Gazeteci Hamza Özkan, bugünkü köşe yazısında, 'Güneşin Aydınlığında Kürt Baharı: 21 Mart 2025 Newroz'unda' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Güneşin Aydınlığında Kürt Baharı: 21 Mart 2025 Newroz'unda

Güneşin Aydınlığında Kürt Baharı: 21 Mart 2025 Newroz'u ve Çözüm Umudu

Kürt halkı için tarih boyunca Newroz, sadece baharın gelişini değil, aynı zamanda direnişin, kimlik mücadelesinin ve özgürlüğün simgesi oldu. 21 Mart’ta kutlanan bu bayram, binlerce yıllık bir geleneğin mirası olarak, geçmişten günümüze derin bir kültürel ve siyasi anlam taşımaktadır. Kürtler, tarih boyunca baskı ve yasaklarla mücadele ederek, Newroz’u her koşulda kutlamayı başarmışlardır. 1990’larda yasaklı kutlamalarla kent meydanlarında direniş ateşi yakılırken, 2000’lerden sonra daha kitlesel ve izinli kutlamalar gerçekleştirildi. Her dönemin Newroz’u, Kürt kimliğinin ve mücadelesinin bir yansıması oldu.

Geçmişten Bugüne Kürt Sorunu ve Çözüm Süreci

Kürt sorunu, bu toprakların çok eski bir meselesidir. Osmanlı döneminde Kürt eyaletleri tanınmış, Cumhuriyetin ilk yıllarında ise Kürtler ve Türkler, ortak bir mücadele ruhuyla hareket etmiştir. Ancak Cumhuriyet’in ilerleyen yıllarında, Kürt kimliği üzerindeki baskılar artmış, sorun giderek derinleşmiştir. Kürt halkının talepleri yok sayılmış ve inkâr politikaları devreye sokulmuştur. Bu süreçte Kürtlerin kimlik, dil ve kültürel hakları için verdikleri mücadele, Türkiye siyasetinde ve toplumsal yapısında derin etkiler bırakmıştır.

1978 yılında Abdullah Öcalan öncülüğünde kurulan PKK, Kürtlerin hak arayışında yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Örgüt, hem askeri hem siyasi yöntemlerle Kürt meselesini ulusal ve uluslararası bir mesele haline getirdi. Ancak bu süreç, beraberinde çatışmaları ve büyük acıları da getirdi. 1993, 1999 ve 2009 yıllarında ilan edilen ateşkesler, zaman zaman barışa yönelik umutları artırsa da kalıcı bir çözüme ulaşılamadı. Özellikle 2009 Oslo görüşmeleri ve 2013 Newroz’unda Abdullah Öcalan’ın çözüm süreci çerçevesinde sunduğu öneriler, Kürt meselesinde önemli bir dönüm noktası olarak kayda geçti.

2013 Newroz’undan 2024’e Çözüm Arayışları

21 Mart 2013’te Diyarbakır’da okunan Öcalan’ın mektubu, Türkiye tarihinin en önemli açıklamalarından biriydi. Mektup, çatışmasızlık döneminin bir manifestosu niteliğindeydi. Öcalan, Kürt sorununda “Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Ulus ve Birlikte Yaşam” temelinde bir çözüm çağrısı yaptı. Ancak bu süreç, 2015 yılında DAİŞ’in Suruç saldırısı ve Ankara Garı Katliamı ile kesintiye uğradı.

2024 Newroz’unda Leyla Zana’nın yaptığı açıklamalar, Kürt meselesinde yeni bir dönemin kapılarını araladı. Zana, Abdullah Öcalan’ın çözüm sürecinin doğal muhatabı olduğunu bir kez daha vurguladı. Bu açıklamalar, 2025 Newroz’unun tarihi bir dönüm noktası olabileceğine dair umutları artırdı.

Yeni Anayasa ve Özerklik Tartışmaları

Kürt meselesinin çözümü için önerilen yöntemlerden biri, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve özerklik modellerinin hayata geçirilmesidir. Avrupa Birliği’nin yerel yönetimlere ilişkin özerklik şartı çerçevesinde, Türkiye’de merkezi yönetimle yerel yönetimler arasındaki ilişkilerin yeniden düzenlenmesi gündeme gelebilir. Eğitim, sağlık, tarım gibi alanlarda yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi, Kürt meselesine yönelik kalıcı çözümlerden biri olarak değerlendiriliyor.

Yeni anayasa çalışmaları kapsamında ise Kürtçe’nin ikinci resmi dil olarak tanınması, anadilinde eğitim hakkının anayasal güvence altına alınması ve farklı kimliklerin koruma altına alınması tartışılan diğer önemli başlıklar arasında yer alıyor. Geçmişte yaşanan güven sorununun bu süreçte aşılması, çözüm için en kritik unsur olarak görülmektedir.

21 Mart 2025: Umut ve Barış İçin Tarihi Bir Gün

76 gün sonra kutlanacak olan 2025 Newroz’u, Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye’nin tüm halkları için umut dolu bir geleceğin kapısını aralayabilir. Ocak ve Şubat aylarında yoğunlaşan tartışmalar, 21 Mart’ta çözüm adına somut adımlar atılabileceğini gösteriyor. Kürt meselesinin nihai çözümüne yönelik müzakerelerin yeniden başlaması, genel af ya da özel düzenlemeler gibi adımların atılması bekleniyor.

Bu süreçte erken seçim tartışmaları da gündeme gelebilir. Eğer yeni anayasa çalışmaları tamamlanırsa, Eylül veya Ekim aylarında hem yerel hem genel seçimlerin bir arada yapılması planlanabilir. Bu seçimler, yeni anayasanın halk tarafından onaylanması ve çözüm sürecinin sağlam temeller üzerine inşa edilmesi açısından kritik bir rol oynayacaktır. Bu süreçte herkesin dilini olumlu ve yapıcı kullanması gerekiyor. Çünkü bu sürecin kaybedeni yoktur. Kazanan halklardır; tabutlar değil, yaşamdır.

Newroz’un Ateşi Barış ve Kardeşliği Aydınlatsın

2025 yılı, yalnızca Newroz’un değil, Türkiye’nin siyasi geleceğinin de yeniden şekilleneceği bir yıl olacak gibi görünüyor. Bu süreçte herkesin yapıcı bir dil kullanması, ortak bir irade ile çözümden yana olması gerekiyor. Kürt meselesinin çözümü, yalnızca Kürtlerin değil, tüm Türkiye halklarının kazanımı olacaktır. Çünkü bu sürecin kazananı barış, yaşam ve kardeşlik olacaktır.

21 Mart 2025 Newroz’unda yakılacak ateş, geçmişte olduğu gibi bugün de özgürlüğün, umudun ve barışın simgesi olacaktır. Baharın gelişiyle birlikte barış ve kardeşliğin de kapılarını ardına kadar açması dileğiyle...