Çocuk gelinlerden sonra çocuk hamileler bekletmeden geldi, hayatlarımıza girdi nihayet. Modern cumhuriyetin modern hastaneleri çocuk hamileliklere yardım ve yataklık ediyor! “17 Ocak 2018 tarihinde çeşitli basın ve yayın organlarında çıkan Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinde 01 Ocak 2017 - 24 Mayıs 2017 tarihleri arasında çocuk yaşta gebelik ve doğum vakalarının ilgili makamlara bildirilmediğine yönelik haberlere ilişkin, adli süreçle ilgili aşağıdaki hususların belirtilmesine gerek duyulmuştur.
Çocuk gelinlerden sonra çocuk hamileler bekletmeden geldi, hayatlarımıza girdi nihayet. Modern cumhuriyetin modern hastaneleri çocuk hamileliklere yardım ve yataklık ediyor!“17 Ocak 2018 tarihinde çeşitli basın ve yayın organlarında çıkan Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinde 01 Ocak 2017 - 24 Mayıs 2017 tarihleri arasında çocuk yaşta gebelik ve doğum vakalarının ilgili makamlara bildirilmediğine yönelik haberlere ilişkin, adli süreçle ilgili aşağıdaki hususların belirtilmesine gerek duyulmuştur.
Söz konusu olayın cumhuriyet başsavcılığımıza 3 Ekim 2017 tarihinde intikal etmesi üzerine derhal soruşturmaya başlanılmıştır. Olaya ilişkin TCK Madde 279 Kapsamındaki 'Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi' eyleminden dolayı hastanede görevli iki personel hakkında soruşturma yürütülmektedir. Ayrıca çocuk yaşta gebelik ve doğum vakaları iddialarına ilişkin TCK Madde 103. uyarınca 'Çocuğun cinsel istismarı' suçu kapsamında ayrı bir soruşturma yürütülmektedir. Çocuğun cinsel istismarı suçunu işleyenlerin tespitine yönelik olarak yapılan çalışmalar çerçevesinde mağdurların tümü ifadeye çağrılmıştır.
Gerek; kamu görevlisinin suçu bildirmeme suçu, gerek ise çocuğun cinsel istismarı suçlarıyla ilgili soruşturmalar devam etmektedir. Bu soruşturmalarla ilgili bir cumhuriyet başsavcı vekili ve iki cumhuriyet savcısı görevlendirilmiştir.”
Devletin ilgili ve ilk elden en yetkili makamının açıklaması bu. Bir eksiği var; olaylar için suç duyurusu çoktan yapılmıştı ama İstanbul Valisi Vahap Şahin, “çocuklar hamile diye devletin memurlarını mı yargılatacağım” tavrını takınıp soruşturulma izni vermemiş. Cumhuriyetin kültürü içinde savcısı, idari amiri olan valinin suçunu elbet örtecek! Çocuk hamilelikleri savcılığa bildirmeyenleri geçtim, 3 Ekimde suç duyurusu olmuş, “soruşturuluyormuş gibi” davranılmış, olay basına bu ayın 17’sinde yansımış ve ancak o zaman cumhuriyet savcılığı bir açıklama bahşetmiş halka. O da “soruşturuluyor, tanıklar çağrılacak; oluyor, olacak bandında plak çevirmeden ibaret!
Durumdan sorumlu sayılır Sağlık Bakanı kendisine yöneltilen sorulara; “Eğer ‘sorun yaşayacağız’ diye hastanelere başvurmaktan vazgeçerlerse merdiven altına yönlenirler. Bizim bir denge bulmamız lazım” yanıtını veriyor. Oysa GEBLİZ diye bir kurum da var. Bütün gebelikleri izliyor ve bekar genç kadınları ailelerine ihbar ediyordu! Bir öğrenci genç kadının başına gelmişti; hamile olduğu ailesine duyurulmuştu. Çocuk hamilelik ise gizleniyor. Amaca göre muamele bu. Bakanı olduğu hükümetin, çok çocuk doğurma, küçük yaşta evliliğe teşvik, korunma kalkanı gibi imam nikahı kararlarının adını anmıyor. İşin asıl boyutu küçük yaşta kız çocuklarının tecavüze uğradığı, cinsel istismarın dipsiz kuyularına itildiği gerçeklerinin üstünden atlıyor. Bu da çok yabancısı olduğumuz bir şey değil; eski Sağlık Bakanı tecavüze uğrayan kadının haklarına hayasızca dil uzatmış; ölecekse anne ölsün, çocuğun ne suçu var, diyerek bir de sureti haktan görünmüştü.
