AKP yönetimi kan, gözyaşı ve acı içinde kıvranan bir toplum yarattı. Halklarımız her gün yeni bir felaket haberiyle sarsılıyor.

 

 

AKP yönetimi kan, gözyaşı ve acı içinde kıvranan bir toplum yarattı. Halklarımız her gün yeni bir felaket haberiyle sarsılıyor. Bu defa 33 askerin ölüm haberi… Bir kez daha hükümetin çıkar hesaplarına Suriye topraklarında kurban verilmiş onlarca can…

Yetkililerin açıklamalarına bakınca devam edeceği görünen felaketlerden kurtulmanın ancak bu felaketin sorumlularından kurtulmakla mümkün olacağını gösteriyor. Bir alternatif yaratmanın zaruret haline geldiği bir süreç içindeyiz. Özellikle CHP’nin bu yaşananlardan bir ders çıkararak farklı bir rota çizmesi gerek. CHP açıkça savaşa karşı çıkmalıdır. Suriye’de cihatçılara kalkan olma politikalarına son verilmeli, Suriye’den tüm yabancı güçler çekilmelidir.

AKP’nin artık bir yaşam biçimi haline getirdiği, “vatan, millet, bayrak, ezan, şehit…” gibi kavramlar üzerinden köşeye sıkıştırdığı muhalefetin gerçekleri irdeleyerek yeni tarz bir siyaset geliştirmemesi halinde AKP’nin yaşanan bunca acıya, iflas etmiş yayılmacı politikalara rağmen işin içinden sıyrılıp çıkması pek ala mümkün.

Oysa çılgın projelerin mimarı olmakla övünen 18 yıllık AKP yönetiminin neo-Osmanlıcı çılgın emperyal hedefleri, her seferinde acılarımıza acılar, sorunlarımıza yeni sorunlar ekliyor.

Bir yandan ekonomik kriz, bir yandan deprem felaketleri diğer yanda savaş politikasının ağır sonuçlarıyla boğulmanın müsebbibidir AKP. Rant ve kar odaklı yapılaşmanın sonucu olarak depremler ölümlere ve sonrasında sefalete, acıya ve yoksulluk içinde bir yaşama neden olurken, insanlar başını sokacak dört duvar bulamazken “itibardan tasarruf olmaz” diyen iktidar savurganlığını sürdürüyor. Kızılay gibi bir kurum bile, Ali Cengiz oyunlarıyla yandaşlığın aracı haline getirilebiliyor.

Hala saraylar inşa ediliyor. Beştepe Külliyesi yetmiyor. İstanbul’daki ünlü saraylar yetersiz geliyor. Ahlat Sarayı, deniz kıyılarında inşa edilen yazlık saraylar, uçan saraylar, yüzen saraylar ekleniyor safahat zincirine… Diyanet, vakıflar, tarikatlar ülke kaynaklarını emen iktidar kurumları olarak büyük bütçelerle yönetilirken, halk ekmek aramaktadır.

Bir yandan intiharlar, yokluk, yoksulluk, işçinin işsizin feryadı, üreticinin çığlığı diğer yanda “Harp halindeyiz, halinize şükredin” diyen AKP milletvekilleri, saray savunucuları var. Bir yandan “İşsizim, çocuklarım aç” diyerek kendini ateşe veren, kendini kamyona asarak intihar eden şoförün dramı diğer tarafta “Türkiye savaş içinde, uçaklarımız su yakmıyor, tanklarımız leblebi atmıyor mermi harcıyor, bunlar hep parayla” diyerek halklarımızı yokluğa, yoksulluğa mahkum eden iktidar sahipleri var.

Giderek artan ekonomik krizin, büyüyen işsizliğin, artan enflasyonun, hayat pahalılığının fırlayan dövizin tahrip edici sonuçlarına çözüm bulması gerekenler daha büyük yıkıma hazırlıyorlar Türkiye’yi.