Fazıl'ı Say'sak mı Say'masak mı? Gene ikiye bölündük. ''Fazıl Say'a sanatçı kişiliği ve sanatı üzerinden saldırı yapılıyor'' diyenler ve ''Fazıl Say biat etti'' diyenler.
Fazıl'ı Say'sak mı Say'masak mı?
Gene ikiye bölündük. ''Fazıl Say'a sanatçı kişiliği ve sanatı üzerinden saldırı yapılıyor'' diyenler ve ''Fazıl Say biat etti'' diyenler.
Fazıl Say, bir burjuva sanatçısı olarak protokol neyse gereğini yaptı. Konseri vardı ve buna reisi cumhur icazet etmek istedi, Fazıl Say da protokol gereği, reisi cumhur'un karşısında nasıl durması gerekirse öyle durdu. Ha, bu durumdan sanat zarar mı gördü? Görmedi tabi, güneşin önünü bulutlar daima kapatamaz ki... -Lakin bunca ezilmiş, aşağılanmış bir toplumun saraya her biat edene karşı öfkesi yok sayılamaz-
Buradaki mevzu ise, Say'ın kişisel eğilip bükülmesinden çok, politik bir durum yaratılmasıydı. Nedir bu? Sadece saray çevresine toplanan türkücü ve arabeskçilerin dışında Avrupa'nın kültürü olan klasik müziğe de ilgili olduğumuzu göstererek Avrupa'ya da bir öpücük gönderdik. Ayrıca her seçim yaklaşmasında her çevreye şirinlik göstermek gibi bir derdimiz de var.
Bu mizansen, önce mi hazırlandı, yoksa zaten doğal akış bu muydu? Her ne ise...
Fazıl Say'ın fazlaca yara almadan çıkışı üzerinden kurgulanmış olmalıydı. Çünkü olağan bir konsere olağan bir ülkenin CB' nı icazet etmiş gibi olmalıydı. Nede olsa bir aristokrat kimliği olan sanatçıya, diğer Avam'a yapıldığı gibi, ''Fazıl gel buraya!'' denmezdi.
Halbuki meselenin özü bu kadar sığ değil. Sanat ve kültür sırf Fazıl Say'ın Orhan Gencebay'ın üzerinden dönmüyor. Ülkenin muhalif düşüneni, yazanı, çizeni, sanatçısı özgürlüklerinden edilmişken, tek başına Fazıl'ı Saysak ne olur, SAYmasak ne olur...