HDP’yi kapatma tartışması hep bir kenarda duruyor. Şimdilik, iç ve dış politik gelişmelerden kaynaklı olarak kapatmayı başaramayacaklarını gördüler. Garê operasyonu da geri tepmişti. Ancak vazgeçmiyorlar. Meclise, 28’i HDP’li vekillere ait 33 fezleke gönderildi. Halkın temsilcilerini TBMM’den atma ve hapse doldurmanın bir çözüm olmadığını hâlâ anlamadılar. On yıllar önce HEP, DEP döneminde milletvekillerini hapse atmışlardı, hâlâ oradalar… Dört yıl önce Eski Eş Başkanlar Demirtaş ile Yüksekdağ ve diğer milletvekilleri, yakın zamanda Güven ve Farisoğulları hapse atıldı. Hiçbir şey değiştiremediler. Ne Kürt halkı barış ve demokrasi talebinden vazgeçti, ne Türkiye halkları demokratik Türkiye talebini bir kenara bıraktı, ne de AKP içinde debelenip durduğu ekonomik ve siyasi krizden kurtulabildi.
Oysa Türkiye halklarının, işçi ve emekçilerin barışa, eşitliğe, özgürlüğe ihtiyacı var. Milyonlar iş istiyor, aş, ekmek ve özgürlük istiyor. Kürt sorununun eşit haklara dayalı barışçı demokratik çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi için adım atmak yerine faşist bir baskı rejimi tahkim ediliyor. Pandemiden dolayı perişan halkın derdine çare bulmak bir kenara bırakılmış, kongreler sevdası ile tehlikenin boyutlanmasına aldırış etmeden kendi iktidarlarının sevdasına düşmüş durumdalar. Kalabalık salonlarda kongre yapılıyor. Salonların lebalep dolu olmasından övünç duyuyorlar. Halka, “temizlik, maske, mesafe” uyarıları yapanlar, restoranları, kafeleri kapalı tutanlar, halkımızla dalga geçer gibi kalabalık kongreler, kitlesel cenaze törenleri yapıyorlar.
Her tarafından dökülen bir iktidar var. Yalan, yasak yolsuzluk haberleri dinmiyor. Büyük tepkiler oluşuyor. İşçi ve emekçiler öfke dolu. Henüz kitlesel bir boyut kazanan tepkilere, protestolara, talepleri için harekete geçme aşamasına ulaşmasa da hızla biriken bir örgütlenme ve mücadele potansiyeli birikiyor. Mücadelenin yükseleceğini ve bu selin onları önüne katıp, alıp götüreceğini görüyorlar.
Bunun farkında olan AKP-MHP yönetimi, biriken öfkeyi paralize etmek, muhalefeti parçalama için “bölücülük” kalkanına sarılıyor. Tek adam rejimini güçlendirmeyi, faşizmi tahkim ederek kalıcı bir yönetim şekli haline sokmayı Kürt halkı üzerinden sürdürme hesabı yapıyorlar. TBMM’ye gönderilen milletvekili fezlekeleri bu amaçtan bağımsız düşünülemez.
Kürt halkının seçilmiş temsilcilerini linç etmeyi, hapse atmayı sömürü ve soygun düzeni gizleme örtüsü yapıyorlar. Yolsuzlukları örtbas etmenin kolay yolu sanıyorlar bunu. Vatan millet naraları atılarak ülkenin kaynaklarını yağmalamaya devam edecekler böylece. Ne zaman ki “Vatan elden gidiyor” diye bağırırlarsa mutlaka altında yeni vergiler, zamlar, kayırma yasaları, yasaklar, yeni kararnameler, gasp hesapları, yağma ve talan adımları çıkıyor. Yeni borçlara boğuluyoruz, işsizlik artıyor, zamlar peş peşe sıralanıyor. Ekmek kuyrukları uzuyor. Yoksullar, yağı bardakla satın alır hale geliyor. Yükünü halkın çektiği hazine rezervleri sıfırlanıyor, dolar fırlıyor, saray masraflarına yenileri ekleniyor. Aşı alımları ve uygulamalarında yolsuzluklar baş gösteriyor. Ne zaman ki “bölücülük, terörizm” deniyor, hesap vermeyen tek adamın denetimine sunulan servetler çoğalıyor. Bir kesimin elinde biriken yeni imtiyazlar ve şirketler kuruluyor. Üç beş müteahhide servetler aktarılıyor.
Açlık ve sefaletin, işsizliğin, hayat pahalılığı, ekonomik krizin, iç ve dış huzursuzlukların, Kovid-19 salgınından dolayı artarak süren ölümlerin sorumlusu HDP değil! Hedef gösterilen milletvekilleri hakkında tek bir yolsuzluk dosyası yoktur. Tümü düzmece suçlamalarla dolu, yandaş yargı eliyle hazırlanmış fezlekeler…
TBMM’ye hızla gönderilen fezlekeler işleme konmayı bekliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan AKP Genel Başkanı olarak katıldığı partisinin meclis grubu toplantısı çıkışında fezlekelere ilişkin soruya; “Süreç ne ise aynen işleyecektir. Bu konularla alakalı komisyonlar müzakerelerini yapar. Sonra Genel Kurula gelir. Genel Kurulda da hemen eller iner kalkar” yanıtı verdi. Tek adam rejiminde işlevsizleştirilmiş TBMM’de bir kez daha Erdoğan ve Bahçeli istiyor diye eller inip kalkacak. Sıkışmış olan, güç kaybeden, her geçen gün çözülüp dağılma süreci yaşayan AKP’ye can simidi aranıyordu, şimdilik İyi Partiyi yanlarına alarak bir yol bulmuş görünüyorlar. AKP’nin yaptıklarını tek adam rejimi olarak tanımlayan, hak hukuk kalmadığını, yargının AKP ve MHP’nin denetiminde olduğunu, yargının siyasallaştığını sık sık vurgulayan İyi Parti temsilcileri, HDP vekillerinin TBMM’den atılması söz konusu olunca o siyasallaştığını söyledikleri hukuka sarılıyorlar. Savcıların iddialarından hukuk keşfettiler. Daha önce hata yapan, Berberoğlu’nun da tutuklanması sürecine de katkı sunmuş CHP’nin aynı hatayı yapmayacağı görülüyor. Bakıp göreceğiz, ancak hiçbir çırpınış AKP’yi bataklığa gömülmekten kurtaramayacak.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Ötekilerin Gündemi’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.