Beş ayda aynı hastanede 115 çocuk hamile kayda geçiyor; 38’i 15 yaşından küçük. 39’u ise Suriyeli göçmen. Hastane de ilginç: GATA’nın devredildiği İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi bünyesindeki çalışıyor. Hastanenin kadın doğum servisi, uzman hekim sayısı ve donanımı ile bölgenin en yüksek kapasiteli servislerinden biri! 2017’de hastaneye başvuran hamilelerin 450’si 18 yaş altında çocuklar. Bildirilmesi zorunlu “adölasan gebelikler”. Tıbbi olarak 10-19 yaşarasındaki gebelikler, bu türden sayılıyor. Kız çocukları 9 yaşında regl oldukları için doğuran sınıfına sokan diyanet zevatının yönetim merkezinde olduğu Türkiye’de şimdi bu tür suçlar işlenmeye başlıyor.
Adı anılan hastanede bu tür suçları suç saymayan bir mekanizma kurulduğu, bu yaklaşımı paylaşan kadrolaşma sağlandığı da tartışılan bir konu. Sonuçta; “adölasan gebelikleri” bu hastane yönetimi savcılıktan, polisten gizliyor; ilk suç duyurusunda bulunanın görev yeri değiştiriliyor, vali soruşturma izni vermiyor, savcı mağdurları ifadeye çağırıp suç ve suçlu bulmaya uğraşıyor. Yani devlet mekanizması aynı akılla; bu kez kadına işkence aklıyla çalışıyor ve suç işliyor, suç faili memurlarını koruyor; işkenceyi ve faili meçhul cinayetler politikasını kadına ve çocuğa karşı yürürlüğe sokuyor. Irkçı nüfus anlayışına sahip olduklarını ağızlarından duymuştuk. Erkek egemenliğinin hükümranlığı için her türlü suçu işlemeye hazır ve maruf olduklarını; kürtaj yasağı, imam nikahı, erkeğe biatı kutsallaştıran pratiklerinden biliyoruz. 115 hamile çocuk olayının, kadın düşmanı, cinsiyetçilik gerçeğinin bir yeni boyutudur. Bunun arkasında memur ihmali, üç beş cinsel istismarcı arayanlar, bu suçun üstünü örtenler, toplamı insanlık düşmanı politikaların mimarlarıdır.
Şimdiye kadar valilerin memuru yargılatmaya izin vermeyen ve savcılıkların yargılamadığı memurlar vakasına çok alışkındık. Üç- ve dört- darbe zamanı yaşamış memlekette, işkenceci polis ve asker yüzde 99 elini kolunu sallaya sallaya gezdi. Sadece 1990’larda faili meçhul 17 bin vaka ortada duruyor. İşkenceye, devlet eliyle öldürülmeye cezasızlık esastır, kazara yargıya düşmüşleri de diğer devlet ricali kurtarmaya girişirdi. Mesela 12 Eylül’ün askeri savcısı; bir komünist öldü diye subaylarımı yargılatmam, diyerek devlet tutumunu çok özlü ifade etmişti. Şimdi aynı tutumu aylardır İstanbul valisi gösteriyor. 12 Eylül savcısı gücünü askeri darbeden alıyordu. Bugünküler de Saray iktidarından güç alıyor. Bu iktidarının kadına karşı politikalarının bütünü; küçük yaşta evlilik, çok çocuk talimatı, şeri yaşam tarzı dayatması; bu suçun arkasındaki asıl güçtür.