14 Mayıs seçimine az kaldı. Sandık başına gideceğiz. Ya karanlık sürecek ya aydınlık bir geleceğe kapı aralayacağız. Ya tek adam yönetimine, ayrımcı, düşmanlaştırıcı anlayışa, hak hukuk tanımayan yönetime hayır diyeceğiz, ya da yağmacı düzene devam denilecek. Çokça dile getirildiği üzere organize kötülük karşısında bir tutum alınacak. ‘Evet mi devam mı’ kararı verilecek. Bu karar, tüm Türkiye halkları için hayati derecede önemliyken Türkiye işçi sınıfı emekçileri için çok daha önemli.

Zira AKP iktidarında, sömürü ve yağmayı, açlığı ve yoksulluğu, işsizliği, ölümü ve acıyı iliklerine değin yaşayanlar işçiler ve emekçiler oldu. Tüm varlığını sermayeye hasrettiğini iktidarı boyunca her adımda göstermiş olan AKP’nin, inanan ve milliyetçiliğin etkisi altındaki işçi ve emekçilere yönelik propagandası karşısında alınacak doğru tutum ise bu seçimin kaderini belirleyecek.

Ya din tüccarlığı ve milliyetçilik bezirganlığı, halkları düşmanlaştırma cephesi kazanacak ya da barış, demokrasi ve kardeşliğe kapı aralanacak.

21 yıldır iktidarda olan Erdoğan, artık işçi ve emekçiler için bir vaatte bulunacak durumda değil. Tüm kredisini tüketti. Onun içindir ki, bir yandan din istismarı diğer yanda savaş aygıtlarını öne çıkararak milliyetçiliğe ısrarla vurgu çabasındadır. Üst üste propaganda amaçlı açılışlar bunun için yapılıyor. Tank, SİHA, savaş gemisi gösterileri bunun için. İçeride ve sınır ötesinde operasyonların bir hesabı var.

Onca işçinin ölerek, ölümle yüz yüze kalarak, uzun ve zor çalışma koşullarına mahkum edilerek çalıştırıldığı Akkuyu’nun açılışında Putin’e, Erdoğan için seçim propagandası yaptırılmasının nedeni bu tükeniştir. Nükleer santrali eleştirenler, protesto edenler ise polis baskısıyla, gözaltına alınıyorsa bir hesap için…

İnandırıcılıkları kalmayanlar, seçimi baskı şiddet, yalan ve istismar peşinde koşarak kazanacaklarını hesaplıyor. Hafta içinde Diyarbakır başta olmak üzere 21 ilde iki yüze yakın gazeteci, avukat, tiyatro sanatçısı, aydın, Yeşil ve Sol Parti üyesi ve destekçisi siyasetçi evleri basılarak gözaltına alındıysa bu bir hesap…

Ancak Kürt halkını ve taleplerini hedefe koyarak, ayrımcılık yapılarak Türk işçi ve emekçilerini yanına alma hesabı boşa çıkarılıyor. Bu görülüyor. Camilere kürsü kurarak Sünni-Hanefi yurttaşları yanına alma, yanında tutma hesabı da tutmuyor. Boş alanlara konuşuyorlar. Fabrikada, işyerinde, tarlada alın teri döken işçiler kadar birleştirici bir sınıf yoktur ve iktidarın bu oyununu da işçi ve emekçiler boşa çıkaracak güçtedir.

Uzun söze gerek yok. Bu seçimde, sömürüye ve yağmaya, işçi katliamlarına, iş cinayetlerine, kuralsız çalışmaya, düşük ücretlere, kölelik koşullarına “evet mi, hayır mı” kararı verilecek. Emek, barış ve demokrasi karşıtı bu iktidara karşı durması gerekenler ise önce işçiler ve emekçilerdir.

İşçilerdir çünkü, Soma’dan Bartın’a, Şırnak’tan Kozlu’ya Amasra’ya, Elbistan’a, Torunlar İnşaata, havaalanına uzanan iş cinayetlerinde Kürt, Türk, Arap, Laz, Çerkes… her dilden ve inançtan işçiler ve emekçiler öldü.

İktidarın uygulamalarına, her gün onlarca iş yerinde yaşanan iş kazası denilen ve çoğu ölümle sonuçlanan işçi cinayetlerinde dili, inancı ne olursa olsun işçiler can verdi, veriyor. 2014’te yaşanan Soma maden faciasında 301 madenci hayatını kaybetti. 2014’te Torunlar Center asansör faciasında 10 inşaat işçisi öldü. 2014’te Yalvaç’ta trafik kazasında 18 tarım işçisi, 2014’te Ermenek’teki kömür madeninde 18 madenci, 17 Kasım 2016’da Şirvan’da bakır madeninde 16 madenci öldü. 2017’de Şırnak’ta 8 madenci,. 2020’de Sakarya Hendek’te bir havai fişek fabrikasındaki patlamada 8 işçi yanarak kül oldu. İmha işleminde 3 yurttaş hayatını kaybetti. Ayrımsız Kürt, Türk, Arap, Çerkes… Alevi, Sünni, inanan inanmayan işçiler öldü.

14 Ekim 2022’de Bartın Amasra’daki maden ocağındaki patlamada 43 işçi yaşamını yitirmişti. Birkaç gün önce ilk duruşması yapıldı. İktidarın avukatları katliamı işçilerin üzerine yıkma çabasındaydı ve yargı uygulamalarıyla yine şaşırtmıyor.

21 yıllık AKP iktidarında ülkenin dört bir yanında madenlerde, fabrikalarda, işyerlerinde, yolda, tarlada hep işçiler, emekçiler yaşamından oldu. Pandemide işçilere ölümüne çalışma dayatıldı, AKP iktidarında yasaklanan işçi grevleri, patronlara çekilen kıyaklar unutulamaz, unutulmamalı.

Seçime 15 gün kaldı. Geçmişi unutmadan, gelecek için karar verilecek günlerdeyiz.

Seçime iki hafta 1 Mayıs’a 2 gün var. Sömürü ve yağmada, açlık ve yoksullukta, eşitsizlikte, iş cinayetlerinde, maden katliamlarında, tren facialarında, depremlerde, sellerde, kadın cinayetlerinde yaşananların sorumlusu bu iktidar değilse kim! Onların sömürü ve yağmayı sürdürmek, saltanatlarını korumak, bir avuç zenginin varlıklarına varlık katmak için başvurdukları ayrıştırma hesapları boşa çıkarılmalı. İşçiler ve emekçiler kazanmalı…

İşçi Sınıfının Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs şimdiden kutlu olsun!