Yazar Özlem Armen, bugünkü köşe yazısında, " Geçmişin Ayak İzleri " başlıklı bir yazı kaleme aldı. "Ben ne yaptıysam halkım için, halkımla birlikte yaptım…” diyen Fikri Sönmez’dir.
Geçmişin Ayak İzleri
12 Eylül karanlık günlerin en korkunç mekânda bunları söylemiştir. Sadece Fatsa’nın sokaklarında halkı savunmamış, aynı zamanda da askeri mahkemelerde, cuntacı generallere karşı da fikirlerini ve yoksul halkı savunmaktan tereddüt etmemiş.
Türkiye’de geleneksel belediyecilik anlayışını sarsan, Fatsa belediye başkanı Fikri SÖNMEZ olmuştur. Dokuz ay kısa bir sürede belediyecilik yapmasına rağmen, bugünlere ismini taşıması o günün zor koşullarında yaptığı çalışmaların sonucudur.
Bugün, belediyecilik yapılmak isteyenler dahi temel fikirlerini dokuz ay başkanlık yaptığı dönemde ki çalışmalarıdır.
Günümüzde hep örnek alınan yerel yönetim işleyişi söyledikleri ile pratiğin birlikteliğin bütünlüğün sonucu olsa gerek. Buradan değer kazanmakta.
Fikri Sönmez’den geriye kalan bu başarı öyküsünün en çarpıcı özelliklerinden en önemlisi farklı fikirleri savunan Fatsalıları bir araya getirmesi olmuştur. İslamcısını, Kemalist’ini, Sosyalistini vb. fikirlere sahip olan toplumu sokakta birleştirmiştir. İşte başarının sırı da tamda burada yatmaktadır.
Şurada kısa ve somut bir örnek verecek olursam; Yoksul Fatsa halkını bir araya getirerek, fındık üretiminde yaşanan sömürüden kurtulmalarının çözümünü ve benzer sorunlarını halkla ortak çözüm ve mücadelesinin bulmaya çalışmasıdır. Bu çalışma bugün dahi halen bölge halkın hafızalarda diri durmaktadır.
Yolum Fatsa’ya düşmüşken, yerel halkla sohbet etmenin keyfini çıkarmaya çalıştım.
Terzi Fikri dersem ne söylersiniz?
Suallerine, TERZİ Fikri ve devrimcilerin yaptıkları halan hafızalarda kalmaları beni şaşırtmıştı. “…başkaydı bizim için…” ortak fikirlerdi. Belli ki, sosyalistlerin o dönem yarattığı izleri halk özlüyordu.
Geçmişteki sorunların çözümü ile günümüz arasındaki çözümleri karşılaştırdıklarında hayıflandıklarına tanıklık ettim.
Çevre talanını, fındık üretiminde yaşanan sorunlar; fındığa dadanan kokarcanın üreticiye ne kadar zarara uğrattığı ve hükümet ve yereldeki yetkillerin nasıl seyirci kaldıklarını anlatıyorlar…
Karadeniz bölgesinde sorun haline geldiğini, birçok HES projesinin olduğunu, bunun yanında taş ocakları ve altın, maden arama çalışmaları hızla devam ediyor…
Doğa kirletilmesi ve zehirlenmesi hızla kar amaçlı şirketlere peşkeş çekildiğini ifade ediyorlar.
En önemlisi ise sohbet ettiğim herkes şöyle ifade etti;
“… Belediyemiz de şirket gibi yönetiliyor…”
Bende geçmişin ayak izlerinin peşine düştüm. Yolları kaldırımları adımlarken aklımdan devrimcilerin o dönem yarattığı ve verdiği mücadelenin ayak izlerin peşinden giderek Terzi Fikri’yi mezarında ziyaret ettim. Dersim Munzur’dan su ve Munzur’un kızıllığından selam götürdüm.
Terzi Fikri’ye hürmet dolu duygularımı, onun ebedi yattığı yere bıraktım.
Ölümcül bir dünyada sadece iz bırakanlar kalır geride…
Bundandır ki; Terzi Fikri Ölümsüzdür.