürt halkına önemli hizmetler sunmuşlardır.
Avukat Şevket Epözdemir, 90'lı yıllarda yaşanan ağır hak ihlallerine karşı yürüttüğü hukuk mücadelesi nedeniyle tehdit edilen avukatlardan biriydi. Aynı dönemde gazeteciler Ferhat Tepe ve Seyfettin Tepe, faili meçhul cinayetlerle katledildiler. 2000'li yıllarda ise Kürtçe alanında hizmet veren Enstitüya Kurdî, Feqe Hûseyin Sağnıç, Mela Reşit Irgat, Kurdi-Der Tatvan, İsa Taş, Azadiya Welat Gazetesi Tatvan temsilcisi Menice Oğuş, özgür basın emekçisi Nesim Özmen ve Van’da ilk açılan Kürtçe kursun temsilcisi Hasan Güven, sağlık sorunları nedeniyle hayatlarını kaybettiler. Belediyelerin, bu değerli isimleri caddelere, parklara veya kültür merkezlerine vererek onları yaşatacağına inanıyorum.
Bitlisliler, yıllarca kimileri sürgüne gitmiş, kimileri ise başka kentlere göç ederken, gittikleri kentlerde Bitlis adına dernekler kurmuş ve örgütlülüklerini ve dayanışmalarını sürdürmüşlerdir. Bitlis’te yaklaşık on beş yılım geçti; öncesinde tanımıyordum, zamanla tanıdıkça aydınlarıyla aydınlandım. Bitlis’te aşiret kimliği ön planda değil; daha çok Kürt kimliği ön plandadır. Politik düzeyi yüksek bir kent olan Bitlis, Kürtler açısından Amed'in politikliği, aydınlığı ve olgunluğundan sonra gelen kentlerden biridir. Kürt dil akademik çalışmalarını sürdürenlerle birlikte birçok kentten veya dünyadan Bitlisliler emekleriyle çalışmalara katkıda bulunmaktadır. Bitlis, doğasıyla yeşillikleri, Nemrut Krater Gölü, Tatvan, Ahlat ve Adilcevaz Vangölü sahilinde, medreseleriyle, tarihiyle, insanlığıyla ve medeniyetiyle yaşanacak bir kenttir. Ayrıca, bu kente dair yaratılan 'gerici bir kent' algısı, yönetilen bir şehir imajından kaynaklanmaktadır. Ancak Bitlis’in tarihine baktığınızda, birçok akademisyenin yetiştiği, bilimsel çalışmaların yapıldığı ve eşitlikten yana bir kent olarak öne çıktığı görülmektedir. Bitlis’te yaşamayanların önyargıları bu şekilde oluşmuş olabilir, ancak Kürt siyaseti seçime girmesiyle beraber ve Kürt belediyeciliği, temel hak ve özgürlükler, ekoloji, hayvan hakları gibi konularda yaptıkları çalışmalarla bu önyargılar kırılmıştır. Yerelde ise halkçı, ekoloji ve kadın eksenli belediyecilik anlayışıyla yapılan kültürel, sanatsal ve sosyal projelerle, eski dönemin altyapı hizmetleri sunan belediyeciliğinden farklı bir model sunulmuş ve bu Kürt siyaseti belediyeciliğiyle, geçmişte sadece yol, su ve elektrik gibi temel hizmetler sunan eski belediyecilik anlayışının ötesinde, daha kapsamlı bir halkçı yaklaşım benimsenmiştir. Bu yeni anlayış, kadın odaklı hizmetler, kültürel ve sanatsal projelerle Bitlis’in toplumsal dokusuna önemli katkılarda bulunmuştur. Örneğin, kadınların ve gençlerin sosyal hayata katılımını artırmak, kültürel etkinlikleri desteklemek ve bilimsel çalışmaları teşvik etmek gibi çeşitli projeler gerçekleştirilmiştir.
Önceki dönemlerde, belediyeler genellikle sadece birkaç kişiye kadro verip, küçük ölçekli hizmetlerle sınırlı kalırken, Kürt siyaseti yürüttüğü yerel yönetim anlayışıyla daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir yaklaşım sergilemiştir. Bu bağlamda, kimliklerin özgürce yaşamasını, çok dilli belediyeciliği ve toplumsal adaleti savunan bir model benimsenmiştir. Eski belediyecilik anlayışından farklı olarak, bu yeni yaklaşım Bitlis’in sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimine önemli katkılar sağlamış ve şehirdeki önyargıları kırma noktasında önemli bir rol oynamıştır.
Sonuç olarak, Bitlis’teki eski algının aksine, Kürt siyaseti yürüttüğü belediyecilik ve siyaset anlayışı, kentin dinamiklerini ve toplumsal yapısını olumlu yönde dönüştürmüş, bilimsel ve kültürel çalışmaları desteklemiş ve toplumsal eşitliği teşvik etmiştir. Bitlis’in tarihi ve kültürel zenginlikleri, bu yeni yaklaşım sayesinde daha iyi anlaşılmış ve kente dair önyargılar kırılmıştır.
Yaklaşık 15 yıl boyunca Bitlis’te yaşadım. Birlikte emek verdik, mücadele ettik, dayanıştık ve aydınlandık. Bitlis’in doğası ve insanları başkadır. Bana fazlasıyla emek verdiler; emeği geçen her arkadaşıma bir kez daha teşekkür ederim. Sizlerle tanışmak benim için ayrıca bir mutluluktur.