Baskı ve hukuktan uzaklaşma ancak cesur ve tarihe geçecek insanları ortaya çıkarır ve artık doz ne kadar artırılırsa sahibini o kadar yenilgiye uğratır. Bu hafta içinde T.
Baskı ve hukuktan uzaklaşma ancak cesur ve tarihe geçecek insanları ortaya çıkarır ve artık doz ne kadar artırılırsa sahibini o kadar yenilgiye uğratır.Bu hafta içinde T.C. hükümeti önemli şoklar yaşadı. İçeride ısrarla sürdürdüğü demokrasiden iyice uzaklaşmış politikalarına BM ve AİHM'den yanıtlar geldi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad el Hüseyin, 20 Temmuz 2016'dan bu yana devam eden OHAL'de yaklaşık 160 bin kişinin tutuklandığını, 152 bin devlet memurunun işten atıldığını, bunların çoğunun tümüyle keyfi şekilde yapıldığını dile getirdi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, tutuklanan ve işten atılanların sayısının bu kadar yüksek olmasının 'afallatıcı' olduğunu ifade etti. 28 sayfalık raporda polis, jandarma ve diğer güvenlik güçleri 'gözaltında işkence ve kötü muameleyle' suçlandı. 'Feci şekilde dövme, cinsel saldırı, elektrik verme, CIA'in meşhur suda boğulma hissi yaratan 'waterboarding'i gibi işkence yöntemlerinden bahsediliyor.
Rapora cevap veren T.C. Dışişleri Bakanlığı "BM organının terör örgütleriyle işbirliği yapan bir kuruluş konumuna düştüğünü" vurgulayarak cevap veriyor. Bu inanılmaz bir cevap. Nasıl bir cür'etle bu cevabın verildiğine şaşıyorsunuz, gerçi şaşırmamak gerekir, demokrasi isteyene mutad hitaplarıdır. Açıktır ki bu denli ağır iddialar karşısında yapılan, her zamanki gibidir, ülkede muhalif her kişi için standart bir şekilde söylenen cümlelerdir.
Bir başka karar da AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) gazeteci-yazarlar Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında verdiği hak ihlali kararlarıydı. Türkiye'de uzun süredir devam eden hukuktan uzaklaşmanın sonucunda mağdur edilen bu kişiler için T.C. tazminat ödemek zorunda artık. Bu tazminat manevi tazminatlarla rekor seviyelere de yükselebilir. Türkiye son 5 yıl içinde 79 cezaevi yapmış, demokrasiden uzaklaşmanın bedeli olarak önümüzdeki 5 yılda 228 cezaevi daha yapmayı planlayan bir ülke. Avrupa Konseyi ile Lozan Üniversitesi tarafından ortaklaşa hazırlanan istatistiklere göre Türkiye, 2006-2016 döneminde tutukluluk oranının en çok arttığı ülke. Bu dönemde Türkiye'de tutukluluk oranı yüzde 161,7 oranında arttı. Yargının bu perişan halini tamamlayan tablo yüksek yargı organları başkanlarının yakınları için yaptıkları iltimaslarla daha da belirginleşti. Yargı yürütmenin emrine amade halde, karşılığını da alıyor. Her şey 2019 seçimlerinde tek adamlığın tesisi için yapılıyor. Her şey OHAL'in iyice kalıcılaşması için yapılıyor. Peki bu istek bu kadar zorlamayla başarıya ulaşabilir mi? Ulaşamaz, neden mi?
Baskı ve hukuktan uzaklaşma ancak cesur ve tarihe geçecek insanları ortaya çıkarır ve artık doz ne kadar artırılırsa sahibini o kadar yenilgiye uğratır. İsrail, yıllardır inanılmaz insanlık ve hukuk dışı metodları kullanarak işgalini derinleştirmeye çalışıyor. Her türkü hukuksuzluğu uyguluyor. Başarılı olduğunu düşünüyor ama vicdanlarda hep mahkum. Koca yürekli vicdan abidesi Rachel Corrie'den sonra şimdi bir başka genç kız İsrail'e meydan okuyor. Onu seyrettiğinizde adeta cesaretin, yüreğin, kahramanlığın vücut bulmuş halini izliyorsunuz. Küçük bedenli ama dev yürekli kız Ahed Temimi'nin karşısında İsrail askerleri perişan. İsrail yargısı cesur çocuğu tutuklayıp 8 ay ceza veriyor. Ama bu belli ki onun ileride Filistin direnişinin yeni sembol isimlerinden birisi olmasını engelleyemeyecek. Ahed için cezaevleri ancak ve ancak daha kavileştiği yerler olur. İsrail bilsin ki Rachel Corrie'yi öldüremediniz. Onun gibi zulme boyun eğmeyen nice genç kız var artık. Ahed Temimi onurumuz, gururumuzdur. Zalimlerin zorbalığının hükümsüz oldugunu ispatladı. Zulmedenler o genç kız karşısında acizdir. Her zulmeden de karşısında benzerini bulacaktır.
Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktör Yardımcısı Magdalena Mughrabi, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: "İsrail yetkilileri, Ahed'i sekiz ay hapis cezasına mahkum ederek, Filistinli çocukların haklarını hiçbir şekilde dikkate almadıklarını ve ayrımcı politikalarından vazgeçmeye niyetleri olmadığını bir kez daha doğrulamış oldu. İsrail'in de taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi gereğince bir çocuğun tutuklanması, gözaltına alınması veya cezaevine konması, sadece son çare olarak başvurulabilecek ve mümkün olan en kısa sürede tamamlanması gereken bir uygulamadır."
Ahed örneği en çok OHAL uygulayıcılarına ders olmalıdır. İsrail de yıllarca güya dünyaya meydan okudu. İçinden Ahed çıktı. Şimdi T.C. yöneticileri BM'ye meydan okuyor, AİHM kararlarını umursamıyor, bu marifet değildir. Bu tavır ancak ve ancak Türkiye'nin Ahed'lerini ortaya çıkarır. OHAL bir an önce bitmelidir.Çünkü OHAL bitsin demokrasi gelsin. OHAL bitsin zulüm bitsin. OHAL bitsin hukuk gelsin. OHAL bitsin cezaevlerindeki artış bitsin. OHAL bitsin çocuklar neşelensin. OHAL bitsin annelerin gözünün içi gülsün. OHAL bitsin keyfilik bitsin. OHAL bitsin mazlumiyet bitsin. OHAL bitsin adalet gelsin artık.