Baskın seçim süreci hızla işliyor… Her gününün altın değerinde olduğu bir süreç… Günler hızla geçiyor… CHP bu süre içinde AKP’nin etkisindeki işçi ve emekçilere seslenip, 1 Mayıs’a çağırsaydı daha hayırlı bir iş yapmış olurdu. Ancak CHP, tıpkı 7 Haziran seçimlerindeki istikşafi görüşmeler sürecindeki gibi… Oyalanmak ve süreci heba etmek için ne gerekiyorsa yapıyor… MTTB kadrolarından devşirme bir aday peşinde… İlla da oradan olacak diyor… Sırası gelince övünüp durduğu Türkiye’nin demokratik geleneğine, devrimci birikimine, antifaşist antiemperyalist deryası dururken, kirli göllerde yıllarını geçirmiş olanların peşinden koşturuyor.
Baskın seçim süreci hızla işliyor…Her gününün altın değerinde olduğu bir süreç…
Günler hızla geçiyor…
CHP bu süre içinde AKP’nin etkisindeki işçi ve emekçilere seslenip, 1 Mayıs’a çağırsaydı daha hayırlı bir iş yapmış olurdu.
Ancak CHP, tıpkı 7 Haziran seçimlerindeki istikşafi görüşmeler sürecindeki gibi…
Oyalanmak ve süreci heba etmek için ne gerekiyorsa yapıyor…
MTTB kadrolarından devşirme bir aday peşinde…
İlla da oradan olacak diyor…
Sırası gelince övünüp durduğu Türkiye’nin demokratik geleneğine, devrimci birikimine, antifaşist antiemperyalist deryası dururken, kirli göllerde yıllarını geçirmiş olanların peşinden koşturuyor.
Açık ve net bir tutum takınıp; AKP’nin ve onun genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 17 yıllık icraatlarını lime lime edip, paçavraya çevirecek bir yaklaşım içinde olup, bunu hedefleyecek adaylar arayışına girmiyor.
Onun yerine, aynı kulvarlarda yarışarak koşmuş, aynı gemilerin dümeninde bulunmuş, aynı yolun yolcusu olarak yürümüş ve Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesine bırakınız bir taş koymayı, engel olmuş; gericiliğin, tutuculuğun bayraktarlığını yapmış; emperyalizme ve faşizme payandalık etmiş kimler varsa onların peşine düşüyor…
HDP ile yan yana gelmemek için ne kadar çaba sarf ediyorsa, Meral Akşener’inden, Gül’üne, oradan diğerlerine kadar koşturuyor… Oysa bu isimlerin geçmişleri hakkında bir tek öz eleştiri yaptıklarına, günah çıkarmak babında da olsa bir değerlendirme yaptıklarına tanık olan kimse var mı, yok.
(Elbette CHP’nin de bir geçmişle yüzleşme sorunu vardır, ancak şimdi konumuz bu değil)
O halde!
Neymiş, efendim AKP’yi kendi silahıyla vurmak gerekirmiş…
Vayy, vayyy…
Bugüne kadar ne kadar da etkili oldular…
Bu taktiklerle ne çok mesafe katettiler, Türkiye’ye ne büyük katkılar sundular!
Çok uzağa gitmeye gerek yok, işte Ekmeleddin İhsanoğlu örneği…
Bir abide gibi…
Sonra Ankara’da şurada burada ya eski MHP’li aday göstermeler, ya da MHP kazansın diye birçok yerde onlara yol vermelerin ne demokratik yerel yönetimlere ve Türkiye’nin demokratik geleneğine ne kazandırdığı da ortada…
Yanlış anlaşılmasın, Türkiye’nin yanlış şekillenmiş ve hâlâ bir türlü düzeltilemeyen siyasal şekillenişindeki garabetin düzeltilmesi yönlü hiçbir çabaya karşı çıkacak değiliz…
Milyonlarca emekçinin oy verdiği bu sömürü ve baskı mekanizması anlamındaki partilerden kopuşu sağlayacak her çaba kıymetlidir…
(Başka bir yazı konusu olmak kaydıyla, belki de bu dönemin sunduğu olanaklardan biri de sınıfsal temelli bir çalışmanın varlığıdır.)
İşçi ve emekçilerin, işsizlerin, yoksulların hâlâ; ırkçı, faşist, sağcı, milliyetçi, dinci, emek düşmanı, demokrasi düşmanı, halk düşmanı… Her ne ise, gelmiş geçmiş envaiçeşit bu partilerden kopmayan milyonları, oralardan koparıp, sınıfsal gerçekliklerine ya da siyasal aidiyetlerine çekmek çok önemlidir. Ama bu CHP’nin yaptığı gibi olmaz ve olmuyor…Bu doğru bir program, sesleniş, örgütlenme vs. ile olabilecek bir iş…
Adalet yürüyüşünde, ‘hayır’ çalışmasında bu yakalanabilmişse, demek olabilir bir şey…
CHP, olacakları değil de, olmayacakları keşfe çıkıyor ısrarla.
Daha doğrusu madensiz bölgede altın arıyor…
Beyhudece…
Olabilecek ve olunca Türkiye’nin demokrasiden yana güçlerinde heyecan yaratacak arayışlar yerine, elindekini de kirletecek çabalarda ısrar ediyor.
Baştan bir boyun eğiş, bir teslimiyet, bir milliyetçi, dinci kesimden aday arayışı süreci…
Abdullah Gül, olmadı Meral Akşener, olmadı… İllaki o cenahtan…
Neyse ki, göstergeler artık bu çabasında başarılı olmadığını ve bir nebze de olsa soluklanmak üzere sırtını yaslayıp gerçeğe yöneldiğini gösteriyor… Umarız buradan yürünür… Gerçi her an hava bozulabilir, görüntü dağılabilir, sisin içinden yeni bir garabet peyda olabilir!
Olur mu olur!
Dolayısıyla bizim böylesi olağanüstü bir dönemde CHP’ye naçizane tavsiyemiz, demokratik bir gelecek çabasıdır… Gezi direnişi, 7 Haziran seçimleri, Hayır Bloku, Adalet Yürüyüşü yolundan yürünerek bir yere varmalı…
HDP’den, sosyalistlere, mütedeyyin kesimlerden, Alevilere, her inançtan, her dilden, her kültürden Türkiye halklarının sorunlarına ve duygularına değmiş ve değecek olan bir cumhurbaşkanı adayında karar kılmasıdır.
1 Mayıs için güçlü çağrılar yapmalı… Örgütlerinin enerjisini bunun için harcamasını salık vermelidir.
Milletvekili seçimleri için ise, ilan ettiği “sıfır baraj” önerisinde ısrar etmesidir. HDP’nin de içinde yer alacağı ittifaklar için çaba sarf etmeli… İnanın, şu günlerdir sarf ettiği çabadan daha azını, harcadığı zamandan çok çok azını harcayarak bu yola yönelebilir ve hedefe ulaşabilir...