Yazar Özlem Armen, bugünkü köşe yazısında, 'Yüreğim Kanıyor! ' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yüreğim Kanıyor! 

Mevsimlerden Eylül…
Yaprakların dökümü. Ülkemizin karanlığa gömüldüğü ay.

Ne diyeyim;
Her gün bu ülkede yüzlerce, binlerce çocuğun kayıp ve ölüm haberini alıyoruz. 

2014 yılında AKP İç İşleri Bakanı Efkan Ala, “Çocuklarını koruyamayan bir toplum tehlike altında...” diyordu. 

Bu ülke, bu devlet, bu hükümet; çocuklarına sahip çıkamıyorsa geleceğine de sahip çıkmıyor demektir. 
Bizler, Çocuklarımızın cesetlini dere yatağında buluyorsak, o koltuklarda güvenlikten sorumlu bakan ve emniyet amirleri ne diye oturuyorlar? 
Şimdi sormak gerekir; bu kızımızın hesabını kim verecek? 

Kimi çocuklar oyun oynadığı sokakta, kimi hayvanlarını otlattığı merada taciz ve tecavüze uğradılar… sonrasında da katledildiler.
Daha ne diyeyim;
Uğur Kaymaz’ı unutmadınız değil mi? Henüz 12 yaşında iken tam tamına 13 kurşunla katledilmişti. Hesabı soruldu mu?

Ve yine Ceylan Onkol, katledilen bu çocukların yıllarca süren bu davaları cezasızlık politikaları ve zaman aşımı denilerek sonuçlanmadı mı? 

Bu topraklarda değişik bahae ve suçlamalarla bir şekil de kadınlar kaybediliyor, ya da ölü bulunuyor. Şüpheli şekilde çocuklar ortadan kaybediliyor… soran var mı? 

Biz Kadınlar ve Biz Çocuklar; bütün bu zihniyetin beslendiği kaynağı biliyoruz? Nedir diye soranlara cevabımız açık ve de nettir; Erk sistemin ta kendisidir.

Cani ve de cellatlardan hesap sorulmuş olsaydı ve de kar amaçlı sisteme son verilmiş olunsaydı bugün Narin yaşıyor olacaktı.

Toplumsal bir meseleyi birkaç satırlığa sığdırmamın sebebi sadece ve de sadece öfkemden kaynaklıdır.
Çaresizlik insanı boğuyor. Kefensiz toprağa düşen bir coğrafyada yaşıyoruz…bunun bilincindeyiz. 
Lakin, bazı değerlerimiz vardı onları da kirlettiler…tıpkı toprağımızın kirletildiği gibi.

Ah Narin’im, keşke de şu iki satırlık yazıyı yazmasaydım. Güvercinlerle oynamaya devam etseydinde bu satırları karalamasaydım.

Şimdi düşümde tek bir sual var; sıra hangi Kızımızda?